10
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
2170
Okunma
Karanlık bir bahçe kendi karanlığını sevebilir şayet hiçbir kuş yoksa yalnızlığıyla hemhal olma durumunda tekliğe soyunan bir ağacın ayakları beden ağırlığını alarak uzaklaşma isteği duyar ve nefes nefese koşar film sahnesinde.
‘’ Üryanım’’ diyordu Elenor ‘’ bir rüyadan düşer gibi vaat edilen an budur köklerimi söküp veda etme vaktinde ancak kâtip baykuş yazar yalnızlığımı ve münzevi bir çobanın yanık kaval sesi eşlik edebilir nihai sonlarıma…’’
Bir denge çubuğu değildi ki Elenor kollarını iki yana açıp çok sayıda gülücükler dağıtsın mavi şezlong kenarından gözlerini kısarak izlesin okyanusun güzelliğini. Birileri rengârenge dalga gürültüsüne âşık olabilir ama ruhu bedeninden uçma isteğiyle yanıp tutuşan birisi de ipincecik köklerini siyah ambulansın siren seslerine verip su kaybı seremonisinde iç organlarını çürüterek kendi göğüs mağarasındaki uçurumda durabilirdi.
‘’ Büyük gündür’’ dedi ağacın kökü. ‘’ kül ve ateş, kör ve sağır arasına düşen yağmurun merhametsizliği nasıl yeşertir bazı şeyleri. Ancak cesetleri parçalayan köpekler ve uçurum kenarlarıdır.
Bir ormanın kucak asaletinden düşen Elenor kendi avuçlarını açarak dua eder başka bir asalete. Asi nehirdir kemik parçalarını toplayacak. Ruhuna eğilip arya söyleyeceği yüksek bir kayalık bulur kendine, cebinden çıkardığı makasla saçlarını boşluğa tutuşturur. Gri bulutsu tabuta doğru.
‘’ Rüzgâr nasıl esiyor Elenor, böyle koşmamalısın, yanakların al al, saçların masmavi kara, üzerinde bol libas, kendine şekiller arayan saçların, ayaklarını kanatmaya yemin etmiş keskin uçlu sivri taşlar. Böyle koşmamalısın Elenor, saçların isyan ediyor tanrıya, bir dumanın gri hayaletleri de ciğerlerini tıkayıp intihar ediyorlar seninle…’’
Bir ağacın kayalıkta duran tekliğidir Elenor’un duruşu. Boynunu süsleyen kolyenin yağlı bir urgana dönüşeceğini iyi biliyordu. Bekledi, bekledi. Rüzgâr bir ceset kokusu getirdiğinde ormanın derinliğinden, boynundaki kolyeyi taşa dolayıp bıraktı kendini asil bir nehrin uçurum üstünde…
Bahçede taşlaştı söküldüğü yer…