Doruk yılgı lideri
Ceylan yıllarca sahibini sırtında taşıdı. Bazen patlayana kadar sahibi Hasan’ı sırtında dört nala taşıdı. Bazen çifte koşuldu, Kimi zaman düğünlerde gelin müjde yastığını en önde bir gayretle taşıtı. Aradan yıllar geçmişti, artık gençliğin de olduğu kadar güçlü değildi. Eskisi kadar hızlı da koşamıyordu. Hasan ilk bahar da Ceylanı ahırdan çıkarıp yılgıya karışması için özgür bıraktı. Ceylan sahibinin kendisini terk etmesini önce içine sindiremedi. Acıları sevinçleri ile baş başa kalmıştı. Karamanın dağlarında gezip durdu. Bazen su bulmakta zorlanıyor, bazen ot bulmakta zorlanıyordu. Gündüz yürüyor, gece kurtların saldırısından korunmak için bulduğu kayalıkları mesken tutuyordu. Kurt ulumalarını duydukça ürperiyor, kimi zaman kendisine arkasını dönen sahibinin evine doğru koşuyordu sahibinin evine yaklaşınca bu defa köyün köpekleri onu kovalayıp köye girmesini engelliyordu. Ceylan bu korkuları günlerce hep yaşadı. Gecenin sesiz karanlığı yine üzerine çökmüştü. Tepede duran üç kurt uluyordu. Ceylan kurtları görünce bir hışımla kendisine saldıran kurtlardan uzaklaşmak için sahibinin evine doğru yeniden koşarken kurtlar önünü kestiler. Ceylan geri dönerek kanter içinde dağın en tepesine doğru bir umut bin korkuyla koştu. takati tükenene kadar koştu. Bir kurt arkadan onu bacakları ısıracağı zaman son bir hamle yaparak arka bacakları ile kendisini ısırmaya çalışan kurdun çenesine bir çifteyi vahşice bir iç güdü ile vurdu. Ceylan terlemişti, sert rüzgara yağan yağmura aldırış etmeden kurtlardan uzaklaştı. Gecenin karanlığını geride bıraktığında günün ilk ışıkları ile güneşin doğuşunu yorgun gözleri ile izlerken dağın yamacında kayalıkların içinde yılgı atlarını gördüğün de umutlanarak yanlarına doğru ilerledi.
Yılgının liderinin vahşice bir kovalamaca ve kavgasının ardından yılgı atlarına katılmaya kabul edildi. Sahibinin kendini terk etmesinin ardından aylar geçmişti. Kimi zaman sahibine bağlılığının özlemi ile kişneyerek acısını haykırırken, kimi zaman etrafında kur yapan yılgı liderini isteklerine karşı koymak için dirense de sonunda çiftleşmeye razı oldu. Ceylan çiftleşmesinin ardından aylar geçmişti. Ceylanın uysal duyguları içinde bulunduğu doğa koşulları ile birlikte vahşileşmiş olmazsına rağmen, Ceylan sahibinin kendini tımar ederken duyduğu hazzı bazen hatırlıyor ve gün geçtikçe karnında büyüttüğü yavrusunun darbeleri ile dilsiz acıları hafifliyordu. Kış yüzünü gösterirken Ceylan bir gün yere yattı. Rüzgar iliklerine işliyor burnunda çıkan nefesi anında buz kesiyordu. Aylardır gece gündüz ayakta duran Ceylan’ın yere uzanması ve kişnemelerini gören yılgı lideri diğer sürüyü etrafına topladı. Ve yılgı Ceylan’ın sancılanırken Çektiği acıya adeta ortak olmuş ve onu vahşi doğada koruma altına almıştılar. Saatler süren doğum sancılarının ardından Ceylan bir Ceylan kadar nazik ayakları olan bir erkek tay doğurdu. Ceylan doğumun ardından ayağa kalkmaya çalışan yavrusunu bir an yalnız bırakmadı. Bir yandan boz kırlarda ot aradı bir yandan yavrusunu emzirdi. Kış yüzünü iyice göstermişti ve ceylan gün geçtikçe zayıflıyordu. Ceylanın güçlü ayakları artık onu taşıyamaz hale gelmişti. Yılgı atlarının en arkasında yürümeye ve onlardan ayrılmamaya dikkat ediyordu. Ceylanın yavrusu da annesini bir an kaybetmemek için her zaman takipçisi oldu.
Günler ilerledikçe Ceylan’ın yavrusu Doruk da babası gibi deli dolu bir tay olmak için artık ot yiyordu. Doruk soğuktan korunmak için annesinin yanından hiç ayrılmazken Ceylan her zaman gölgesinde büyüttüğü yavrusunun ayaklarının dibinde ay ışığının yansıttığı gölgeye kişneyerek yattı. Ve artık sona gelmişti.
O gece doruk ağladı annesinin cansız yatışına.
Yılgı lideri bir kurt saldırısından yılgıyı kurtarmak için hareketlendirirken doruk annesinin başında öylesine bekliyordu. Kendisine yaklaşan tehlikelerden habersizken kurtlardan önce yıldı lideri babasının darbelerinden kaçarak yılgının içine karıştığında annesinin cansız bedenini kurtlar parçalarken doruk tepede durup annesine ağladı.
Bunu niye yazdım. Ceylan sahibine yıllarca hizmet verdi. Bağlılığından asla taviz vermedi. Ama biraz yaşlanınca sahibi onu terk etti. Sahi köpeklerin ve atların insanlara sadakatini acaba insanlar bir birine göstere biliyor mu?
Kışı atlatan Doruk deli dolu bir tay olmuş ve dört nala koşuyordu. Bir gün atlının biri yılgı atlarından birini yakalamak için elinde kementti ile dolu dizgin sürdü atını yılgının üzerine. Yılgının lideri en büyük düşman olarak gördüğü insandan ailesini korumak için dört nala kendilerine yaklaşan insanlardan uzaklaşırken. Doruk önce biraz korkup uzaklaştı. Sonra ansızın geri döndü. Gelen atlıyı izledi. Kendisine elinde kementti ile yaklaşan adam annesini kurtların parçaladığı yere ayak bastığında Doruk kızdı. atlıyı korkutup kaçmasını sağlamak için ona yaklaştı. Ama boynuna kementti geçiren adamdan kurtulmak için önce geriye doğru kaçtı. Sağa, sola kendini savurdu ama adamın kementti bir türlü boynundan çıkmıyordu. Doruk kementti bir atın sırtında tutan adamla dövüşmeye karar verdi ve adama doğu dört anla koştu. Adam annesinin öldüğü ve parçalandığı yere ayak bastığı için doruk çok kızmıştı. Doruk eğerin üzerinde duran adamın bacağını ısırarak adamı yere düşürdü. Yere düşen ve elinde kementtin diğer ucunu tutan adama arka ayakları ile bir çifte vurduğunda adam bağırdı. “Aynı ceylan gibisin, aynı Ceylan gibisin” dediğine de doruk annesinin özlediği sahibi ve onu terk eden sahibi olduğunu anlamıştı.. Adam son nefesini ceylanın düştüğü yerde verirken, Doruk annesinin öldüğü toprağı kokladı. sonra yerde hareketsiz duran o adamı kokladığında boynuna takılan kementten de sıyrılmıştı. Doruk aldığı o kokudan sonra isyanını kusarcasına dağlara koştu. Doruk şimdi yılgı lideri.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.