- 477 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Haklı Olan Güçlüdür
Haklı Olan Güçlüdür
“Güç” neyi ifade diyor? Güç “Hak” ifade eder aslen! “Allah güçlüdür!” neden güçlüdür? Haktır, mutlak adildir! İnsanlar neden gücü önemser? Zayıf ve zavallı bir “İlah”, insanlık tarihinde görülmemiş! Bu konuya kafa yormadan olmaz! İnsanların vicdani dengesi de bozulunca bu anlaşılmıyor! Yani bazıları gücü, zulmetmek için arzuluyor ama asla bunu bulamıyor; sefalete düşünce de yakınır ve zayıf olana yapılanı, “Haksızlık” olarak düşünür ve yakınmaya ya da sadece laf üreterek güçlenmeye çalışır! Nafile! “Seçilmiş ırk, vaat edilmiş toprak ve fethi övülen yer!” türü gerekçeler ile güçlenmek isteyenlerin hazin halleri tarih sayfalarında yerini alır! “Seçilmiş ırk” iddiasında olanların tarihin belirli dönemlerinde “Soy kırıma” uğramaları tesadüf müdür? Güç savaşlarında dengesizlikler yaşanmasının nedeni aslen “Hak” olmaksızın “Güç” elde etmek çabalarıdır ve sadece “Kaos” çıkar!
"Güçlü olan haklı değil, haklı olan güçlüdür!" Bakın bu çok önemli, bir yerde güçlüler var ise demek ki haklı oldukları için güçlü olmuşlar; zayıflar da haklı olsalardı güçlü olacaklardı! Bunun anlaşılması insanı daha gerçekçi bakmaya ve davranmaya yarar! Yoksa haksız oldukları için zayıf düşenler yakınır durur!
Gözden kaçan şu; haklı imiş ki güçlenmiş ve diğeri haksız imiş ki zayıf düşmüş! Güçlüler, haksız duruma düştüklerinde güçlerini de kaybeder ve haklı olanlar, güçlenmeye başlar! Evrensel sisteme dikkat! İlahi sistemde, “Mutlak adalet” işliyor. İyi bir gözlemci, bunu görebilir zaten gördüğü şudur; “Allah güçlüdür!” bunu görecek!
Haklı olanlar nasıl güçlenir?
Gücün unsurlarına bakalım! En önemlisi koordinasyondur! Şuurlu varlıkların şuursuz olanları koordine etmesine kısaca; “Adem’e tüm varlıkların secdesi, itaati!” denebilir! Aklını kullanmak bir haktır! Çalışmak ve üretmek bir haktır! Dünya üzerindeki madenleri çıkarmak, işlemek, toprağı ekip biçmek, hayvanlarla ziraat yapmak, balık tutmak veya demiri şekillendirmek bir haktır ve hep güç sağlar! Hatta “Ticaret” bir haktır, başkalarının emeği üzerinden kazanç sağlamak ticari zeka ile mümkündür! “Kün” kudret ile işler! Bir şeye “Ol” demek ile olması “Kudret” ile olur! Demem o ki boş lafla ol-muyor, kudret güç gerekiyor! Güç için de “Hak” olmak gerekiyor! Haklı değil isen güçlü olamazsın! Güçlülere bakın, bu gücü nasıl oluşturmuşlar? Yukarıda bahsettiğim akıl kullanmak ile başlayan bir süreç var! Yani “Hak” olan şeyler üzerinden güçlenmişler ama “Gücün şeni baskıdır!” baskı da hak değildir bu da uzun vadede çöküş olur! Yani haklı olan güçlüdür, güçlü olanlar haklı oldukları sürece güçlüdür! Bu nedenle “Güç dengeleri” söz konusudur, denge bozulur ise “Hak” da bozulur ortalığı “Fesat” alır!
Son tahlilde; konuyu uzatmayacağım; Allah, mutlak adildir, abes iş yapmaz; Allah’ın dilemediği, izin vermediği bir şey de olamaz! O halde işleyişteki göreceli adaletsizlikler, “Mutlak adalet” gereği oluyor! Yani denge için olması gereken oluyor! Zayıfların hazin hali de “Hak” olmamaktan geliyor ama hal hazin olunca vicdanlar sızlıyor; çözüm sızlanıp yakınmakta değil, çözüm “Hak” olmakta! Zayıflar “Hak” olduğunda güçlenecektir, bu “Mutlak adalet” gereğidir! Denge kurulması süreç alır ve bu süreçte vicdanlar sızlar! Haklı oldukları için güçlenen ve güçlü oldukları için zulmeden zalimlerin de hazin sonu yakındır! Zalimlerin zulmünü reklam etmenin, zulme karşı bir duruş olmadığı da açıktır! Zalime karşı “Hak” ile durmak zaten güç getirecek yakınıp, zalimin zulmünü güya kınamak için yapılan boş şeyler de yine zalime yazar! Zayıflar, önce bunun nedenini araştırmak zorundalar, güçlenip zulmetmeyi amaçlamadıklarını da kimse iddia edemez, bazı zulme uğrayanların eline geçici güç veriyor egemenler ve onların gerçek hallerini de görmemizi sağlıyor aslında! Konu uzun ve ayrıntılı! Güç aklı işletmekte ve “Hak” olmakta! Yakınıp sızlamakta değil! Güçlü olmadan zalime karşı durmak olmaz, haklı olmadan da güçlü olunmaz! Yani anahtar “Hak” ta!
Sual:
Hak güç ise bir çocuğun haksız olma yada haklı olma seçimi yoktur. Zayıf olan haklılığını sorgulamadır, güzel de ceremesini daha çok çocuklar çeker. Bunu nasıl açıklayabilirsiniz?
Cevap:
Çocukların gelecekte zarar vereceklerine dair öngörü ile katledilmesini ilk Firavun, Musa soyuna yapmış. Bu sonraları Musa-Hızır kıssasında meşrulaşmış, daha sonraları Osmanlı hanedanlığında uygulanmış sonrası malum; hala geri toplumlarda uygulanıyor!
Çocuklar ruhsal soya dair bu ceremeyi çeker yani çocuklar masum ama buna dair bir süreç olmuş yani çocukların geleceğe dair tahmin ile öldürülmesi işi yeni değil. Bunun gerçek alt yapısı zulümdür ama kolay kolay bu anlaşılamayacak! Yani aslında iki türlü oluyor biri ebeveynin çocuğu kendi hırslarına, ideolojik, dinsel ve ırksal hedeflerine alet etmesi ve tehlikeye atması; diğeri zalimlerin, büyük-küçük demeden ortalığı kasıp kavurması. Dikkat ederseniz yine “Güç” devrede. O halde çocukları düşünenler, güçlü olmak zorunda ve güç de hakta; o halde haklı olanlar çocukları koruyacak güce erişebilir, bunun için haklı olmalı!
Süreçte zalimler evrensel adalete hizmete dair işletilir! Burası çok iyi anlaşılmalı! Evrensel adaletin işlemesi hikmete dair anlaşılamayabilir!
Hayvanlar aleminde de güçlü hayvanların zayıflara musallatı zayıfları geliştiriyor, Kaçmak saklanmak becerisi gelişiyor!
Şuurlu olanların, şuursuz olanları kullandığı evrensel sistemde; insan şuurlu varlık olarak görünür! İnsanlar arasında da şuurunu kullananlar ile kullanmayanlar arasında bir egemenlik vardır! Burada dikkat edilmesi gereken şudur, şuurunu kullanmayan ve bu yüzden zayıf duruma düşenleri egemenler, koç başı olarak kullanabilir! Doğal olarak da bunun sonucunda güç konuşur! Yani hem güçsüz olup hemde çok önemli stratejik yerlerde kullanılan mazlum insanların hazin hali içler acısı olur! Zor bir durum. Duygusal olarak çözümlemek neredeyse imkansız bu durumu.
Saygılarımla,
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.