sen ozaman bakbakalım deyyus 'e
Bu saatler en yoğun saatler olurmuş trenlerde,gezip dolaşıp evine dönmeye çalışanlar,alış verişini yapıp dönenler,mesaisini tamamlayıp evine dönenlerrin yanında treni mesken edinen evsizler ve birçok nedene bağlı olarak eğitimden nasibini almamış geleceğin potansiyel sokak çocuk adayları.İstanbulu bilen ,çevreyi tanıyan insanlar bu yolculuğa alışmış ona göre tetbirler geliştirmişler.Bu tren çocukları diğer çocukların aksine oyunlarını peronlar ve vagonlarda oynuyor.Yemeklerini burda yiyor,kazançlarını da bu trendeki yolculardan karşılıyorlarmış.Bazen güzellikle,bazen h,le ile bazen zorbalıkla.Sirkeciden tren kalktığı anda harekete geçen bu çocuklar bütün vagonları dolaşıyorlar,öncelikli hedefleri yaşlı insanlar.Sonra çocuklar sonrada kendilerine tabirlerince kuşlar.Yaşlıların saflığını ve iyi niyetini,çocuklar ve akranlarını korkutarak,bu “kuşları”da önce yemleyip sonra avlayarak,bazılarındanda elçabukluğu marifet yoluyla paralarını ve değerli eşyalarını aldıktan sonra satıp paylaşıyorlarmış.Kalabalık saatlerde elçabukluğu marifet,hedef yolcuların tamamı,yolcunun az olduğu saatlerde korku ve masumiyet.Hedef çocuklar ve yaşlılar.Avlama işi yılın her mevsimi her yerde uygulanan bir taktikmiş.Abim bunları anlatırken trende hızla yol almış ve Zeytin burnuna yaklaşmışız.Abim torbayı al birazdan ineceğiz dedi.Ben içinde kazakların bulunduğu torbayı aldım ağbimde diğerini kapıya doğru ilerlemeye çalışıyoruz ama ne mümkün adım atacak yer yok.Abim önde ben arkada abim pardon falan diyor ama kimsenin aldırdığı yok.Tren durdu zar zor ine bildik.Kimse yol vermiyor bir yandanda dışardan trene binmeye çalışanlar var.İndik öyle pis bir koku varki anlatamam biz memlekette hayvanların yattığı yeri temizlemek için girdiğimizde gelen mayıs kokusu bu kokunun yanında gül suyu gibi kalır.Ben sormadan abim burda dericiler var o nedenlede burası sürekli böyle kokar.Biraz sonra koku azalır.Çünkü bu kokuya alışıyor insan,yoksa burda nasıl yaşanır.Ben içimden olmaz öyle şey bu kokuya dayanılırmı diyordum.Merdivenlerden inerek köprünün altından geçtik,ermeni hastanesinin önünden sırtımızda çuvallar 15-20 dakika yürüdükten sonra iki katlı bir gece kondunun önünde durduk.Ben kokuyu falan unutmuştum heyecandan .Abim burası dedi.İkinci kata dışardan bir merdivenle çıkılıyordu.Merdinen kenarında korkuluk falan yoktu.Merdiveni 25-30 metre uzakta yanan bir sokak lambası aydınlatıyor.Çuvalı tekrar sırtlayıp merdivenleri tırmandık.Abim daha anahtarı alamadım anahtar çıkan kiracıda kalmış dedi.Kapının üstünde sallanan bir teli çekerek açtı.İçeri karanlıktı.Şu lambayı yaksene dedi abim.Ben anahtarın yerini bulamayıncada kapının hemen yanında diye seslendi.Anahtarı bulup dokunduğumda içinde birkaç eski gazete parçasından başka hiçbir şey olmayank duvarları kir pas içinde bir göz oda .Çuvalları bir kenara bıraktık.Ayakkabıları çıkarmadık.Çünkü yer betondu.Yorulmuştuk ama oturacak bir şey yoktu.Abim yatak almayı yetiştiremedim.Yarın birşeyler ayarlarız dedi.Bu gün su çuvalları serer idare ederiz.Pazarda tezgah olarak kullandığı naylonu enalta serdik onun üstüne ambalah kağıdını onunda üstüne kazakları yerleştirdik .Evet dedi abim gördünmü yün yatağımız oldu.Güzel değilmi evet dedim güzel ama kazaklar zarar görmezmi görmez hiçbirşey olmaz dedi.Yatacak yeri halletmiştik ama karnımız acıkmıştı.Abim hadi bakalım şimdi hemen yakın yerde bir bakkal va r oraya gidip birşeyler alalım.Dışarı çıkarken anahtar olmadığı için kapıyı çekip çıktık.Bakkal sokağın ensonudaymış.Biz bakkala doğru yürürken ellerinde file alış veriş yapıp dönenler yanımızdan geçerken”ulan şu bizim bakkalında biti kanladı”.adam eskiden varınca hal hatır sorardı şimdi burnunun ucuyla konuşuyor.Ah ah şu benim deli oğlan adam olsa aç şuraya adam akıllı bir bakkal önüne tazecik te meyve zebze bak ozaman bu deyyusa bak bakalım”belliki bakkaldan istediğiilgiyi görememiş adam.Bakkalın önündeki bir karpuz tezgahını birkaçtane lamba aydınlatıyordu.Ve karpuz seçmeye çalışan bir bey bak eğer iyi çıkmazsa diye söze başlayınca bakkal hemen keseyim beyefendi beğenmezsen alma .Bunlar hakiki Ceyhan diyordu.
Hayırlı işler dedik bakkal hoş geldiniz şu beğefendinin işini görüp hemen geliyorum ded.Karpuzu elindeki bıçakla kestikten sonra gördünmü hay maşallah şu renge şu güzelliğe bak diye tarıp parasını aldıktan sonra kusura bakmayın sizi de beklettim.Abim zararı yok dedi.Bize iki kişinin yiyeceği kadar zeytin,beyaz peyni 1.kilo yağ,iki yumurta,domates biraz da hıyar ver dedi.Bakkal siz buralarda yenisiniz herhalde dedi.Abim evet dedi.Bakkal hayırlı olsun dedi.Aldıklarımız bir poşete koyduk ve evin ylonu tuttuk.Merdivenlerden çıkarken içerde ışığın yandığını gördük,abim ışığı kapatmamışmıydık dedi.Bende kapatmıştım dedim.Allah allah kim acaba dedi.Belkide ev sahibi uğramıştır,anahtarı getirmek için.Kapının önünde abim kuvvetlice bir öksürdükten sonra kapıyı açtık.İçerde kimse yoktu.Allah allah diye söylenerek kapıyı kapattım.Kapının üzerinde anahtar vardı.Abim tahmin ettiğim gibi ev sahibi anahtarı getirmiş sağ olsun dedi..Çok acıkmıştık.Hemen zeytini ve peyniri çıkarıp eski gazete parçalarından birinin üzerine koyup oturduk.Ekmeği elimizle ortadan ikiye ayırdık.Birerde domates aldık elimize.Ancak içerde su yoktu.Çeşme bahçede imiş,çeşmeye gidip domatesi yıkamak zor geldi.Zaten yeteri kadar yorulmuştuk.Üzerimizdeki gömleğin koluna sürterek domatesleri yemeye başladık.Bu kadar acıkınca çok lezzetli geliyordu.Bir ekmekten ısırıyorduk bir domatesten,ama peyniri yemek için çaltalyok.Sade yanımızda bir çakı var.Peyniri küçük dilimlere ayırdık.Çakıyı çatal gibi kullanmaya başladık.Öyle açıkmışız ki,iki dakikada ikişer domates yarımşar ekmek ve zeytin peyniri birdik.Kendimize gelmiştik biraz.Ellerimizi yıkamak için birlikte bahçeye indik.Evin arkatarafında küçük bir alanı düzenleyerek içine bir boru dikmişler ucunda bir çeşme hem bahçe sulanıyor hemde kiracılar kullanma suyunu burdan alıyormuş.Çünkü çeşmelerden akan sular içilmiyor.Elimizi yüzümüzü yıkayıp eve çıktık.Daha önce hazırlamış olduğumuz kazaklardan oluşan yatağın üstüne üzerimizdeki giysilerle uzandık.Daha iki kelime etmeden uyuya kalmışız.Sabah uyandığımızda gözlerimizi açamıyorduk.Süreki kapalı kalan oda üstünde çatı olmadığı için ısınıyor gece ise soğuk ve nemli bir ortam oluşturmuştu.Sokakta kalmaktan iyidir diye geçirdim içimden.Abimde uyandı.Üşümüşüm her tarafın tutulmuş bu yaz gününde dedi.Ben hemen bir yatak bulayım yoksa hasta oluruz burda.Bende iyi olur dedim.
Benim hemen çıkmamlazım yoksa işe geç kalırım dedi.Bende E.Dayımın yanına gideceğim Gürünhana dedim.Tamam ozaman sen trenle git bende minibüsle gideceğim,paran varmı dedi.Bende var dedim.Abim anahtar sende kalsın gelince bir tane daha yaptırırız biri sende biri bende olur.Hadi hoşça kal,akşam gecike bilirim deyip ayrıldı.BİR HAFTA BU KAZAKLARIN ÜSTÜNDE YATMAYA DEVAM ETTİK.Çünkü henüz daha yatak alamamıştık.Üzerimizdeki giysilerle yatıp onlarla kalkıyorduk.Banyo yapacak bir yerde olmadığı için kokmaya başlamıştık.Bahçedeki çeşmede ancak el yüz yıkaya biliyorduk.Bir sabah erkenden kalktım.Bahçeye yümü yıkamaya inmiştim,Kimsecikler yoktu,ulan bu çeşmede hemencecik bir su döksem üzerime ne olur sanki deyip üstümde bulunan giysileri çıkarıp ağaç fidanını bağlamak için dikilmiş sopanın ucuna taktım.Etrafa bir daha göz atıp kimselerin olmadığından emin olduktan sonra pantolonuda sıyırıp hemen çeşmenin altına girdim.Gökpınarın suyu kadar olmasada oldukça soğuktu.El yıkamak için koydukları sabunu alıp acele ile baıma sürdüm.Bir an önce durulanıp çıkmak için suyu sonuna kadar açtım.Üşümem geçmişti.Su artık soğuk gelmiyordu.Birdaha sabunlansammı diye aklımdan geçirirken ağbim çıka geldi çabuk çık ordan sen neyapıyorsun dedi.Bende bir haftadır yıkanmadık pislikten kokacağız dedim.Biz iş bitiminde hergün duşumuzu aldığımız için bu aklıma hiç gelmemişti vallahi dedi.Elimdedki sifonu aldı ben tutayımda sen çabuk durulanda çıkalım dedi.Tekrar sabunlanmayı bırakıp durulanıp çıktım.Üstümü kurulayacak havlu olmadığı için yüzümüz sildiğimiz havlu ile kurulanmaya çalıştım.Üstümdeki giysileri giymedim çünkü onlarda leş gibi olmuştu.Koşar adım yürüyerek merdivenlerden çıkıp odaya geçtim.İç çamaşırı hariç diğerlerini attım.Kazaklardan bir tanesini atletsiz giydim.Soğuk duşun üstüne iyi gelmişti..Kendimce temizlenmiştim.O gün abim yine minibüsle işe gitti.Bende trenle işe gi erken sürekli kaşınıyordum.Kendi kendime kazağı atletsiz giydiğim için orlon kaşındırıyor herhalde dedim.Kaşıntı öyle bir hal aldıki artık dayanamıyordum.Trenden ine inmez hemen çamaşırcıların tezgahında aldım soluğu.Bir takım iç çamaşırı aldım.Bu kazaktan bir an önce kurulmam lazım diye düşündüm.Pazarcıların bazılarında kıyafet deneme yerleri vardı.Onlardan birine girip değiştirmek istiyorum ama bu iç çamaşırı için olmaz bir yol bulmalıydım.Aklıma bir pantolon alıp denemek için girer , çamaşırları değiştikten sonra .olmadı diye bırakırım dedim.Dediğimide yaptım bir pantolon sordum alacakmış gibi deneye bilirmiyim dedim,tabi buyur dedi tezgahtar.Ben hemen pantolonu alıp içeri girdim.Üzerimdedkileri bir çırpıda çıkardım.Bir kenara koyup yenilerini giydim.Pantolonu hiç denemden kirki olanları orda bulunan bir kağıda sardım,pantolonuda alıp çıktım.Bu biraz bol oldu dedim.Adam abi her boyu var al birde şunu dene dedi.Ben teşekkür ederim kalsın dedim.Üzerimden çıkarmış olduğum bu eski giysileri çöpe attım dükkana gititmgimde çoktan iş başı yapmışlardı.Dayımdan özür diledim sabah kalkamamışım dedim.Akşam erken yatmalısın iş prensip ister dedi.Yeni giysileri giymiş olmama rağmen kaşıntı kesilmedi.Akşama kadar kaşınmaya devam ettim ama bunu kimseyede belli etmemeye çalışıyordum..Akşamın olmasını iple çekiyordum.Mesai bitince hemen trene koştum.Biletimi alıp trene bindim.Artık kapı üzerinde yazan istasyon yazılarına bakmıyordum.Zeytin burnuna geldiğimizi o güzel kokusundan anlıyordum.,Evet kosu geldiğine göre gelmiştik heme indim doğruca eve gidip üstümdekileri heme çıkardım.Vücuduma ve çıkarmış olduğum çamaşırlara bakınca kaşınmanın nedeni anlaşılmıştı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.