- 389 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İnsana ait bir hikaye
Bir kral sabah gezintisi sırasında bir dilenciye rastlar. “Dile benden ne dilersen” der. Dilenci güler ve “Sanki dileğimi gerçekleştirebilecekmiş gibi soruyorsunuz.” diye yanıtlar. Kral alınır ve söyleşi koyulaşır.
-Pek tabii her dediğini yerine getirebilirim. Sen söyle hele, ne istiyorsun?
-Söz vermeden önce iki kez düşünün kralım.
Kral bastırır:
-Ne istersen verebilirim. Ben güçlü bir Kralım. Yerine getiremeyeceğim hiçbir dileğin olamaz.
Bunun üzerine dilenci, çanağını uzatır:
- Şu çanağı herhangi bir şeyle doldurabilir misiniz? Diye sorar. Kral kahkaha atar ve vezirine çanağı altınla doldurmasını emreder.
Çanak dolup taşmakta ama anında boşalmaktadır. Paralar buhar olup uçmaktadır sanki. Kralın onuru kırılır. Bir dilenci çanağını dolduramadığı kulaktan kulağa yayılır. Giderek pırlantalar, elmaslar, yakutlar akıtılır çanağa. Ne var ki çanağın dibi yoktur sanki. Yer yutar ama boş kalır.
Kral yenik düşmüştür. Dilenciye yakarır:
- Tamam, sen kazandın. Dileğini yerine getiremedim ama ne olur bana çanağın neden yapılmış olduğunu itiraf et.
- Çok basit, diye yanıtlar dilenci. İnsan dimağından yapılmıştır.”
İşte sonuç; insanın genetiğinde vardır aç gözlülüğü, doymak bilmezliği ve insanın gözünü doyurmak mümkün değildir.Ayrıca çok basit isteklerin bile bazen karşılanamadığı olmuştur.Bu yüzden bir çok insanın mutsuz oluşu bundandır.İnsan kralda olsa aciz olduğunu bilecek.Dilencide olsa açgözlü olmayacak.İnsanın bazen gördükleri gördükleri gibi değil,bildikleri bildiği gibi değildir.Herşeyden o kadar emin olmadan bir "acaba" sorusunu hep kendine soracak.
Niceleri geldi, neler istediler;
Sonunda dünyayı bırakıp gittiler;
Sen hiç gitmeyecek gibisin, değil mi?
O gidenler de hep senin gibiydiler.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.