- 645 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
İLLA Kİ...
Varlığımın yokluğu mu yoksa yokluğunun varlığımdaki izdüşümü mü?
Kanıksadıklarım mı yadsıma ihtimalininin bulunmaması mı?
Yanıp sönen bir ışık mı yoksa farazi bir imge mi tahayyül etme zorunluluğumun olmadığı?
Kısaca, var mısın yok musun?
Soruların devinimi arşa uzanmış da yeni yeni fark ediyorum belki de varlığına geç vakıf olup bir anda yörüngemden çıkman gibi.
Aslına rücu eden bir varlık benimki. Yoktan var olmuş ve yeniden yok olmaya doğru süratle ilerleyen. Belki sen gibi belki herkes gibi belki de hiç kimse, benim hiçliğe tekabül eden sanılarım mahiyetinde.
Sıradan günler kıymet bindi bir anda. Sıra dışı insanlar bir bir geldi hizaya. Ve hiza bildiğim o boyut yeniden kıymete bindi varlığını fark edip bir anda gitmen gibi.
‘’Ölenle ölünmüyor…’’
Külliyen yalan, dostum. Ki kerelerce öldüm ben kayıp gidenlerin ardından ve hala devinip durmaktayım uçurumun tam da kıyısında. Yok, yok o kadar da vahim değil ve henüz yitip gitmeye de niyetim yok doğrusu.
Kendime verdiğim sözlere hala asılı benliğim ve aklımın kancalarında ne çok insan ne çok tahayyül daha neler neler…
Münafıklar hepten kayıp gitti nazarımda zaten onları hepten ve toptan Allah’a havale ettim. Anında görüntü üstelik… Velhasıl, rötarlı da olsa mutluluğa kavuşmama az kaldı hatta kavuştuğumu iddia edebilirim de.
Yok gözüm dünyanın malında mülkünde ya da nazarımda kimse bahtiyar ya da payidar Allah versin, der geçerim.
Haris bir ruh değil benimki. Ya da kıskanç tortular kalmıyor dibinde ruhumun. Gizlim saklım da yok madem hele ki şükretmeyi de bildikten sonra…
Yine de olmaz mı menfi yönlerim. Varsın bende kalsın. Lakin tasarrufundayım kelimelerin ve üzünçlerin ve kıdemli acıların.
Öncesi…
Ya da sonrası…
Neyin mi…
Beni benle tanıştıran tüm o imgeler mademki geçti sansürden mademki geçti sınırdan…
Sıradan ama külfetli bir döngü.
Sıra dışı ama nazarımda hayli kederli günler geride kalan.
Muhalif ama mutlu yer yer katık yapsa da hüznü…
Ne var ki bunda, deme hakkın baki olsa da diyeceğim şu ki:’’Artık acımasın canım.’’
Can bildiğim öteki yarım.
Yarım bildiğim ama kocaman bir pasta her gün yemeye doyamadığım.
Mademki izzet-i ikramında evren nasıl reddedebilirim ki…
Nazenin bir ruh fazlasıyla kırgın ve kırılgan.
Yamalı bir elbise atmaya kıyamadığım.
Sır dolu ne çok imge:
İçinde saklı adım.
Adsız bir düş belki de
Asla gerçeğe dönüşmeyecek.
Balkabağına dönüşmeden inmeliyim arabadan ve gözden kaybolmadan üzerinde yolculuk yaptığım o yıldız…
Düşmeden çıkmalıyım en yükseğe olsam da bir başıma.
Görünmemek adına kaybolduğum o bulut.
Ruhumun saflığında gökyüzü.
Gün geceye kavuşmadan
Ve bülbül âşık olmadan güle
Konmalı en yüksek dala
Hicap etse de içindeki yarası…
Sineye çektim çekeli tüm mağlubiyetleri ve dilim yanmışken kerelerce hele ki o kekremsi tat damağımda iken yol vermek zor olmasa gerek yoldan çıkmamak adına. Varsa bir bildiğim ve çıkmaksa düze yarın bellediğim tüm benliğimle nail olmaksa maneviyata zor olmamalı vazgeçmemek. Şems’in zikrettiği şu söylem nazarımda nasıl bir intiba uyandırdıysa kerelerce telaffuz etmekten sakınmayacağım:’’Arzın her yerinde insanlar bahtiyar olmaya can atıyor ve tamamlanmak istiyor ama manevi bir rehberden mahrumlar.’’
Mutluluğa nazire edercesine her kelimenin altına attığım imzam belki de manevi rehberim içimdeki saklı inanç ilk günden beri ışığını esirgemez iken. Saklı niyetler ve tüm öngörüler ve kavuşulası yarınlar… Erken ya da geç ama illa ki…
YORUMLAR
Sizin yazma hızınıza yetişemiyoruz, maşallah, çok üretkensiniz ve her ürettiğiniz yazı olsun, şiir olsun, birbirinden güzel... Yazınız güzel bir mektup örneği olmuş, sadece hitabet başlığının olmaması, okuyucuyu, mektubun kime yazıldığı konusunda meraklandırıyor. Genelde, "Sevgili Alex" gibi bir başlık konulur, ya da isim kullanılmak istenmediğinde sadece "sevgili..." gibi... Harika yazıyorsunuz. Tebrikler...Saygıyla
Gülüm Çamlısoy
Varlığımın eksik kalan yanını tamamlama gayreti belki de yazma eylemi ya da mesleki anlamdaki tüm hayal kırıklıklarını telafi etme gayreti. Dahası da var aslında her ne kadar dile getirme fırsatı bulamadığım ya da ucundan bucağından satır aralarına sığdırdığım...
Ne yazık ki hayatta her zaman için doğru seçenekleri işaretleyemiyoruz: Sayısız hata ve sayısız kural uymak zorunda olduğumuz. İşte yazmanın en güzel yanı da bu: O bitimsiz özgürlük duygusu ve size baskı yapan hiç bir kuvvet yok.
Umarım bu rüyadan hiç uyanmam yeniden karanlığın koridorlarına. Bir o kadar masum bir edim ve dostane bir paylaşım imkanı...
Sağ olun var olun hele ki sizden bunları duymak ayrıca yüreklendirdi.
Bir ömür boyu suskunluğun esaretinde kalmış olmak aslında ivmeyi yukarı çekiyor.
Saygılar, hürmetler efendim...