- 2097 Okunma
- 3 Yorum
- 1 Beğeni
Sahiplenmek...
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
İnsanlar duygularını farklı şekilde yansıtırlar. Her insan başka yaşar aşkı, sevgiyi, sevinçi, kederi, korkuyu ve diğer hissleri. Hissler ne kadar aynı olsa da, kadın ve erkek olarak bence iki yönde daha bir farklılıkla algılanmalıdır. Çünki kadın duyguları ile erkek duyguları arasında her ne kadar düğümlenmiş bağlar olmasına rağmen erkek ve kadın yapısını düşünürsek bu fark mevcuttur. Duygular, hissler insanlari anlatım alanıdır.
Her insan, fark etmez kadın ve ya erkek, içindekilerle yapılanmış ve o içerikdeki hisslerle insan olarak hayatını sürdürmektedir. Kadın hissleri ile erkek hissleri arasındakı fark nedir? Allah erkek ve kadını eşit yaratmış diye biliyoruz, fakat istisnai durumlar her zaman insanlar için geçerlidir. Bu nedenle de duygu anlamında bu farklar ortaya çıkmaktadır. Bir erkek her zaman güçlüdür, kadın ise zariftir. Zariflik kadının , güçlülük ise erkeyin fıtratında vardır. Eğer bunu göz ardı edersek bu fıtrata aygırı bir şey olur.
Kadınlar daima erkeklerin korunması altında olmaklı yapılanmışlar. Çünki dediyimiz gibi kadın zarif, narin bir yapıdadır. Bu yuzden duygulardaki farklılık burdan doğar. Kadının içinde bir erkeye meftun olmak, ona ait olmak hissi, isteyi vardır. Bunu inkar edenler de olabilir, fakat inkar edenler bile içinde bunun doğru olduğunu kendisine itiraf etmektedir. Ben buna inanıyorum. Her kadın ait olmak ister erkeyine, erkek ise kadınına sahip olur. Tüm varlığı ile kadınını sahiplenir. Konu budur işte. Bu bir doğallıktır, bunu Yaratanın bizlere sunduğu bir kanun gibi sayarsak, mantıkla anlar ve mutlu oluruz. Kadın erkeyinden bir çok şey bekler, ama sıralama yaparsak 1-ci olarak ondan sahiblenmek hissini hiss etdirmesini isterler.
Bu yoksa diğer her şey varsa bile yinede eksiklik kalır. İlişkide baçlıca düzen bence bundan ibaretdir, temel taşı budur. İstenilen ilişkide kadını sarıp-sarmalayan, koruyup kollayan hiss sahiplenmedir. Erkek bunu anlamalı ve seven erkek kadınına sahip olmayı becerecek kapasiteye sahip olursa bu ilişki mutlulukla çerçevelenir diye düşünüyorum. Çünki sahiplenmek deyer vermenin başka adıdır. Çoğu zaman sorunlar buradan yaranır, fakat erkek bunun farkında olmaz. Kadınını sahiplenmeyen erkek zaman içinde bir oyun oynar gibi gözükür.
Zaman bitdiyinde oyunda biter ve her şey dağılır. İnsanlar vardir bazen, "seni seviyorum , ama bir şey yapamıyorum" der ve ya bunu haraketleriyle belli eder. Bu sadece mantıksız bir bahaneden öteye geçe bilmeyen ucuz bir fikirdir. Erkek dediyin kadımdan farkı bu olucak. Sahiplenemiyorsan sevme, kimseyi mutsuz etme! Bir süre belirli bir zamanda ilişki yaşanır ama başladığı gibi de devam eder, aylarca hatta yıllarca.... Neden?
Sebebi bu işte, sahiplenme olasılığı erkekde bir devrim yaratmamış. Kadın erkeyi sever, ama karşılık olarak korumak, kendine ait etmek erkeye düşen bir görevdir. Kadın kendini erkeyine ait hiss etmeli ki, ona ait olmanın mutluluğunu yaşatsın. Bahaneler üretilerek, erkek tarafından sadece zamanı uzatılan bir ilişkinin zaman kaybı oluşunu göz ardı etmemeliyiz.
Dediyimiz fark anlayışı budur. Erkek sahip olur, kadın ait olur ...! İşte bunu kavrayan erkek kendini de, kadınını da mutlu etmiş olur. Aksi taktirde mutluluk hissi gitdikçe uzaklaşır. Çünki sevip-sevilmek bir hayat düşlemektir, birlikte hayat yolculuğu yapmayı planlamaktır. Gerisi hikaye...
İster evlilikte, isterse de evliliye henüz varılmamış ilişkilerde bu erkeyin üzerine düşen birinci vazifedir, mutluluk formuludur.
Deyer verdiyin kadın senin olucak, senin olmalı, evinde seninle yaşamalı ve evinin hanımı, dünyaya getireceyin çocukların annesi olmalı. Hiç kimseye aldırmadan bunları yapa bilecek erkek en başta kendisini mutlu etmiş olur, çünki sevdiyi kadınla yaşlanacak olasılığını hayata geçirmiş olacaktır. Sahip olma anlayışını bazen kadınlar mantıksız algılayarak fikir yürütürler. Çünki her kadın duygusal deyildir, her erkek sahiplenici olmadığı gibi.
Fakat buradaki soz konusu olan sahipleniş kavramı hiç bir kadının gururunu ve kendi sahip olduğu kadınlık deyerlerini hiç bir şekilde etkileyemez. Bunu anlayan bilir ki, her kadın başını omuzuna yaslaya bileceyi bir erkek ister. İste bu erkek kadını sahiplenicek ki, ona ait olmuş kadının başı o erkeyin omuzunda olacak.
Her kadının döndüyünde arkasında bir erkek olmasına ihtiyacı vardır. Femenistlerin bile bu hisse sahip oldukları kesindir. Çünki ne kadar femenist düşüncesiyle yaşasalar bile sonuçta fıtri olarak onlarda kadındır ve aynı yapıya sahiptir. Erkek kadınını sahiplenirse en başta , her kesten önce kendi mutluluğunu sağlamıştır....!
Aysel Abdullazade........13.02.2014