- 282 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Gitti Dağ Gibi Güzelim Bardaklar
Eskiden Kemikıran john, karındeşen jak vardı seri katiller, içlerinde zerre acıma hissi olmayan, gözünü kırpmadan adam öldüren. Şimdilerde revaçta olanlarda Bardakkıran Necla, Bardakittiren Gonca, Bardağaacımayan Ayşegül, onlar var artık meydanlarda. O saçma sapan reklamı izlemeyeniniz yoktur sanırım. Yeni çıkmış bardağı almak için eski bardaklarını kimselere çaktırmadan masadan ittirip kıran bir dolu sorunlu tip. Hayır, yani o beğendiğin markanın beğendiğin bardağını alacaksan yine al, eskisini niye kırıyorsun bacım. Çok mu zengin baban ya da kocan ya da alt katta gıcık kaptığın bir komşun var ona gürültü yapmak hır çıkarmak için mi kırıyorsun. Yapma, etme yazıktır ya çok yazık.
Bardak hepinizin bildiği gibi camdan elde edilen bir sanayi mamulü. Camında ham maddesi kuvars dediğimiz maden. Kuvarsın bilimsel açıklaması da kısaca şöyledir. ?’Kuvars. Oldukça saf silisyum dioksit (SiO2) kristallerine verilen addır. Özgül ağırlığı 2,65 g/cm3, sertliği 7 olan kuvarsa doğa da çok rastlanır. Heksagonal sistemde kristalleşen kuvars, doğada kristal ya da amorf (biçimsiz) halde bulunabilir. İçindeki yabancı maddelerin cins ve miktarına göre, saydam, renkli ya da yarı saydam durumdadır. Renkleri: Kuvarsın rengi beyaz (süt kuvars), mor (ametist), pembe kuvars, duman renkli füme gibi çeşitli renklerde olabilir. Beyaz kum olarak bilinen oldukça saf kuvarslar cam endüstrisinde kullanılır’
Bu reklamcıların beyni nasıl çalışıyor acaba. Tamam, reklama belki mizahi bir unsur katmak istemiş olabilirler ama cahil hanımların evlerine yeni bardak almak için böyle davranışlarda bulunmayacaklarını kim garanti edebilir? Sonra bu bardak kıran hanımefendilerin kocaları ile aralarının bozulmayacağını yine kim bilebilir? Eee ne oluyor sonra, bardak kırdıkları için kocalarından azar işiten ve gün aşırı sopa yiyen mağdur durumunda bir sürü hanım kardeşimiz. Bakın bir küçücük reklamdan ne aile faciaları çıktı... Sonra bu kadınlar hastanelerin psikiyatri kliniklerinin kapısını aşındırıp duracaklar. Doktor alacak karşısına, soracak hanım kardeşimize ’Sorununuz nedir?’ hanım ne cevap verir. ’Doktor hanım evime yeni bardak almak için eski bardakları mı tören ile masadan ittirip ittirip kırıyordum o sebep ile kocamdan sopa yedim.’ hadi buyurun cenaze namazına.
Sakın bu masadan bardak ittirmeler yabancı istihbarat örgütlerinin bir oyunu olmasın, diye de zaman zaman düşünmüyor değilim. Bu yabancılar bizim şişe, bardak, cam fabrikalarımızı bir şekilde ele geçirip bütün cam fabrikalarımızı kendilerine bağlayacak, yerli cam sanayicisi kalmayacak eee sonrada bizim hanımlara bardak kırdırıp kırdırıp bizim ev hanımlarımıza, Ayşe’mize, Süheyla’mıza, Necla’mıza durmadan bardak satacaklar yemezler...
Cam doğal bir maddedir. Plastik bardakların hem kanserojen olma özelliği var hem de doğal değil. O çay bardağını elinize aldınız mı, çay kaşığını bardağa vura vura, çın çın öttürerek karıştıracaksınız ve o basit müziğin sesini tınısını dinleyeceksiniz sabah sabah. Laflarımıza nokta koyarken buraya ufak bir de hikâyecik sıkıştıralım. Necip Fazıl Üstada sormuşlar ’Kırılan kalp yine sever mi?’Üstat da ’Evet’ demiş. Adam devamında peki demiş ’Siz hiç kırılan bardaktan su içtiniz mi?’ Üstat da cevap vermiş. ’Siz hiç bardak kırıldı diye su içmekten vazgeçtiniz mi?’İşte böyle bardaklar üzerine düşündük yazdık çizdik kendi çapımızda hepinize en derin sevgi ve saygılar yine...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.