- 496 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
YAŞAMLA DANS EDEN ADAM
HEY! SEN. İN O BİSİKLETTEN!
Ada vapurundan inmiş, kalbimde bir başka yeri ve önemi olan sevgili Ezel teyzemin yazı geçireceğim evine doğru faytonla yol alırken etrafta gördüğüm arkadaşlarıma kollarımla birlikte sallıyordum ellerimi pür neşe. Evin kapısına geldiğimde beni çok rahatsız eden bir sürprizle karşılaştım. O sıralar hayatımda önemli yeri olduğunu bildiğim ve gözümden sakındığım dört vitesli RUDGE marka, siyah çantalı ışıl ışıl bisikletimin üstünde bir kız vardı.
Kuzinim Tülin, oldukça nadan ve sevimsiz şakalar yapmayı seven biriydi. Geleceğimi bildiğinden beni kızdırıp üzmek için bisikletimi o kıza bilhassa vermiş olduğunu anladım. Beklediği ve tahmin ettiği gibi çok sinirlendim tabii.
“Hey! sen! İn o bisikletten!” diye bağırdım. “O bisiklet benim. Benden izin almadan ona binmemen gerekirdi.” dedim ve çektim aldım bisikletimi altından.
Ben annemin Paris’ ten getirdiği bana çok yakıştığına inandığım sarı- beyaz süveterimi giyer altımda o harika bisikletim, Erol’da kendi bisikletiyle, ada kızlarına ne havalar atar, nasıl sükse yapar ve ne canlar yakardık.
Şimdi sen gel de o bisikleti gözünden sakınma bakalım!
İLK AŞK
İlk aşk hiç unutulmaz / Bu bir darbı meseldir İlk sevgili nedense/Her güzelden güzeldir..
Lakin kuzinim Tülin’nin muzırlık olsun diye yaptığı oyun geri tepmişti.
Dudak kenarlarında çikolata lekeleri ince düzgün bacaklarında şortu ayağında tenis ayakkabılarıyla sevimli afacan bir çocuğu andıran bisikletimin tepesindeki dünya tatlısı bu kızı ben yıllarca başımda taşıyacağımı. Hayatımın ilk aşkı olacağını ve değişik dönemlerde çeşitli sürprizlerle karşıma yeniden çıkacağını ikimiz de o zamanlar hayal bile edemezdik elbette.
O yaz sarmaşık gülleri gibi ilk aşkın en güzelini ve unutulmazını yaşadık o bisiklet sayesinde!
NASIL ÇILGIN MELOŞ OLDUM!
Anadolu Kulüp’ün her yıl yapılan geleneksel yıl sonu balosuna az bir zaman kalmıştı.
Bizlerin de baloya bir aktiviteyle iştirak etmemiz gelenek halini almıştı.
Aklıma gelen bana göre dahiyane bir fikirle kolları sıvadım hemen.
Burgazada’nın Deli Melahat lakaplı bir güzeli vardı ve adalar arasında onu tanımayan yok gibiydi.
Ben Melahat olacaktım oyun gereği. Bunu da bir tek Necla biliyordu.
Balo gecesi Feride hanımın çantasındaki makyaj malzemeleri benim Melahat’a benzememde çok işe yaradı. Meloş görse kendisini çok beğenirdi doğrusu!
C’estla Vie! diye bağırdım ve partnerim İbo’nun koluna girip doğru sahneye attım kendimi.
Başladım Çılgın Meloş rolünü oynamaya.
“Ben Burgaz’ın güzeller güzeli Meloş’uyum. Bana çılgınım de noolur! Güzel tenis oynuyorsun, façan da yerinde.” diye devam ettim kıkırdayarak..
“
İbo, karşısındakinin ben olduğumdan habersiz biryantinli saçları pejmürde kılığıyla yüzüme aptal aptal bakmakta.
Ben “Dans edelim mi?” dedim ona iyice sokularak. Kıpkırmızı oldu. “Şey..Ben dans etmesini bilmem..” havalarına girdi. Ama çalan slow parçayla bana sımsıkı yapışmış dönerken, ayağımda basmadık yer bırakmadı ayı oğlu ayı!
Pek de gelişmiş bir beyne sahip olmayan İbo‘yu rolüne alelacele hazırlarlarken, “Melahat motordur. İlk çıkışta hemen teslim olur!.” demişler. O da, fırsat bu fırsattır diye düşünmüş olmalı ki beni dudaklarımdan şap diye öpmez mi ansızın.
O anda beynim döndü. “Ulan eşek oğlu eşek! Utanmaz hergele!” diyerek, tokadı çarptım. İbo’nun özel gözlüğü param parça oldu.
Seyredenlerin ise bu sahneyi oyununun bir parçası olduğunu düşündüklerinden emindim deneyimlerime dayanarak.
Ben hemen gidip smokinimi giydim. Makyajımı sildim. Necla’yı koluma takıp piste döndüm. Ve cheek to cheek danslarımızı sabaha kadar sürdürdük seyredenlerin takdir dolu alkışlarıyla.
Terden sırılsıklam olmuş bedenlerimiz güçlü bir elektrik akımına kapılmış gibi bizi birbirimize çekiyordu.
BABAMIN İLK CİNSELLİK DERSİ
“Oğlum bu güne kadar organzm’a getirdiğin kadın oldu mu? “
Babamın bu sözleri başıma bir kaya gibi düşerken göz bebeklerime kadar kızardığımı hissettim.
“Bak oğlum” diye devam etti babam. Oturduğu koltuğun arkalığına iyice yaslanıp gözlerini masmavi denize çevirerek. “Cinselliğin, seksin insan hayatındaki yeri ve önemi malum Bu hem Tanrı’nın emri hem tabiatın kaçınılmaz kanunudur. Bunun yalnızca ‘üreme’ maksadıyla yapılmayacağını sen de biliyorsun tabii ki.
Başta insanoğlu olmak üzere bir çok canlının beden ve ruh sağlıklarının selameti için gerekli bir eylem olduğu asırlar öncesinden ilmen de tespit edilmiş.
Fakat birçok şeyde olması gerektiği gibi bu çok özel durumu da insanın kendini şaşırmadan küçük düşürmeden ifrata kaçmadan en önemlisi de bencilliğe kapılmadan iki tarafın arzusuyla ve gönül rızasıyla yapabilmesidir. Aksi takdirde anlamsız hatta itici bir eylem olmaktan öteye gitmez.
Kadınlar naturaları gereği erkeklerden farklı duygu ve reflekslere sahip hassas kırılgan varlıklardır. Böyle bir ilişkiye girdiğin kadını mutlu etmeye ona da bu zevki tattırmaya dikkat edeceksin.
Hiç bir mutluluk tek başına yaşanmaz. Bunun zerre kadar tadı olmaz.
Kadınlar çok değişken, çözülmesi zor denklem gibidirler Tefo. Sana enteresan bir şey daha anlatayım bu konuda oğlum.
Doğa gereği her kadının başına gelen ‘menopoz’ dedikleri durum onlar için çok ehemmiyet taşır haklı olarak.
Bu dönemde pek çok biyolojik ve psikolojik sorun yaşadıkları da bir hakikat.
Ama onların “Tamam her şey bitti!” dedikleri bu dönemlerinde, bu konu hakkında bilgisi olan kadınlar için ‘ikinci baharları’ yeni başlamaktadır aslında.
İsterlerse ve de uygun partnerlerle olurlarsa eğer, en az otuz yıl, eskisinden çok daha heyecanlı ve coşkulu bir seks hayatına sahip olacaklarını bir çok kadın bilmez Tefo...
Anlayacağın, onlar ölene kadar kadındır. Ama biz erkekler araba misali gıcır gıcır da olsak aniden benzinimizin bitmesi ve çeşitli arızalarla tamire muhtaç olmamız her an ihtimal dahilindedir oğlum!
‘Gözümüzün çöplükte kalması’ belki de bu yüzdendir biraz da! Bu sözlerim kulağına küpe olsun evlat.
Hadi, gel seni bu yaz İngiltere’ye göndereyim Tefo. Hem tahsiline devam edersin, hem de ne demek istediğimi orada daha iyi anlarsın!” dediği o meşum günü hiç unutmadım.
Çünkü babamın iyi niyetle yaptığı bu aydınlatıcı ve uzun söylevi kulağıma küpe olmakla kalsaydı...
Kalmadı. Kanıma da işledi kötü huylu bir virüs gibi!
***
Sevgili Dostum;
Keşke sizinle biraz daha zaman geçirebilseydik. Beni gerçek kişiliğim ve farklı yanlarımla daha yakından tanıyabilseydiniz. Ancak eminim ki, feleğin çemberinden geçmiş bu çok özel insan, bunca yılların birikimi olan ‘yaşam öyküsünü’ yüzüme şöyle bir bakıp hemen ardından ellerime emanet ettiğine göre bana GÜVENMİŞ OLMALIYDI. Ki bu benim için fevkalade önemlidir.
Hem bu konuda yanılmadınız. Hem yaptığım uzun araştırma ve inceleme sonucunda ortaya çıkan 220 sayfalık biyografinizin yaşamınızda beki de hiç mutlu olmadığınız kadar mutlu olmanıza aracı olan Tülin ÖZTUÇ’a inandığınız için.
Bir konuda da konuda müsterih olun. Yalnızca uygun bulduğum bölümleri paylaştım. Okurların severek okuduklarını ve sizi rahmetle andıklarını da hissedin.
Bu alemden götürülen temiz ahlak ve asil bir ruhun zaferidir dostum.
Akıl almaz ahlaki kirliliğin ortalığa bir virüs gibi yayıldığı zamanımızın kokuşmuş mezbeleliğinde, her şeyiyle böylesine açık ortada. Dosdoğru samimi dürüst yalın ve onurlu duruşuyla Ben Buyum! Diyebilen kaç kişi sayabiliriz…
Sizinle yaşam biçimlerimiz çok farklı olsa da, işte bu cesur cengaver yiğit ve olduğu gibi görünen yüzümüzle aynaya utanmadan ve korkmadan bakabildiğimize eminim.
Ruhunuz Şad Olsun Aziz Dostum.
YORUMLAR
Tartışılmaz bir ‘yazın ustası’ olduğunuzu kabul etmek boynumuzun borcu. Ya bu senaryodaki muhteşem maharetinize ne demeliyiz “Siz çok yaşayın” demekten başka.
Kahramanımızı farklı bir cinsel kimlikle karşımıza çıkıyorsunuz. Tamam. Diyaloglarda en küçük bir değişiklik yapmadan ustalıkla üstüne giydirip oturtuyorsunuz en alasından.
Her paragrafın analizini yapıyor geçmişle bu gününü geniş bilgi haznenizde değerlendiriyorsunuz.
Bazılarınca kabul görmeyen cinsel tercihleri bile çok hoş bir üslupla sevimli ve kabul edilebilir hale getiriyorsunuz.
Senaryo konusundaki yeteneğiniz kahramanımızın sıkça kullandığı numarayı fazlasıyla hak ediyor Sayın Yaşam Ustası İlhan KEMAL. Siz bir numarasınız.
=>“Oğlum bu güne kadar organzm’a getirdiğin kadın oldu mu? “
“Bir dakika... Yanlış mı anladım?”
Siz yanlış anlamadınız!
Babam beni hep oğlu olarak bildi!
Ben mi kendiliğimden uydurdum yoksa bir yerlerden mi mkaptım bir şekilde hiç hatırlamıyorum. Çünkü çocuktum. Kendime düstur edindiğim ‘Dünyada bütün güzellikler bedavadır’ sözü işte şimdi yine en güzel şekliyle yerini buldu. Siz ve Sayın Kemal Paracikoğlu'nun şahsında.
Beni o denli ustaca tanıdınız ve değerlendirdiniz ki, bu nedenle gönlümdeki yeriniz çok başka ve o denli de değerli.
Sizleri tanımak benim için çok büyük ayrıcalık ve zenginlik oldu inanın.
Sevgi ve Selamlarımla birlikte yolluyorum sonsuz Teşekkürlerimi.
İşte alın size hiç unutamayacağım bir güzel insan. Ki insan ruhunun ustası. Tüm insani değerlere sahip. Işıl ışıl. Pırıl pırıl. Dopdolu bir o kadar da mütevazı.
Çok öncesine dayanan defter arkadaşlığımızda bana gönlünce taktığı kurdeleye bir türlü sahip olamasam da kendilerini tanımam bana bir ‘şeref kurdelesidir.’
Onu bana takmazlar sevgili dostum. Çünkü ben defterde açık açık.: “bana verieceğiniz böcek ya da kurdeleyi kendime hakaret addederim!” demiştim taa baştan beri. Nedenini İZ BIRAKANLAR yazımın 1.ve 2.bölümlerinde bulabilmeniz olası.
Kocaman yüreğiniz, içten ve doğal halleriniz, hayata nanik yaptığınız esprili kişiliğinizle hep yanı başımızda olun Sayın Kemal
Sevgi ve sonsuz Teşekkürlerimle.
Gönlünde güzellikler uçuşan saygıdeğer yazarımdan harika bir yazı daha okuduk...Sanırım hikayenin )otobiyografi mi demek gerekti?) son bölümüydü bu... Keşke bitmeseydi, tadı damağımda kaldı. Özellikle son öyküye bayıldım... :) Çocukların yaşı kemale ermemiş olsaydı, buradan tırtıklayıp aynı öğütü verirdim onlara; ama artık onlar bize öğüt veriyor her konuda... KALEMİNİZE, YÜREĞİNİZE SAYGIYLA BİR KEZ DAHA ON PUANIMI VE GÖNLÜMÜN KURDELESİNİ VERİYORUM YAZINIZA...
DEVRİM DENİZERİ
Çok öncesine dayanan defter arkadaşlığımızda bana gönlünce taktığı kurdeleye bir türlü sahip olamasam da kendilerini tanımam bana bir ‘şeref kurdelesidir.’
Onu bana takmazlar sevgili dostum. Çünkü ben defterde açık açık.: “bana verieceğiniz böcek ya da kurdeleyi kendime hakaret addederim!” demiştim taa baştan beri. Nedenini İZ BIRAKANLAR yazımın 1.ve 2.bölümlerinde bulabilmeniz olası.
Kocaman yüreğiniz, içten ve doğal halleriniz, hayata nanik yaptığınız esprili kişiliğinizle hep yanı başımızda olun Sayın Kemal
Sevgi ve sonsuz Teşekkürlerimle.
Eğer benim yaptığım gibi öncesindeki bölümleri unutur, bu metni tek başına alıp, kahramanının da dişi olduğunu zannederseniz, aşağıdaki tepkileri verebilirsiniz:
=> hayatımda önemli yeri olduğunu bildiğim ve gözümden sakındığım dört vitesli RUDGE marka, siyah çantalı ışıl ışıl bisikletimin
İlginç. Genelde arabaları hatırlamayan ve onlardan etkilenmeyen kadınların bisikletlerini markasıyla ve vites sayısıyla hatırlamaları gerçekten ilginç.
=> Paris’ ten getirdiği bana çok yakıştığına inandığım sarı- beyaz süveterimi giyer altımda o harika bisikletim, Erol’da kendi bisikletiyle, ada kızlarına ne havalar atar, nasıl sükse yapar ve ne canlar yakardık.
Biliyordum! Kadınların diğer kadınlar için o yaştan giyinmeye başladıklarını biliyordum. Gerçi bisiklete binerek hava atmak biraz değişik ama zaten yazar da değişik bir karakterden bahsediyor.
=>bisikletimin tepesindeki dünya tatlısı bu kızı ben yıllarca başımda taşıyacağımı. Hayatımın ilk aşkı olacağını ve değişik dönemlerde çeşitli sürprizlerle karşıma yeniden çıkacağını ikimiz de o zamanlar hayal bile edemezdik elbette.
Öykü radikalleşmeye başladı. Doğaldır. Adaların otomobilden arınmış dünyası içinde bu iki genç kızın da kendilerine özel dünya yaratması doğaldır.
=> Ben Melahat olacaktım oyun gereği. Bunu da bir tek Necla biliyordu.
Balo gecesi Feride hanımın çantasındaki makyaj malzemeleri benim Melahat’a benzememde çok işe yaradı. Meloş görse kendisini çok beğenirdi doğrusu!
Aynı elbiseyi giyip pişti olmaktan nefret eden kadınların makyajla birbirlerine benzemeye çalışmaları ilginç doğrusu.
=>“Oğlum bu güne kadar organzm’a getirdiğin kadın oldu mu? “
Bir dakika... Yanlış mı anladım?
Saygılarımla.
DEVRİM DENİZERİ
Kahramanımızı farklı bir cinsel kimlikle karşımıza çıkıyorsunuz. Tamam. Diyaloglarda en küçük bir değişiklik yapmadan ustalıkla üstüne giydirip oturtuyorsunuz en alasından.
Her paragrafın analizini yapıyor geçmişle bu gününü geniş bilgi haznenizde değerlendiriyorsunuz.
Bazılarınca kabul görmeyen cinsel tercihleri bile çok hoş bir üslupla sevimli ve kabul edilebilir hale getiriyorsunuz.
Senaryo konusundaki yeteneğiniz kahramanımızın sıkça kullandığı numarayı fazlasıyla hak ediyor Sayın Yaşam Ustası İlhan KEMAL. Siz bir numarasınız.
=>“Oğlum bu güne kadar organzm’a getirdiğin kadın oldu mu? “
“Bir dakika... Yanlış mı anladım?”
Siz yanlış anlamadınız!
Babam beni hep oğlu olarak bildi!
Ben mi kendiliğimden uydurdum yoksa bir yerlerden mi mkaptım bir şekilde hiç hatırlamıyorum. Çünkü çocuktum. Kendime düstur edindiğim ‘Dünyada bütün güzellikler bedavadır’ sözü işte şimdi yine en güzel şekliyle yerini buldu. Siz ve Sayın Kemal Paracikoğlu'nun şahsında.
Beni o denli ustaca tanıdınız ve değerlendirdiniz ki, bu nedenle gönlümdeki yeriniz çok başka ve o denli de değerli.
Sizleri tanımak benim için çok büyük ayrıcalık ve zenginlik oldu inanın.
Sevgi ve Selamlarımla birlikte yolluyorum sonsuz Teşekkürlerimi.