HUZUR..!
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Kapatın şimdi gözlerinizi.. Evet, evet kapatın..!
Madem huzuru yaşarken bulamıyoruz çoğumuz.. Bizde hayalimizde canlandırırız…
Düşünün şimdi..! Önünüzde uçsuz bucaksız bir deniz.. Yukarıda deniz kadar güzel güneşli bir gökyüzü..
Daha ne istersiniz çevrenizde hadi onlarıda ekleyin… Belki biraz ağaç, belki arkada bulutların arasında kaybolmuş dağlar.. Yani kısacası aklınıza huzur dediğiniz ne geliyorsa.. gözlerinizi kapattığınızda size ait tabloya ekleyebilirsiniz…
Bazen huzuru bekleriz.. İçin için durakta bekler gibi.. birgün gelip bizi bulacağını düşünerek.. hiç azalmadan özlem duyarak.. Evet beklemek güzeldir.. Ama doğru durakta olursa..
Dünyayı hayal gücü döndürür demiş ( Albert Einsteain)
Yaptığımız her şey hayal kurarak başlar.. Hayat herkes için, hayalleri gerçekleştirmek ve yapabileceğinin en iyisi, olabileceğinin en güzelinin peşinden gitmektir..
Belkide şu an yaptığımız budur.. Hayal edip içimizde bize ait özel huzuru oluşturmak.. Veya huzuru beklemek yerine kendi huzurumuzu yaratmak..
Evet her şey her daim mutlaka elimizde değil.. Dini yönlerini söylemiyorum.. Huzurun islamda olduğunuda dile getirmiyorum.. Bu kişinin kendi hayaliyle açlık çeker gibi özlemle, huzuru beklemesi.. Kendi itiraflarından kaçarak şu keşmekeş yaşamlarımızda illa birileri yanımda olmalı aman kırılmasın diye düşünmeden bencilce sadece bize ait huzuru arzulamak..
Huzurun bir tanımlaması varsa eğer… Huzur kişinin (An) da olmasıdır..
(Sahip olmak istediklerimiz / emellerimiz sahip olduklarımız / imkanlarımızdan az ise veya tersten söylersek; sahip olduklarımız / imkanlarımız sahip olmak istediklerimiz / emellerimizden fazla ise huzur vardır.)
Demek ki, mutlu olmadan huzurlu olunabilir ama, huzurlu olmadan mutlu olunamaz.
Hala kapalımı gözleriniz.. ?
Düşünün şimdi…
Sanki bir deniz kıyısında yürür gibiyiz. İleride Ölüm durağımız olan bir burun var. Her adım atışta o buru¬na biraz daha yaklaşıyoruz ve geride bir ayak izi bırakıyoruz. Şimdiye dek ne kadar ayak izi bıraktık acaba? Ve hangi adımla¬rı, hangi niyetle, ne yöne attık?
Kimbilir.. Ama yürürken kaçımız ohh yahu ben huzuru buldum diyebilir ki..
Ben çok fazla olduğunu sanmıyorum.. Hayal etmekte bile kıtlık çektiğimiz huzuru yaşarken denk gelerek içine tartop olup yaşamak çok fazlamıza nasip edilmemiştir..
Biliyoruz hayat hem vazgeçilemeyecek kadar uzun.. hemde göz açıp kapayacak kadar kısa..
O halde..Madem ki ömür sermayemizle dün¬ya çarşısına alış-verişe çıktık, yol için ne lazımsa en güzellerini almaya bakalım….
Kapatıp gözlerinizin istediğiniz huzur hangi renk, hangi tat, hangi kokuyu taşıyorsa
Buyrun hayal kurun…!
Alıntı küçük bir hikayeyle.. Başınızı daha fazla ağrıtmadan.. Yazıma Saygılarımla son veriyorum..
Huzurla VE Sağlıkla Kalın….
Bir gün bir kral ama halkı tarafından sevilen bir kral, huzuru en güzel resmedecek sanatçıya büyük bir ödül vereceğini ilan eder. Yarışmaya çok sayıda sanatçı katılır. Günlerce çalışırlar, birbirinden güzel resimler yaparlar. Sonunda eserleri saraya teslim ederler. Tablolara bakan kral sadece ikisinden hoşlanır. Ama birinciyi seçmesi için karar vermesi gereklidir.
Resimlerden birisinde sakin bir göl vardır. Göl bir ayna gibi etrafında yükselen dağların görüntüsünü yansıtmaktadır. Üst tarafta pamuk beyazı bulutlar gökyüzünü süslemektedir. Resim bakanları mükemmel bir huzur resmi olduğunu düşündürecek kadar güzeldir.
Diğer resimde de dağlar vardır. Ama engebeli ve çıplak dağlar. Üst tarafta öfkeli bir gökyüzünden boşanan yağmurlar ve çakan şimşek resmi daha da sıkıntılı hale sokmaktadır. Dağın eteklerindeki bir şelale ise insana gürültüyü, yorgunluğu hatırlatacak kadar hırçın resmedilmiştir. Kısaca resim, pek de öyle huzur verecek türden değildir.
Fakat kral resme dikkatli bakınca, şelalenin ardında kayalıklardaki çatlaktan çıkan mini minnacık bir çalılık görür. Çalılığın üstünde ise anne bir kuşun örttüğü bir kuş yuvası göze çarpmaktadır. Sertçe akan suyun orta yerinde anne kuşun kurduğu yuva, harika bir huzur ve sükun örneği sunmaktadır izleyenlere....
Ödülü kim kazandı dersiniz? Tabi ki ikinci resim... Kralın açıklaması çok da
uzun değildir:
Huzur hiçbir gürültünün sıkıntının yada zorluğun bulunmadığı yer demek
değildir. Huzur bütün bunların içinde bile yüreğimizin sükun bulabilmesidir.
26/06/2015
YORUMLAR
Benim için huzur vicdan rahatlığı ile doğrudan ilgilidir. Sorunsuz ortamda duyulan his mutluluktur. Sorunsuz ve mutlu olan her insanın huzuru var demek değildir. Şayet bu ortamı birilerinin üzerine başarak elde etmişse, huzursuzluk duyar. Tabi vicdan duygusunu yitirmemişse kişi. Nice vicdansızlar var hem huzurlu hem mutlu. Karışık bir iş vesselam.
Yazınızı güne seçilmesinden ötürü kutluyorum. Hikayesi de ibret vericiydi. Başarılarınızın devamını dilerim.
degaje8
Hangi minvalde yaşarsak yaşayalım huzur, yolun uzantısında ve belirsiz bir anda yakalanmayı bekleyen bir kuş her an avucumuzdan kaçıp gitme olasılığının göz ardı edilemeyeceği...
Vaktin ya da mekanın hangi boyutunda kim bilir...
İçimizde muhafaza etmek istesek de her daim değişken seyriyle bizi de şüpheye düşüren...
Güzel yazınızı can-ı gönülden kutlarım...
Bana eşlik eden huzur ise her yazdığım yazıdan sonra içimi boydan boya kaplayan rahatlık duygusu. Ya günün ya ömrün muhasebesi ama deşifre ederken iç sesimi gönül sayfamda varlıklarınız huzurun ayak sesi...
Sevgilerimle...
degaje8
Trabzon Akyazı Stadı inşaatında çalışmaktayım.
Bu yazı okuyunca,
bulunduğum coğrafyayı resmetmek ihtiyacı hissettim.
Bazı zamanlar, bazı şeyleri hayal etmek zorunda kalmıyorsunuz ve
o anların değerini çok da iyi bilemiyorsunuz maalesef.
Nedir anlatmak istediğim?
Stat inşaatının kırk küsür metre yüksekliğindeki en tepe noktasından etrafımı seyrediyorum.
Kuzeyimde, sessiz, sakin, lacivert suları ile Karadeniz uzanmakta.
Ufak tefek balıkçı motorları serpilmiş sağa sola.
Hem bu tatil gününde uzun oruç saatlerini doldurmak, hem de iftarı taze balıkla açmanın keyfini yaşamak gayesi güden insanlar, bu derin sessizliğin kucağında, aheste aheste denize olta sallamaktalar.
Şüphesiz her biri kısmetlerine çıkanı toparlayacaklar; güneş, Yoroz sırtları ile kucaklaşırken evlerinin yolunu tutacaklar. Mahallenin fırınından, sıcak Ramazan pidesini de almayı ihmal etmeyecekler.
Eminin bir çoğu, ''Yine mi balık?'' diye sitem yiyecekler eşlerinden ama,
kuşkunuz olmasın, iftar sofralarında da balığın en leziz pişirişinden örnekler ile kucaklaşacaklar.
Güneyde, alabildiğine dik yükselen; Akasya, Karaağaç ve yer yer de fındıklıklarla kaplı, cap canlı ve yem yeşil bir cennet coğrafyadan manzaralar...Çok az yerleşim var, doğanın bakirliği insanın gözünü alıyor, gönlüne inanılmaz bir serinlik düşürüyor.
Tepelerde koyun sürüleri gezinmekte; ben, tebessümlerin gölgelediği anların kucağında bu güzelliğe takılı kalırken, sürünün genç, zayıf ve uzun boylu çabanı da, sahilde yükselmekte olan bu devasa inşaatı seyretmekte.
Doğuda, Trabzon şehrinin ilk yerleşimleri sahil boyunca uzanmakta. Denize doğru bir boynuz misali uzanan şehir, masum bir güzellik uykusunda sanki.
Batıda, Akçaabat ve daha gerilerinde de Yoroz burnu gözükmekte. Heybetli dağların kucağına sere serpe dağılmış küçücük köy evleri, batı yönünde hızlıca inişe geçen güneşin zayıf ışıkları altında pırıl pırıl parlamaktalar.
Uzaklardan, yüklü gemiler geçip gitmekte usuldan usula.
Ve,
bir yağmur bulutu yine sessiz, sakin sökülüp gelmekte Kaçkar tepelerinden Trabzon sırtlarına.
Usuldan bir Poyraz okşamakta Haziran güneşinin harareti taşıdığı kurak dudaklarımızı.
Ritmik çekiç sesleri yükselmekte bir bilinmeyen bölgeden.
Yorgun bir kemençe nağmesinin eteklerine tutunup öylece, yanık bir türkü süzülüp gelir yitik söğüt gölgelerinden.
Ardından, tebessüm ettiren bir masum küfür hayata...
Hayat güzel.
Görmesini bilene.
Hissedebilene.
Yazı güzeldi, içindeki hikaye de...
Bu yorgun iş gününde,
anın güzelliklerini yamaya yönlendirdi bizleri.
Teşekkür ediyorum yazarına.
Anlık duygularımızı uzunca cümleler ile ifade ettiğimiz için de özür diliyoruz.
degaje8
"Huzurun bir tanımlaması varsa eğer… Huzur kişinin (An) da olmasıdır.."
Evet, geçmiş ve gelecek arasında tıkanmak ya da sıkışıp kalmak yerine anı, bugünü yaşayabilmek
Geçmiş geri gelmeyeceğine, gelecek ise belirsizlik alanı olduğuna göre an bu an, dem bu dem, fırsat bu fırsat
Güne düşen yüreği, emeği ve kalemi kutlarım hanımefendi...