- 622 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
SOKAK LAMBASI...
Kımıl kımıldı gece: Fazla siyah çok fazla hem de…
Kılıksız bir kadındı köşede peyda olan. Akçıl saçları seçiliyordu tek tek, sokak lambası arsızca öksürürken.
Bir öksürüyordu bir gülüyordu kadın ve aniden bürünüyordu sessizliğe.
Aklı gidikti belli ki. Yoksa ahmakça bir mintan mı idi üzerine geçirdiğini sandığı…
Yolun ortasında durdu aniden ve etrafında dönmeye başladı öksüren sokak lambasının: Delirmiş bir pervane kıvraklığında savurdu eteklerini.
Ürkek bir kedi görür görmez bu yetisizliğini ve sıra dışılığını gecenin, gerisin gerisin kaçtı kuyruğunu kıstırıp.
Sabaha yıl vardı. Yağmura saniyeler kala…
Gizemine inat attı ellerindeki fazlalıkları pervane kadın. Yetmedi… Dağıttı akçıl saçlarını ve durdu ansızın. Yokladı üstünü başını.
Çömeldi dizlerinin üstüne.
Notalar kadar kırılgan.
Ay kadar parlak ve donuk zaman zaman.
Perde inmiş gözlerinden inerken tortusu o üzünçlerin…
Kara geceyi kucakladı kadın. Belki de gece idi onu koynuna alan. Döngüye tekabül eden sessizlik ve kadın.
Paye vermişti ne de olsa Tanrı, kadına.
Kadın ise yol bilmişti sevdayı ve karalanmıştı bir kez. Kara geceye inat belki de daha da kararttı gözlerini.
Bir ayin ama tek kişilik.
Bir kurban ama suçlu.
Edilgen idi tek göze çarpan ama etkendi ruhunu kemiren düşünceler.
Karnını yokladı usul usul, o hafif belirgin karnını. Günah tohumu boy vermişti rahminde. Suçlu ya da masum artık hiçbir şeyin önemi kalmamıştı.
Geç kalmışlığın zirvesinde doruğa ulaştı nefreti ve öfkesi. Hala çömelmiş bekliyordu bilinmezlik onu esir almışken.
Geceye inat lambanın ışığı düştü kınından çıkardığı bıçağa. Kelime-i şahadet getirdi dudakları belli belirsiz kıpırdarken.
Gece siyahtı, simsiyah.
Kana bulandı karanlık ya da kanlandı kara gece.
Öksürmedi bu kez. Sadece kan kustu peyder pey kusarken öfkesini. Tek candı oysa dünyaya gözlerini ilk açtığında. Ve iki canla veda etti hem geceye hem de ihanet ettiği geçmişine.
Aslında geçmişi olsa da ona ihanet eden. Ve o isimsiz adam, hayatında ilk ve son kez gördüğü.
Göremeyeceği yavrusuna yandı ki aklından son geçen neye bürüneceği idi hayatını sonlandırdığı bebeğinin.
Nefsine boyun eğmişti adam ve kaderine söz geçiremedi kadın.
Melekler bile çığlık çığlığa kaçıştı. Sokak lambası göz kırptı son kez.
Nöbeti devraldı yeniden kader kara melek huşu içinde ifa etmişken asli görevini.
Sokak lambası son kez öksürdü ve nöbete durdu zifiri karanlık: Ebediye kadar saklamak üzere kadının sırrını ve ölümün ağırlığını.
YORUMLAR
Sanıyorum beğendiğin bir konuydu bu Gülüm Arkadaşım.
Biraz da detaylarında incelik yaptığını fark ettim. Güzel de olmuş. İyi bir yazarı, iğne oyası yapan ele benzetirim her zaman. Çok işçilik ister her ikisi de...
Bazen yazıyı asarsın aradan zaman, geçer keşke dersin şurası şöyle olmasıydı da, şöyle olsaydı.
Ya da, bunu ben mi yazmışım... Helâl olsun bana.
Bu iki düşüncenin insanı da siz olursunuz...
Tıpkı iğne oyası yapan el gibisinizdir.
Helâl olsundur size.
Size daha çok helâl olacaktır eminim.
Tebrik ederim.
Gülüm Çamlısoy
Sevgiler, saygılar...
Gülüm Çamlısoy
var ol canım.
sevgilerimle yürek dolusu...
Erkeklerin zaafıdır kadınlar ve kadınların şeytanıdır erkekler. Şeytan baştan çıkartır, kadın günah işler. Şeytan günahtan keyif alır, kadın kahır. Kahreden kadın, zayıftır, korkaktır, yaşamının baskısı altındadır, mücadele edemeyecek kadar zayıftır. Bu kadın karnındaki piçine sahip çıkmayan şeytandan ve yaşamındaki herkesten öcünü aldığını sanırken, öcünü kendinden çıkartır canını alırken... Böyle bir ölümü biliyorum ben 1982 senesinden... mezarını ziyaret eden bile kalmadı... YAZINIZ BENİ ÇOK ETKİLEDİ BU YÜZDEN... GÜZEL BİR YAZIYDI.TEBRİKLER...SAYGIYLA
Gülüm Çamlısoy
Ne yoldan çıkmak ne de paye vermek ama aslolan sonuna kadar sahip çıkmak benliğine.
Teşekkür ederim kıymetli hocam.
Ömrünüz çok olsun.
Saygılarımla her daim...