- 470 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Bin Liradan Bir Lira Eksik
Yaz mevsimi girdi gireli turizm mesajları yağmur gibi gelmeye başladı cep telefonuma. Sil tuşuna bastım mı gidiyor hepsi, ama bazen de peş peşe geliyor ve bıktırıyorlar. Geçenlerde yine geldi Antalya’nın o güzide, müşterisini çok düşünen beş yıldızlı otellerinin birinden. Mesajın altına da yazmışlar kısa bir süre için hem de kampanya, siz de faydalanın. Breh breh ben müşteriyi düşünmek diye buna derim işte. Mesajın içeriğine gelelim o da aynen şöyle ’’Antalya’da denize sıfır otelimizde dört gece beş gün süper fiyat kaçırmayın sadece ve sadece o da sizin gül hatırınız için dokuz yüz doksan dokuz Türk Lirası.’’ hadi rakam ile de yazalım 999 Türk Lirası, ayrıcana 12 yaşından küçük çocuklarda ücretsiz, firmamızdan size kıyak diyorlar yani.’’ Günlüğü 249.75 kuruşa geliyor, nasıl hesap, makine kullanmadan yaptım ha bu hesabı, akıldan. Üç öğün yediğiniz yemek elli lira tutsa, geri kalan iki yüz lira da yatak ücreti... Yıldız sayısı biraz düşük otellere gittiniz mi tabi fiyat az daha düşüyor. Bir de kral dairesi denen yerler var bu beş yıldızlılarda, parası bol olup, parasının hesabını bilmeyenlerin ve parasının turşusunu kurmaya zamanı olmayanların kiraladığı bir oda, kral dairesi denen yer. Ara da sırada gelip burada kalan gerçek krallarda oluyor mu ki acaba? Bazen gol krallarına filan da veriyorlardır belki, onlarda nasılsa çuvalla kazanıyorlar parayı...
Şimdi ben her şey dâhil bu otele gitsem, tek başıma hem de, dört gece, beş gün dokuz yüz doksan dokuz Türk Lirası vereceğim, yani bin lira verince bana kapı gibi bir Türk Lirası hadi rakam ile de yazalım 1.00 lira yani yüz kuruş geri verecekler. E siz de eşek değilsiniz ya o bir lirayı resepsiyonda ki bayan arkadaşa bahşiş olarak verirsiniz canım. Bir lira deyip geçmeyin ihtiyacı olana büyük para. Halk ekmekten iki tane ekmek alırdınız eskiden, sanırım şimdi zam geldi halk ekmeğe de...
Hadi diyelim ki dört kişilik bir ailesiniz yine aynı otele gideceksiniz. O zaman bir hesap yapalım 4 çarpı 999 ne eder, dört bin liradan dört lira eksik yani üç bin dokuz yüz doksan altı Türk Lirası elinizde de kapı gibi dört Türk Lirası var. Artık sırtınız yere gelmez kesinlikle. Çoğu zaman böyle yüklü ödemelerde kredi kartı sağ olsun denir ve ona müracaat edilir. Kredi kartı da öyle mülayim öyle uyar oğludur ki hemen isteğinizi yerine getirir, makineye girer cırt cırt diye çekilir. Zırt diye hemen bankadan anında mesaj gelir. ’’Ahmet kardeş üç bin dokuz yüz doksan altı lira bankamızın kartını çekmişsiniz, bankamızın kartını çekmiş olmanız bizim için büyük şereftir, onurdur, hatta büyük bir ali cenaplık örneğidir, sizi asla unutmayacağız, hemen bölelim bu da bizim size kıyağımız olsun.’’ İyi böl böl de kardeşim üç yüz lirada faiz giydiriyorsunuz bize. Hani işçinin, emeklinin, memurun, dul ve yetimlerin, izcilerin, yavrukurtların ve de bobiler ile Kobilerin dostu idiniz? Şu faizi azıcık makaslayıverseniz de bizi de fazla germeseniz? Malum serbest piyasa ekonomisi, her şey mubah serbest piyasada, yoksa adına niye serbest piyasa desinler...
Ama kıyakları var otelin, Allah için, onları da inkar edemeyiz, mesajda öyle yazıyor. On iki yaşından küçük çocuklar ücretsizmiş. Ne yapacağız bizim iki çocuğumuz var, biri 22 yaşında, bir diğeri on beş yaşında. Biraz makyaj yapalım küçük çocuğumuza, şeklini şemalini değiştirelim belki yuttururuz 12 yaşında daha diye. Eline de beşinci sınıfta ki ders kitaplarını verelim, soran olursa da ’’Bu çocuk daha beşinci sınıfa yeni geçti burada da ders çalışacak, siz boyunun uzunluğuna takmayın kafayı o günde on beş litre süt içer de ondan boyu uzun amcaları desek’’ kim bilir belki de yerler bu numarayı. Yemezlerse de bu sefer bizi yerler... Hadi kızı yutturduk oğlanı nasıl yutturacağız. Onun da saçlarını kessek, bir de kısa pantolon giydirsek, konuşmasında da ağzını yamultsa azıcık. ’’Niye boyu uzun bunun?’’ diye de sorarlarsa biz de ’’Sulak yerde büyüdü, bu da kardeşinden aşağı kalmaz, bir de basket oynuyor, görseniz hayran kalırsınız zaten, o sebep ile bunun da boyu uzun.’’ desek belki bunu da yerler...
Yok baba yok, biz orta direkler böyle yerlere biraz zor gideriz. Belki bütçemizi zorlayıp gideriz lakin ondan sonra ki ayın içinde de müthiş derecede evimizde barkımız da kemerleri sıkarak yaşamak zorunda kalırız.
Çoğu zaman mağaza vitrinlerinde de rastlıyorum. Bir gömlek 99 yani doksan dokuz lira. Ya arkadaşım yüz lira yazsana şuna. Ya da başka bir mağazada takım elbise yine çok ilginç 2999 Türk Lirası yani üç bin lira veriyorsun bir lira geri veriyorlar. Küçük marketlerde bile rastlıyorum bazen basit bir çikolata 99 kuruş buna hele çok sinir oluyorum, çünkü piyasada zaten bir kuruş denen nesne çok nadir bulunuyor. Bu dokuz doksan dokuz ve dokuz yüz doksan dokuz muhabbetleri yüzünden eskiden en sevdiğim rakamlardan biri olan dokuz sayısından nefret eder oldum inanır mısınız?
YORUMLAR
Okuduğumda bir yorum yazmıştım bu yazıya, neden silindiğini anlayamadım. Evet değerli yazarım yazınız keyifliydi, tebessüm ederek okuduk. Tatil bizler gibi maaşlılar için gerçek bir külfet maalesef.Çalışma hayatımda çalıştığım kurumun kampına yazılırdım her yıl 13 gün. Sonra da bir yıl boyunca o masraflar maaşımdan kesilirken kahır çekerdim... Emekli olunca 22 milyar emekli ikramiyesi aldım ve onu peşinat yapıp kalanı da banka kredisiyle Sarımsaklıda bir daire aldım. 36 ay maaş alamadım kredi borcundan, Allahtan hanım da emekli öğretmern de idare ettik.Ama şimdi deniz kıyısında bir evim var, tatiller bedava ve yaş 62...:) bu saatten sonra başına çal herşeyi... SAYGILAR