- 1093 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Senden Sonra Ben
Canımın çekirdeği;
Sesin benden gideli kaç yıl geçti aradan. Arada bir sesini taşıyor mu diye rüzgar, çıkıp Üsküdar sahiline dolaşıyorum. Ne sesin, ne soluğun. Martı çığlıkları vapur telaşları, çiçekçi kadınlar, işportacılar... Bir curcuna bir karmaşa bir kalabalık. Ama ne sen, ne sesin. Yüzünün hayali bile silinmiş köpüklü sulardan.
Çok şey değişti. Eskisi gibi değilim artık. Yıllar evvel gittiğinde ben, ben değildim. Bir başka alemde, yaşayıp yaşamadığım belirsiz, dünyadan uzak bir maddeydim. Doğruldum, kendime geldim, kalktım ayağa, iş buldum, çalıştım, yoruldum, yine de hayat dedim, yine de umut dedim. Geçen zamanı ilaç ettim yaralarıma. Hatıramdan silinen her ayrıntın, biraz daha sardı kanayan yanlarımı. Çok kitap okudum, çok müzik dinledim, çok şiir okudum, çok şiir yazdım. Seni seyrelttikçe şiirlerimden, biraz daha ben oldum. Biraz daha halk oldum. Kendime kalabalıklaştım. Sesim gürleşti. Kalabalığa karıştım...
Sazımın tellerini taktım. Yeni türküler öğrendim. Farklı kentlere gittim. Yeni insanlar tanıdım. Farklı hayatlara konuk oldum. Açlarla aç, yoksullarla yoksul, ezilenlerle daha kardeş oldum. Hayat dedim. Hayatın acıları türlü türlüymüş dedim. Mendil satan çocuklar, Tuzla’da ölen işçiler, töre mağduru, şiddete kurban kadınlar, kalbi körelmiş sapıkların gözüne kestirdiği, masum çocukların kirli acıları, ısınan küre, ölen çevre, ve daha neler neler. Hayat ne acılarla dönüyormuş fark ettim kıyısından bakınca. Seni unutuşum çoğaldıkça, daha çok girdim hayatın sularına. Hayatın acı sularına.
Şimdi içindeyim acılarına ağladığım insanların. Ve fark ettim ki, sen nasıl da kaplamışsın ruhumu. Nasıl da kör etmişsin kalbimin gözlerini. Gidişinle bitmez sanıyordum acını. İzi kalmadı... Yüreğimi küçük sanıyordum, dayanamaz gücü yetmez sanıyordum. Büyükmüş anladım. Gidişinin bıraktığı acıyla baş ettiği gibi, yeni acılar konuk etti. Daha da ediyor.
Gidişinin ilk aylarında, ne zaman insem Üsküdar sahiline, köpüklü sularda yüzünün hayali, martılarda telaşlı sesin, vapur düdüklerinde bir daha dönmeyeceksin kahrı vardı. Rüzgar sesini taşırdı. Şimdi yok bunların hiçbiri. Martılar simit telaşında vapurlar jeton. Rüzgar sesini değil çiçekçi kadınların tezgahından çiçek kokuları taşıyor. İşportacılar "yavrunu sevindir" diye bağırıyor yolculara. Yoksullar yavrusunu sevindirme telaşında. Seni azalttıkça içimden, kalbim seviniyor, yavrusunu sevindiremeyen insanlar için yeniden üzülmeyi hatırladığı için.
Canımın çekirdeğiydin, iyi ki gittin...
Bilsen gidişinle bana neleri armağan ettin...
Barış Çelimli