- 1266 Okunma
- 13 Yorum
- 1 Beğeni
OLMAZ OLMAZ DEME...
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
(BEDROSTAN YAŞANMIŞLAR)
"Olmaz olmaz deme, olmaz olmaz de "
Bu cümleyi hepimiz biliriz bilmesine de hiç yaşayanınız oldu mu ? Ben yaşadım…
Yılını, ayını, hatırlayamıyorum. Ramazan şimdi olduğu gibi yaz aylarına denk gelmişti.
Öğle tatilinde oruçlu olan birkaç arkadaş görev yerimizin bahçesindeki kayısı ağacının altında oturduk. Sohbet ediyoruz. Sohbet dedimse, biz konuşmuyoruz bir ağabeyimiz anlatıyor, bizde dinliyor gibi yapıyoruz.
“İstanbul kaç yılında fetih edildi?“ diye soracak olsak, Fatihin küçük yaşta padişah
olmasından başlıyor. Sorunun cevabını alabilmek bir zamanlar radyodaki ”Arkası Yarın” gibi bir haftayı buluyor.
Ya da;
"Masa" demesi gerekse ormana gidip ağaç kesmekle başlıyor anlatmaya. Buda on beş günü buluyor.
Cıvıl cıvıl, saygılı, hareketli kendisine -Çekirge-adını taktığım genç bir arkadaşımız geldi yanımıza.
"Ağabeylerim ne tatlı sohbet ediyorsunuz?"
"Gel Çekirge sende katıl."
"Size kayısı toplayayım mı?"
"Ne yapacağız kayısıyı? Biz oruçluyuz hem kayısılar sadece üst dallarda kalmış"
"Olsun bende ağaca çıkar sallarım"
Öyle bir huyu vardı. İllaki bir şeyler yapacak, insanları mutlu etmenin zevkini yaşayacaktı.
"Boş ver, gel otur." Dememize rağmen, adına yakışır bir çeviklikle dala tırmandı. Başladı sallamaya patır patır kayısı dökülüyor.
Bir kayısı -Küüttt- diye başıma düştü elimi başıma götürdüm kan akıyor.
"Allahım nasıl bir kayısı bu?"
Kardeşimden ayırmadığım mesai arkadaşım Faruk hemen mendilini çıkartıp başımdaki
yaraya bastı.
"Tut ağabey ben hemen geliyorum."
Arabasını aldı geldi. Yerde bir tuğla duruyor. İş anlaşılmıştı. Birileri kayısı düşürmek için ağaca bulduğu bir tuğlayı atmış, ağaçta kalan tuğla da sallanınca düşmüş, başımı
yaralamıştı.
Beni birlik doktoruna götürdü.
Doktor;
"Yara derin. Ben müdahale edemem siz hemen hastaneye gidin. Beyin kanaması da olabilir. Sorumluluk alamam”dedi.
Yola çıktık. Kural tanıdığı yok. Diğer araçların arasından yılan gibi kıvrılarak hızla ilerliyor. Doktor -Beyin kanaması ihtimali- dedi ya, bir taraftan da bana soruyor;
"Ağabey öndeki aracın plakasını okurmusun?"
Benim bütün şakacılığım üstümde. Gösterdiği plakayı yanlış okuyorum. Telaşı daha da artıyor. Yükleniyor gaza …
"Eyvahh… Bedros gidici"
Geldik hastaneye. Başımdan akan kanlar yüzüm de kurumuş. İnsanlar merakla bana bakıyor.Acil servise girdik. Doktor yarayı gördü. Hemşireye bazı talimatlar verdi.
"Merak etmeyin yarayı dikeceğiz."
"Hocam görüyorsunuz başımda saç yok. Ne olur yaranın izi kalmasın."
"Meraklanma elimden geleni yapacağım"
Beyin filmi, yaranın dikilmesi, sarılması iki buçuk – üç saati buldu. Doktor yorulmuş
terlemişti. Üzerindeki beyaz gömleği terden vücuduna yapışmıştı. Kayıt defterinin başına geçti yapılan işlemi kayıt edecek.
"Nasıl oldu?"
"Kayısı dalından başıma tuğla düştü." Dedim.
Sinirlendi. Elindeki kalemi fırlattı.
"Yoruldum. Hiç şaka kaldıracak halim yok"
Faruk hemen devreye girdi.
"Ben anlatayım hocam..."
Uzun uzun anlattı. Doktor yumuşamıştı .Başladı gülmeye.Biz teşekkür edip ayrılırken o gülerek olayı diğerlerine anlatıyordu.Birliğe geldiğimizde Komutanın beni beklediğini söylediler. Gittim.
"Otur" dedi. Çay söyledi.
"Nasıl oldu?" Diye sormadı. Olayı kendisine anlatmışlar.
İşaret ve orta parmağını göstererek;
"Bu kaç?"
Niyetini anlamıştım. Kendince beyin kanaması geçirip geçirmediğimi kontrol ediyordu.
"Onbir” Dedim. Tekrar sordu. Yine;
“Onbir" dedim. Telaşlandı
"İyi bak bu kaç?"
"İki."
Rahatladı. Hemen klasik Komutan konumuna geçiverdi. Başladı bağırmaya.
"Sen benimle dalgamı geçiyorsun?"
Nedense birçok Komutan bağırmayı, hakaret etmeyi, otoritenin gereği gibi görürler. Sonra gülmeye geçti. Neticede oda insandı.
"Demek kayısı dalından başına tuğla düştü haaa? Şimdi evine git. On gün izinlisin"
Selam verdim ayrıldım. Bu izin bana ilaç gibi gelmişti. Dışarıdan okuduğum fakültenin son sınıfındaydım. Final sınavları vardı. Ders çalışmak için alacak hiç izinim kalmamıştı.
"Her şerde bir hayır vardır" sözü boş söz değildi.
Bizim çekirgeyi çağırdım. Korkmuş ve çok üzülmüştü.
"Senin cezan arkadaşlara ramazan pidesi almak. Kader denilen bu işte çekirge! Korkacak, üzülecek bir şey yok"
Sevinerek gitti. Bu onun için ceza değil ödüldü.
İzinde ders çalıştım. Sınavları verdim. Mezun oldum. Başımdaki yara iyi oldu. Hiç iz de kalmamıştı.
Ne demiştik?
"Olmaz olmaz deme olmaz olmaz de."
Başa gelen çekilir.Kayısı dalından tuğla düşer açılan yara dikilir.Komutan izin verir.
Sınavlara girilir. Sınıf geçilir...
YORUMLAR
“Ağabey öndeki aracın plakasını okurmusun?”
Benim bütün şakacılığım üstümde. Okuduğum plakayı yanlış söylüyorum telaşı daha da artıyor. Yükleniyor gaza …
“Eyvahh… Bedros gidici”
Evet değerli kalem dost, şu sıralar gülmeyi vallahi unutmuştum, zor durumlarda pozitif enerji yaymak her insana mahsus değildir. Kaleminiz hiç bitmesin ...
Saygılarımı bıraktım Bedri komutanımıza...
okula ilk girdiğimizden beri seni tanırım yıllar sonra tekrar karşılaştık ama sende bazı gariplikler vardı.... desene tuğlanın marifetiymiş,,.....ben bu kadar güzel yazmanın yan etkileri de tuğladan olsa gerek diyorum..... yüreğinden öpüyorum has adam sevgilerimle haaaa tuğlanın başına düştüğü an un ufak olduğunu neden söylemiyorsun
Bedri Tokul
Bedrosluk tuğladan sonra başladı Gardaş
Hasretle öptüm gözlerinden...
Merhaba Dost!
Olayı öyle güzel kaleme almışsın ki senarist okusa film yapar.
Hatta sana baş rol teklif eder. Komutan dediğin muhteremi
kime oynatırdı diye sormayacağım. Senaryo güzel kim oynasa
kapalı gişe izlenir ::))
Selam ve sevgilerimle.
Bedri Tokul
Sen beni sevdiğin için öyle düşünüyorsun
Selam ve saygılarımla
NOT: Eğer film olursa söz Komutan rolü senin...
Necati Kavlak
Kaza geliyorum demez derler ya, Allah tekrarından sakındırsın
Bu arada "çekirge" lakabı da beni 1970'lerin "Kungfu" adlı dizisine götürdü
Hey gidi David Carradine
Güne düşen yüreği, emeği ve kalemi kutlarım hocam...
Bedri Tokul
HAFIZANIZ A HAYRANIM...
TEŞEKKÜRLER...
SELAMLAR...
Nasrettin Hocanın fıkrası geldi aklıma. Bir gün ceviz ağcının altında oturuyormuş, yan tarafındaki kabak tarlasına bakıp keşke cevizler de kabak gibi büyük olsaymış derken başına bir ceviz düşmüş."Ya başıma düşen ceviz kabak kadar olsaydı" demiş. Allah'ın hikmeti, kayısıyı tuğla kadar yapmamış ama insanoğlu buna da karışmış tuğlayı ağaca asmış işte. Her şeyde bir hayır var bilene, hem güzel bir izin koparmışsınız, hem de yazarak bizimle paylaşıp ödüllendirilmişsiniz acı çekseniz de. Geçmiş olsun hemşehrim, görünmez kazalardan korusun Rabbim.
Bedri Tokul
Allah cümlemizi görünmez kazadan korusun
Ramazanın mübarek olsun...
Bedri Tokul
Allah cümlemizi görünmez kazadan korusun
Ramazanın mübarek olsun...
Bedri Tokul
bedri abi elim dikişli olduğu içi n detaylı yazamayacağım. Salça kutusu dolaptan kayar ve sağ avcu boydan boya yarar. Olmaz olmaz ya işte :) tebrik ediyorum can abim. Bir senin anıların bir de Tacettin Abi ninkiler olmazsa olmaz
Bedri Tokul
Allaha emanet ol...
"Olmaz Olmaz Deme, Olmaz Olmaz De."
Bu söz, benim lise son da okurken son sınavımın edebiyat yazılısı dersinde kompozisyonuydu.
Tam 51 puan değerindeydi. Hocamız; hadi bakalım dedi, bu sözün anlamını tam olarak açıklayan bile edebiyattan sınıfını geçecek...
Durdum.
Ne kadar kolay bir söz dedim. Sınıfımı geçmiştim bile. Hemen kaleme sarıldım.
İyi de ne yazdıysam bu sözle ilgili değillerdi. Ne olacaktı şimdi, kızardım bozardım hocam gözlerimden anlamıştı. Onunla öyle iyi bir muhabbetimiz vardı ki tek kızı olan Sema'nın bile hafta sonları illâki beraber olmamızı isterdi. Biz de Sema ile arkadaşlık eder, ders çalışır, sinemaya giderdik.
Neredeyse iki sayfaya yakın olmaz olmazla uğraştım, kalemin ucu bitti, ben açtım. O bitti, ben açtım.
Sonunda sınav da bitti.
Sınav sonuçları okunduğu zaman diğer sorulardan aldığım cevaplar sayesinde ve olmazların mantıkları ile sınavdan geçtim. Okul bitti...
İçimde bir ukde oldu Olmaz Olmaz.
Kimse ile de paylaşmadım, bir kişi hariç. O kişi de kendisini bilir.
**
Aradan zaman geçti.
Bir gün, çok istediğim ama hiç olmayacak gibi gelen hatta hayale benzeyen bir şey oldu hayatımda.
Arkama dönüp bakasım geldi işte o an.
Sanki o an Edebiyat Hocam arkamdaymış gibi geldi.
**
Bu gün bana en güzel gelen bir öğretmenin, öğrencilerine son sınavda böyle bir soru sormasıdır.
Olmaz Olmaz Deme, Olmaz Olmaz De.
Hayatta olmayacak hiç bir şey yoktur. Olmaz dediğin bile olur.
Saygımla Komutan.
Bedri Tokul
Bir yazı yazarsın, sana değer veren birini alır eskilere götürür.
Yazın için 'iyiki yazmışım' Bu yazı DAVİDOFF kardeşimin anılarını canlandırdı diye düşünürsün, sevinirsin.
Meğer bir yazı nelere kadirmiş.
Selam ve Saygılarımla Ustam...
Her şeyde bir hayır vardır.
Bir kaç dikiş, biraz acı ama,
ardından sınavda yakalanan başarı.
Ve,
güzel bir anı dostlarla paylaşmak için.
Bedri Tokul
TEŞEKKÜR VE selamlarımla...
Sevgili Komutanım, HAYIRLI TUĞLAYMIŞ... BENİM BAŞIMA DA KUŞ KAKASINI ETTİYDİ DE, HANIMLA TANIŞTIYDIM, HİÇ UNUTMAM... Şimdilerde sorguladıkça o pok uğur mu getirdiydi, uğursuzluk mu, bir türlü cevabını veremiyorum... Çok eylenceli bir yazıydı, tebessüm ederek okudum... SAYGILAR
Bedri Tokul
Bundan sonra onları allah yanımızdan ayırmasın.
Selam saygı...
Bedri Tokul
"Pis tuğla nolaçak"
SELAMLARIMLA...
yazılarını ve seni çok özledik....