- 462 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Yaralı aslan..
tanrının varlığına inanmıyorum demişti vakti zamanında bir arkadaşım..
tanrının varlığına inanmıyorum, fakat öldükten sonra bir adaletin tecellisini de çok istiyorum diye bitirmişti cümlelerini.. şüphe yok ki, bu sözlerin derin, çok derin bir felsefi anlamı vardı. sustum!
geçenlerde çok sevdiğim bir yakınımı ziyaret ettim.. dertlerini az çok bilsem de, yine o gülen yüzü ile karşıladı beni, oturduk hemen iki çay alıp geldi. biraz sohbet ettikten sonra telefonu çalınca kızım diyerek açtı telefonu, müsade isteyerek dışarı çıktı. tek çocuğu lösemi olan, yaralı bir aslandı bu adam. camekandan izleyebiliyordum kendisini, titrek adımlarla yolun karşısında ki parka geçti, yaşlı bir söğüt ağacına yaslandı, sonra diz çökerek eli ile alnını sildi.. ağladığını hissedebiliyordum.. bir kaç dakika sonra doğruldu telefonunu kapadı ve görüş alanımdan çıktı. yeniden dükkana geldiğinde gofret ve çikolata almıştı ikram etmek amacı ile.. servis tabağını getirdi, paketleri açtı, tam o anda elleri üzerinde bir karınca görünce masa üzerinde ki gazeteyi uzattım ve karıncanın gazeteye geçmesi için köprü yaparken, nasibinin peşinde yavrucak deyip biraz gofret ve parça çikolata alıp tekrar parka gitti. elinde ki çikolata ve gofret parçalarını ağaç kovuğuna döküp bir kaç dakika karıncanın tekrar ağacına çıkmasını bekledikten sonra geri döndü.. zahmet etmeseydiniz abi deyince, yok yok bir belgeselde izlemiştim.. koloni dışına çıkan hayvanlar diğer kolonilere kabul edilmez ve öldürülür. bu sebeple misafiri geldiği yere teslim etmek lazım gelir dedi.. sen ne kadar güzel bir insansın be abi. belkide, tanrının varlığını kabul etmeyenlere bile, ölümden sonra adaletin tecelli etmemesi çok yazık olur! dedirten böylesi güzel yüreklerdir..