- 724 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
ALO İFTAR HATTI!
Ramazan ayının bolluklu bereketli rızıklı günlerindeyiz malum. Sırtım nice zamandır dargın olduğum televizyona dönük otururken masa başında, kulağıma çalınan müjdeli bir haberlerle anında yüzümü yüzüne dönüp gözümü dört açtım. Böylelikle kısa süreliğine barışmış olduk.
Görüntüye gelen kareleri izlemeye koyuldum. Çevresinde ’alo iftar hattı’ ve bir telefon numarası yazılı beyaz bir araca elleri kolları dolu gençler durmadan taşınıp durmaktalar atom karıncalar misali.
İçinde bulunduğumuz bu mübarek ramazan ayında malum partiye bağlı her belediyede olduğu gibi Esenler Belediyesi de açmış yine kesenin ağzını.
Yıllardır rahatlığa bedavacılığa el avuç açmaya alıştırılmış vatandaşın ayağına kadar götürdükleri ’iftar paketi’ hizmetiyle bir taşla iki kuş vurduklarını görünce. Uçan kuşa bile borç taktıklarına bir kez daha inanıp iman etmekle kalmadım yerden göğe kadar hak verdim üstüne üslük! Hatta, sonunda bunu da yaptılar. Helal olsun şu belediyelere vallahi! bile dedim yüksek sesle.
Her ne kadar özellikle resmi kurumlar başta olmak üzere gönüllü çalışmalarımda yolumun düştüğü yerlerde bir bardak çay ikramını dahi kabul etmemeye çalışan biri olsam da. Rabbimin katından nur yağan böylesine bolluklu bereketli bir ülkede benim bu denli kenarda köşede yok-yoksul kalmış ezeli bir embesil oduğumu düşünmem depresyona girmeme ve bu anlamda da toplum dışı bir varlık olduğum kompleksine kapılmama neden olduğunu da itiraf etmeliyim.
İşte bak, eline bedavadan bir fırsat geçti. Bırak elini, ayağına kadar geldi. Bunu da kullanmasını beceremezsen timsahlara yem yap kendini artık salak Tülin Devrim dedim hayıfla!
Gerçi Esenler nire. Kadıköy nire diye düşünsem de bir ara.
Kadıköy muhalefetin kalesi konumunda. Bu kaleyi fethetmeye çalışmak istemezler mi içten içe. diyerek sarıldım telefona o anda hemen.
- Alo! 440 0 930?
-Alo İftar hattı. Buyurun!
-Aa, bu ne hız. Sizin bu hızınızın yanında Hızır Acil bile yaya kalır. Son numarayı çevirmemiştim henüz. Bizim telefon çook eski model de..
-Aman efendim. Ne demek!
Eski telefonları yenileme hizmetini de yine bizim belediye başlatacak Allah’ın izniyle. Siz yüreğinizi ferah tutun.
-Peki bu hizmetin koşulları neler olacak?
-Şimdilik tam olarak bilinmemekle birlikte, telefonunuzun gerçekten eski olması ve çevirmesini bilmeniz yeterli olacak sanırım. Biz her şeyi Allah rızası için yapmaktayız. Halkımızın memnuniyeti bizim için en büyük ödüldür. İslam’da zorlama zora koşma yoktur.
-İftar menüsünde neler vardır cancağızım?
-Neler yok ki anacağızım..Sıcağından soğuğuna tuzlusundan tatlısına kadar tam 5 kap!
-Ala...
-Düğün çorbası
-Yerinde bir seçim. Halkımıza akla gelebilecek her bir şey bedavaydı sayenizde nicedir.
Şimdi buna bir de, her kim olursa olsun. Kaç kişi olursa olsun. Zengin-yoksul ayırmaksızın isteyen her eve anında aş-ekmek hizmeti başlattınız. Bu durumda insan düğün-bayram etmez de ne eder! Gayrisi nankörlük olmaz m? Düğünü şimdi yaparız. Önümüz bayram nasıl olsa..
-Orman Kebabı
-Ay, İstemem! İçindeki canlılarla birlikte yakılan talan edilen ormanları hatırlattı bana.
Bir de hani şu acıklı Ormancı türküsünü.
Müzeyyen Senar çok güzel okumuştu neme lazım..
-Kadınbudu köfte.
-Nee! Kadınların en iştah kabartan bölgelerini mönüye koymakla erkeklerin oruçlarını mundar edip günaha girdiğinizin farkında değilmisiniz?
İmam bayıldı vezir parmağı ne güne duruyor!
Hem bunlar zamanın anlam ve ehemmiyetine daha uygun düşmez miydi..
-Çoban salata
-Bakın hele yediğiniz şu halta!
Şimdi bütün Çobanlar “Yoksulluğumuzu yüzümüze vuruyorlar” diye protestoya başlayıp “Yoksulluğa HAYIR!” demezler mi sanıyorsunuz siz!
-Kemal Paşa tatlısı
-Ne diyorsun sen! Bu tatlı sizin oralara ne zaman nasıl düştü! Şaşırdım doğrusu.
Bunun patenti yıllardır farklı bölgelerin elinde değilmiydi..
Şimdi de Tatlıcıları mı birleriyle karşı karşıya getireceksiniz!
Siz bunu tez elden Sarığı Burma tatlısıyla yer değiştirin.
Yoksa sizi ben bile kurtaramam!
İşte zamanında onca söylemiştim Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN ben size her fırsatta.
Bu millete güven olmaz diye.
Ana rahmindeki ceninden tutun da mezarda yatan faniye kadar ihya etmediğiniz bir kul. Açmadığınız bin bir haram kazanç kapıları kalmadı. Ama onlar size bir oylarını bile esirgediler her nedense..
YORUMLAR
Yani yazının en son cümlesine kadar keyfederek okuduktan sonra, ah o son cümle olmayaydı da hakarete uğramış çingen gibi avazlamayaydım böyle... Tayyip abem de okumuş olsa deyecek ki bu Kemnur oy vermemiş bana... olcak şey mi o büyük zat-ı uluya oy vermemek canım, cehenneme mi gidelim durduk yerde... onun sayesinde soframız aş, midemiz çorba görmekte Allah razı olsun. Olsun varsın elektriğimiz olmasın, çamaşıur makinemiz oldu ya onun sayesinde , onu veren Allah'dan daha ulu (!) son peygamberimiz Tayyibimiz elektriği de verir elbet... Yazıdaki dialoglar muhteşemdi. TEBRİKLERİMLE SAYIN TÜLİN DEVRİM... SAYGILAR...
DEVRİM DENİZERİ
Söylediğim her bir şey içimden olduğu gibi gelen bir nevi vahiy gibi ortalığa dökülen şeyler. Ama gerçekten yüzde yüze yakın olmalıydı aldığı oylar.
Nankör bu millet nankör! Dili başka söyler gönlü başka. Gözü başka gösterir eli başka...
Rabbim beterinden korusun...
Engin teşekkürlerim ve selamlarımla.
Az önce bir deneme yazısı yazdım...Bir bölümünü paylaşmak isterim...
DİYEMEZ MİYİM ; (?)
İnanç ile inat olmaz...İnanç bir aşk-sa...aşkın celladı olmaz...Aşk kendine aşık ararken...celladını dahi kendi göz yaşlarına boğabiliyorsa ;günahkar insan cellat olamaz… aşk ve günah bir kefede ise, karşısında hiç’bir şey duramaz …
Onların aşkı para ve güç...lakin tükenen şeyler olduğunu hep unutuyorlar...
sevgiler..
DEVRİM DENİZERİ
Gözlerinden sevgi ve takdirle öpüyorum Can Kardeşim benim.