- 1024 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
BABAM!
Babam! Evimizin direği. Onun hakkın rahmetine kavuştuğu 1957 yılının haziran ayının 21 nci günü,ben daha sekiz yaşındaydım.
Gece yarısı Annemin yeri göğü inleten çığlığına uyandık iki kız kardeşimle beraber. Yaşadığımız Gediz kasabasındaki büyükten, küçüğe herkesin sevip saydığı babam, yüreğinin kalleşliğine yenik düşmüş, üzerinde bir çarşaf, çarşafın üzerinde bir bıçak öylece uzanmış yatıyordu. Duvar raflarında altın sarısı ayvaların sıralandığı, tavanlarından kış kavunları, çavuş, büzgülü, misket üzümlerinin salkımları sallanan, kilerlerinden gelincik elmalarının, ceviz ve badem kokularının geldiği, bereket ve neşe dolu evimize ecelin pençesi bir darbe vurmuş, ev yangın yerine dönmüştü. Kader yaşanacak zorlu ve acımasız bir hayatın istikametini çizmiş, benim, annemin ve kardeşlerimin zor günlerimiz başlamıştı.
Bir yıl sonra Gediz de ki konak tipinde ki evimizden Kütahya da ki virane sayılacak bir eve taşındık. Ne soğuk günleri ne sıcak yazları yaşadık. Hep bir noksanımız vardı .Babam.
Her şeyimizin tamam olduğu günlerde bile bu eksikliği hepimiz derinden hissettik. Hele o bayram sabahları, onu hiç sormayın. Annem her türlü fedakarlıkla bayram gününe bizi hazır ederdi ama yüzümüz pek gülmezdi.
Dayım bayramın ilk günü bizleri kahvaltıya çağırır, bayram harçlıklarımızı verir bir nebze olsun mutlu olmamızı isterdi. Ben hazırladığım şans talih tezgahımı alır az da olsa para kazanmanın telaşına düşer bayram yerine yakın bir yerde tezgahımı açardım. Üzerimde evimizin erkeği olma yükü olduğundan vakur davranmaya kimseye güvenmemeye dayalı bir ruh halinde olur bir çocuktan daha çok yetişkin gibi davranmaya çalışırdım. Babası olan çocuklar gibi birazcık şımarmayı belki istedim ama hiç şımaramadım, kavga ettiğimde güveneceğim bir babanın yokluğunu n verdiği korku ve acıyı iyi bilirim. Hele küçük kardeşimin hasta olup ateşi çıktığında ne korkular, endişeler, telaşlar yaşardım. Yüreğimde çaresizliğin, güçsüzlüğün , güvensizliğin endişesini taşıdım durdum. Annem de anneydi ha. Babasızlığımızı hissettirmemek için elinden gelen her fedakarlığı yaptı biz büyürken.
Büyüdük tabi. Vahide hanımla evlendim. İlk oğlumu doğumdan hemen sonra kaybettik. Ben alarmda Yunan sınırında görevdeydim. Oğlum doğmuş bir süre sonrada vefat etmiş. Ben onu hiç görmedim. Baba olarak evlat acısını da yaşadım. Daha sonra oğullarım Şinasi ve Şafak doğdular. Baba olmanın heyecanını ve gururunu güzelliklerini şükür yaşadım ve hala yaşamaya devam ediyorum. Oğullarım evlendiler ikide kızım oldu. Aslı ve Ayşen. Çoğalmaya başladık torunlarım sırasıyla Yiğit, Alper ve Ata doğdular .Dede de oldum. Tabi bütün bu güzellikleri yaşamamın en büyük sebebi oğullarımın ve kızlarımın annesi, torunlarımın babaannesi Vahide hanımın olduğunu özellikle belirtmek isterim. Çocukluğum da çektiğim sıkıntıları şimdilerde hatırladıkça geldiğim yaştaki, Allah c.c nun baha bahşettiği güzellikler için sürekli şükrediyorum.
Başta baba olan oğullarımın, dost ve arkadaşlarımdan baba olan veya olacakların babalar gününü kutlarım. Allah c.c hepimize gönüllerimizdeki muratlarımızı bahşetsin. Bizlere taşıyamayacağımız yük vermesin. Mutluluk ve saadet dolu günler görmemizi nasip etsin.
Şu yaşımda bile babam Şinasi beye hala, akıl sormak danışmak istediğimde ihtiyaç duyduğum zamanlar oluyor. Keşke yaşasaydı da sevgisini, otoritesini hep hissedebilseydim. Vefatının elli sekizinci yılında ve ne tesadüftür babalar günün de, özlemle, minnetle, sevgiyle, saygıyla ve rahmetle anıyorum. Nur içinde yatsın mekanı cennet olsun.
YORUMLAR
Yürekler bir yanardağ olup patlar,baba evden ayrılınca.Mekanı cennet olsun.
Temel Atay
onlardan kalan anılarla avunmak kalıyor bize de,tebrik ederim saygılarımla.