- 672 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Halsizdim
Halsizdim, kollarımın arası uzun zamandır dolmayan o boşluktan dolayı ağrıyordu. Hayal kurmaktan yorulmuştum. İnsanın neresi yorulurdu ki hayal kurmaktan? Birazlaşmıştım filmlerin en duygusal sahnelerinden.. Ağladığımda sesim duyulmasın diye tiz sesler çıkarırdım en kısık hallerinden. Radyolarda varlıklarının dinleyenler tarafından bir anlam ifade etmediği o boş frekansların yaydığı tiz sesler gibi, daha sessizlerinden fakat. Gözyaşlarım çırılçıplaktı. Bense boğazım düğümlenene kadar susmuştum. Gözlerim yorulmuştu ve uyuya kalmıştım. Slow motion tadında mutlu olduğum anları gördüm, o anları göresledim. Kalbim hızla atıyordu, bu kalbimin orgazm haliydi. Rüya içinde bi an arşa baktım ve ayın çekikleştiğini gördüm. Gülümsüyormuş hissi yaratmıştı bende. Düşünsenize geceleri ay’ın gülümsediğini. İnsanlar mutlu uyumak için çeşitli reaksiyonlarda bulunmaktan vazgeçerlerdi. Gidip kadınlarla yatmazlardı erkekler bir anlık mutluluk için. Veya kadınlar oyalamazlardı erkekleri, kendilerini iyi hissetmek için. Derin konular, fakat konu bu değil. Oysa çekikleşen suratların hepsi de mutluluktan bahsetmiyordu. Kimi suratlar korkudan ve üzülmekten bu durumda olabiliyorlardı. Kimi suratlar doğuştandılar , Asyalılar gibi. Ay’ın bu çekikleşmesi kalbimde ki orgazmın raddesi çoğaltıyordu.. Özerkliğini ilan eden acılarım o gece izin vermişlerdi beni anılarımla yalnız bırakmaya. Yaşadıklarımı düşünürken, bileklerini kestikten sonra kahkaha atan bir mazoşistin son anlarıydım. Erik Satie – Gymnopedie 1 çalıyordu fonda, bu güzel bir kadının vasıtasıyla tanıştığım bir parçaydı. Sanatçı 10’uncu notaya bastığında bir şeyler oldu. Bi depreşme oldu sanki, bi deprem. Tam da göbeğimde, karın kaslarımda bir yanma.. Su içtim sönmedi,
derin derin nefes alıp verdim bitmedi.
Ben bittim,
bu yazı bitti,
o hiç bitmedi…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.