- 809 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
HAYAL BU YA...
Keşkesi olmayan cümleler kurmaktı hayalimiz; şimdi cümlesi olmayan, yalnız bırakılmış bir keşkeyim.
Hayal bu ya diye başlardı sözlerine sıkça..
Düşünü kurup bunların gerçekleşmesini ‘zaman içerisine’ bıraktığını söylediği şeyler, hayale gerek kalmayacak kadar yakınında hatta avuçlarındaydı oysa..
Ama o, hayal içinde yaşamayı hayallerinin gerçeğe dönüşmesinden daha çok seviyordu..
Bu anlamda çok ciddi yanlışlar yapıyor. Fevkalade değerli ve anlamlı hayalleriyle yüz yüze gelmek yerine onları çıkmaz sokaklarda tutsak ediyordu şaşılası garip bir akıl yolculuğunda..
İnsan hayatta hayal ettiği müddetçe yaşar dediği gibi Yahya Kemal Beyatlı’nın. En inanılmaz buluşlar icatlar ve olası muhteşem mutluluklar hep o hayallerin sabır teknesinde uzun uzun karılmasıyla ortaya çıkmış ve elde edilmemiş midirler..
Yaşamında öyle ya da böyle hiç hayal kurmamış bir insan olabilir mi dersiniz..
Hele ki çocuklar..
“Hayal gücü bilgiden daha önemlidir. Çünkü bilgi sınırlıyken, hayal gücü tüm dünyayı kapsar.”
Aşktan sonra hatta öce, insanların hakkında en çok okuyup yazdıkları üstünde düşündükleri konu ‘hayal’ konusu olmalıdır ki, insan yapısını/psikolojisini irdeleyen bilim dalı için hayaller çok önem taşımıştır bilindiği gibi.
Edebiyat Dünyasının can damarı gezgin içli ve özgür ruhu olan hayaller, şimdi yerini adeta mekanik soğuk ve anlamsız duygulara bıraktı yazık ki..
Edebiyat dedim de, defterdeki üyelerin tümü emeğe saygıdan söz ederken yine bir çoğu kendi çalışmalarına gelen yorumlara bir teşekkürle bile yanıt vermemeyi nasıl yorumluyorlar acaba..
Ayrıca beğendikleri çalışmalara yorum yazmak yerine onları emeksiz ve kısa yoldan favori listelerine almakta yeni modalardan biri..
İlginçtir ki bunlara itiraz ve kınama yine kendilerinden geliyor.
Yeri geldiğinde belirttiğim gibi zaman zaman uğradığım defterde eski günlerden tanıdığım en fazla beş on üye çarpıyor gözüme. Yeni gelen ve gelmekte olanlara yabancıyım.
Oldum olası naçizane çalışmalarıma gelen yorumlara en içten duygularım ve birbirinden farklı ifadelerle yanıt veririm mutlaka.
Her şey ne büyük bir hız ve ters doğrultuda değişti gelişti..
Bazen önemli yararlı araştırma yazılarını görüyorum da, güne gelmelerine karşın elli -yüz arası okur sayısını ancak ulaşıyor.
Çok değil bir iki yıl öncesinde okuma sayısı on bine ulaşan şiir ve yazılarımız olurdu benim ve diğer üyelerin. Misal bana ait olan bazı çalışmalarımdan örneklemeler :
Everday’ım Chapulling.10320. Yaprak sıkılmıştı Ağaçtan. 7061. Doğum günün Doğum günümdür. 2960. İlahi Sen Dedi. 3069. Alo İftar Hattı. 2053.
Peki bu okuyucular nereye gitti. Çalışmalara gösterilen samimi ve yoğun ilgiye ne oldu dersiniz..
Yoksa hayaller de miadını doldurdu ve de anlam taşımaz oldu insanların anlamsızlığı gibi. Akıl bilgi donanım beceri ve yetenek her zaman aciz kalır insanoğlunun yumuşacık sımsıcak sevgi dolu yüreği ve kadirbilir vefalı samimi dürüst kişiliği karşısında.
“Hayatı ilginç kılan, hayallerin gerçekleşme ihtimalidir.”
Bu ihtimal beklentisiyle olsa gerek benim çocukluğumdan itibaren kurduğum hayaller insani sosyal ideallere dayanan ve ayağı yere basan hayaller olurdu ki başta yaman yiğit bir kadın Kaymakam olmamla başlayıp devrimin ülkeye gelmesinin hayaliyle sürer giderdi...
Kurduğum tüm hayallere rağmen değişmeyen dünyanın şerefine diyerek kucaklıyorum hayallerimi yine de..
Geçti hayal içinde bunca yıl bir gün gibi
En eski hatıralar daha henüz dün gibi
Neden gönül bu içli hayata küskün gibi
En eski hatıralar daha henüz dün gibi
Hep birlikte ant içmeliyiz ki Hayal ve Umut; vuslatla hasreti birbirine aşık eden. Ağı ve şerbetin aynı billur kasede demlenmeye bırakıldığı kutsal ulvi ve bitimsiz ateşinde boy verir.
Bırak bana feryâdımı kalbin enîs-i yâridir,
Kim güler feryâd-ı aşka âşıkın ağyârıdır.
Ko alsın gönlümü dâğ-ı elem hicrânına,
Âşıkın sermâyesi hep kendi âh-û zârıdır…
Cancağızım!
aşk nedir bilirmisİAN
Aşk, bir fidandır; gözyaşı ister ki,
bu aşk fidanı, neşv ü nema bulsun ve serpilip gelişsin…
Aşk, bir paylaşmadır;
fedakarlık ister ki, bu vesileyle bu uğurda bütün geçilmez ve aşılmaz gibi görünen geçit ve şahikalar bir bir aşılır.
Aşk, bir hasrettir;
sabır ister ki, bu kutlu sabır, sevgiliye vuslata gebedir.
Eski günlerden tanıyıp değer verdiğim ve hemen her çalışmama kurdeleler takıp ısrarla güne geleceğinden emin olduğunu söyleyen Sayın Kemal Paracıkoğlu’ nun (kemnur) gözüme takılan lakin gönlüme düşen sessiz şiirini (seslendirmesiz ve müzikten uzak çalışmalar tercihimdir.) kendi gönül akortumun sıcak koynuna atmakla kalmadım hayallerinizi beslesin istedim ayrıca.
SEN BENİM KARASEVDAMSIN
sadece beni sevmeni diledim
sadece seni yazdım alnıma
seni sordum herkese,
seni çizdim gökyüzünde maviliklere
senin adını yazdım sulara halka halka
Her tulûatta repliğim oldun,
seni ezberledim her oyuna, seni oynadım...
sen benim karasevdamsın
dönmesen de özlediğimsin...
ESENLİKLER...
YORUMLAR
Bazı yazıları okurken, aklım istem dışı bana konu hazırlar Devrim.
Tıpkı "Hayal Bu Ya" isminle yazmış olduğun yazının sonundaki şiir gibi, bir an "Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun bir şiiri aklıma geldi.
"Karadut."
Karadutum, çatal karam, çingenem
Nar tanem, nur tanem, bir tanem
Ağaç isem dalımsın salkım salkım
Petek isem balımsın ağulum
Günahımsın, vebalimsin
...
Ve böylece devam eder gider...
Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun en güzel şiirlerinden biridir. Yanında eşi varken yüksek sesle konuşa konuşa yazmış olduğu bir şiirdir. Eşi kendisi için yazdığını sanmıştır. Oysa ki, aşık olduğu çok güzel genç bir çingene kıza yazmış ve kısa bir zaman sonra da ölmüştür.
İşte: "Hayal Bu Ya"Eşi bu şiiri kendisi için yazdığını sanmış, Eyüboğlu ise genç çingenenin bu şiir ile dikkatini çekeceğini ve onunla daha çok uzun bir hayat yaşar sanmış.
Ardından yıllar yılları kovalamış; Bedri Rahmi Eyüboğlu toprak olmuş belki çingene de ama, Karadut şiirini hâlâ okuyoruz. Hem de 100.000.000. ce.
Sevgimle.
DEVRİM DENİZERİ
Elbette yalnızca yorumlardaki ustalığın değil geniş bilgin yaratıcılığın birçok konuya vakıf oluşunda alkışlanacak türden.
Ben birçok yerde eşine yazdığını okumuştum. Aa üzüldüm bak şimdi..
Keşke Hayalime dokunmasaydın..
Sevgilerin en gerçeğini yolluyorum.
Elhak, 'İnsan hayal ettiği müddetçe yaşar' hayal etmek ümit etmektir, hayal etmek keşfetmek demektir, Sevgiliyi hayal etmek başlı başına bir fetihtir. Hayal ülkesinin kapısını açmaktır, bazen şiirle, bazen sükut içinde. Hayalhanemizin duvarına yansıyan gölgeler beynimizin kıvrımlarında şekillenir, harflerle kelime olur dize dize ,satır satır dillenir. Yazdıklarımızda bir hayalin içinde Leyla şekillenir.Tebrik ediyorum efendim, Bendenize de naçizane bunları hayal ettirdiniz. Hayalleriniz bol ümitleriniz gerçek olsun. Ben dahi böylece kapınızı çalmış oldum. Sürç-i lisan ettik ise affola.... Saygılarımla
DEVRİM DENİZERİ
Çayı çok severim çay gibi aziz olun.
Sayfanızda üç kaim dostun yazısını okumak keyifli oldu...evet yazkı yazmayı bilen ve yorumlamayı da iyi yapan bu üç dostun yanına katabileceğim listem pek fazla uzun değil...sevgili Can'ın dediği gibi, okunurluğu olan yazar dostlardan oluşturduğum bir favori listesinden gelen bildiriler bize okuyacağımız yazıları sunuyor... önem verdiğim şey daha çok okunmak değil, okumak... benim biraz farklı olanım zamanımın bolluğu, bilgisayar başında oldukça çok zaman tüketebiliyorum...bu nedenle favori listemde de bulunmayan yazıları şöyle bir dolaşıp Türkçemi katletmiye kalkışanlarla bolca kavga edebiliyorum...gene de fikrim sabit: edebiyata emek veren herkese bir merhabam var...SAYGILAR
DEVRİM DENİZERİ
Hayırlı Remezanlar...
Kemnur
DEVRİM DENİZERİ
Selamlar.
Rüya alemi gibi...Sarsıla sarsına günlerimizin sayfalarını ister istemez çeviriyoruz. Bazı sayfalar var ki, öncesini sonrasıni düşündürmeden bizi mıhlar yerimizde. Oysa bu da rüya gibi. Bitti, gecti, gitti ... Zaman yağmurunu bütün her şeye değdirerek sona doğru sürüklüyor. Ardımızda kalan güzel şeylerin anısı üzerine demlenmeye devam.
Okumak kadar yazmak ve okunmak çok güzel. Heleki yazdıklarınızın beğenilmesi hava gibi su gibi bize ayrı bir yaşam sunur adeta. Peki defterde okunuyor muyuz ? Sorusunu bende çok kez sordum kendime. Aynı soruyu tersinden sordum. Be n defterde yeterince yazı okuyabiliyor muyum ? Hayır. Favori listem dışında çok az çok az kişiyi okuyorum. Belkide kendimce iyi yazanları böyle belirledim ve bunları okuyarak devam ediyorum. Eminim diğer üyelerde böyle devam ediyordur. Evet okuma sayısı düştüğü gibi yazma, ziyaretci sayısida düşmüş maalesef.
Umarım daha kaliteli yazılar yazılır ki, gelenlerin gidişini önlesin. Bol okumalı günler hepimize.
Saygılar, Sevgiler
DEVRİM DENİZERİ
Ay Işığı Bavulumda Tutsaktır. Alıcısı Bulunamadı. Moda Mektubu. Sandığımdaki Renkler adlı kitaplarımla. Zamanı Sorma Bana. Adlı şiir kitabımı ki hem kızıma miras kalsın diye. Hem kendim okuyup mutlu olayım diye matbaa baskısıyla bastırdım bir güzel.
Ayrıca tüm tiyatro oyunlarımın senaryolarını da ben kaleme aldım naçizane.
Yani bu anlamda manevi huzurum sonsuz.
Gözlerinden öpüyorum sevgiyle. Kal sağlıcakla.
=> Çok değil bir iki yıl öncesinde okuma sayısı on bine ulaşan şiir ve yazılarımız olurdu benim ve diğer üyelerin.
Ben o kadar şanslı olmadım. Şu anda erişilebilen 206 öyküm arasında 1000 i gören iki tane var. İlki ''Beden Dili''. Sanırım ''diri vücut'' çağrışımı yapması bu sayıya (1133) ulaşmasını sağladı (Ben ancak öyle açıklayabiliyorum). İkincisi ise 4608 ile ''Koca Götlü Kızlar'' (Bunun gördüğü rağbeti açıklamaya gerek yok).
Kendi adıma gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki ucuz pazarlama taktikleri uygulamazsam ortalama tıklayan sayısı 420 yi geçmiyor. Bu noktada sizin Sayın Kemnur ile yaptığınız bir sohbeti hatırlatmak isterim: Peki gerçek okuyucusu sayısı nedir? Çok ama çok az. Sayın Engindeniz 7 sayfalık öykü yazdığı zaman ''Epey uzun ama kendini okuttu'' gibi yorumlar alıyor. O zaman da insan ''İyi de yedi sayfaya uzun diyorsanız siz klasikleri nasıl okudunuz?'' diye sormadan edemiyor. Gerçekten okuduk mu? Yoksa onlara da mı tıkladık?
Saygılarımla.
DEVRİM DENİZERİ
Öyle demeyin lütfen. Sizin fanatikleriniz de az değildi hani. Bunlardan biri de bendim (gizli olanlardan) Ayrıca yazılarınızı yorumlamak öyle kolay bir işmiydi. Hele ki Aynur Engindeniz'le karşılıklı yaptığınız yorum düellolarını unutmak ne mümkün.
Sayın Kemnur'la olan sohbet nasıl bir şeydi hatırlayamadım..
Bilmiyorum işte..Hem okunuyor hem çok hoş yorumlar alıyordu çalışmalar. Ee BİR ZAMANLAR KARTALDI misali..Aslında ben o zamanlarda çok çok az okurdum. Ama okuduklarıma mutlaka yorum yapardım naçizane. Bir de samimi içten anlaşılır ve sade olabilmekti sanırım.
Son cümleye bayıldımmm.. Ömrünüze bereket.