- 1037 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
‘’ATATÜRKÇÜLÜK YA DA SİSTEMSİZLİK İŞTE BÜTÜN MESELE BU! (on ikinci bölüm)
2007 yılı 22 Temmuz Pazar günü saat 08.00 de başlayacak olan genel seçimler, yüce Türk milleti ile Siyonist kesimler ve onların işbirlikçileri arasında geçecekti ve büyük ölçüde egemenliğin kim de olacağını belirleyecek unvan maçı niteliğinde bir seçim olacaktı.
Ara not; (Ringin Kırmızı köşesinde halk kesimleri, mor köşesinde ise Siyonizm’in uzantıları yerlerini almışlardı.
2002 den önceki seçim karşılaşmalarında maçları hep hileyle ve cebren kazanan Siyonist kesimler 2002 yılında halk kesiminden aldıkları ağır yenilginin sonrasında bu kez ringe hazırlıklı çıkmışlardı.Hazırlıkları geçmişte yaptıkları hatalardan ders çıkarıp demokratik manada halkın taleplerini dikkat’e alıp olumlu yönde uygulamalar yapmak değildi. Aksine halkı küçümseyen sakat bir anlayışla seçimin sonuçlarına göre yeniden halkın iradesini hiçe sayacak haince planlar yapıp fırıldaklar çevirmenin hazırlıkları içerisindeydiler.
Sabah Saat 08.00 de başlayacak seçimlerin yani maçın kesin sonucu gece saat 12.00 de büyük ölçüde belli olacaktı.
22 Temmuz Pazar saat 08.ve gonk sesiyle unvan maçı başlamıştı.
O ne!? Maça hızlı başlayan Siyonist kesimler ringde zıp zıp zıplıyor halk kesimine vur kaç denemeleri yapıyorlardı.
Halk kesimi de gardını almış Siyonist kesimleri, ringin köşesine sıkıştırmaya çalışıyordu.
Karşılaşma televizyonlardan ve meydanlara kurulan dev ekranlardan naklen yayınlanıyor ve heyecanla izleniyordu. Nihayet oy kullanma işlemi tamamlanmış sandıklar açılmaya ve oylar sayılmaya başlanmıştı.
Oda ne !? Halk kesimi Siyonist kesimi ringin köşesine sıkıştırmış doğu ve güneydoğudan gelen oy sonuçlarına göre sağlı sollu aparkatlar indiriyordu. Halk kesiminden aldığı darbelerle sersemleyen Siyonist kesim daha ne olduğunu anlayamadan halk kesimi bu kez de Karadeniz ve iç Anadolu bölgesinden gelen oy sonuçlarıyla gardını düşürdüğü Siyonist kesimlere bir biri ardına kroşeler indiriyordu. Aldığı kroşelerle kaşı açılan ve etrafı bulanık görmeye başlayan Siyonist kesimler, Eğe ve Akdeniz sahil şeritlerinden gelen oylar sayesinde köşeden kurtulup ringin ortasına gelebilmişti. Fakat aldıkları darbelerden dolayı bulanık görüyor ve yerinde duramayıp yalpa yapıyorlardı.
Bulanık gördükleri etraflarına kaygı ve korkuyla bakıyor seyircilerin arasına göz gezdirip, ringin dışından her zaman yardımlarına koşan kesimlere seslenip help! Help! Diyerek imdat çağrısında bulunuyor ve onlara şuursuzca bir şeyler söylemeye çalışıyorlardı.
-(ujan ibşeler ne bakıyoyşunuj? avjuyu atşanija müjahle etsenije ne haşe gelşik görmüyoşunj? haji şabuk oluj yoşa bu halk bijim anamışı süvşek)
Aldıkları darbelerden dolayı ayakta güçlükle duran, düşleri kırılan ve şuuru kısmen kapanan Siyonist kesimlerin ne söyledikleri tam olarak anlaşılamıyordu ama muhtemelen şunu söylemeye çalışıyorlardı;
-‘’ulan ib…ler ne bakıyorsunuz? Havluyu atsanıza, müdahale etsenize’ ne hale geldik görmüyor musunuz? Hadi çabuk olun yoksa bu halk bizim anamızı sevecek’’ diyor ve geçmişte olduğu gibi yine çeşitli kurumların demokrasi dışı uygulamalarla ringe girip halkı etkisiz hale getirmesini bekliyorlardı ama olmadı. Bu kez öyle bir yardım göremediler.
Maç,yani siyasi karşılaşma halk kesiminin üstünlüğüyle devam ediyordu. Siyonist kesimler Aldığı darbelerden serseme dönmüş ve yerinde duramayıp sendelemeye başlamışlardı, Marmara bölgesinden gelen oy sonuçlarıyla halk kesiminden aldıkları direk ve devirici oylar ile Siyonizm’in uzantıları ringin ortasına boylu boyunca uzanmış ve nakavt olmuştu.
Mizansen haline getirilip karikatürize edilmiş şekli ile, Siyonist kesimler 2002 yılında aldığı ağır yenilginin sonrasında rövanş maçı niteliğinde ki 2007 genel seçim karşılaşmasında da halk kesimine ikinci kez nakavt olmuşlardı. Böylelikle Türk millet’i ‘’Egemenliğin’’ kayıtsız şartsız kendisine ait olduğunu ispat etmişti. Gerçi Siyonizm’in uzantıları seksen yıldır refleks haline getirdikleri halkın egemenliğini tanımamak, gibi bir alışkanlığı sürdürmek isteseler de millet egemenliğin kendisine ait olduğunu herkese kabul ettirmekte kararlıydı. )
…………..
Seçim günü’nün akşam saat 10.00 civarında kesin olmamakla birlikte büyük ölçüde seçimin sonucu yani halkın iradesi belli olmuştu. Yüksek seçim Kurulu’nun resmi olan kesin sonuçları açıklamasıyla Ak parti % 47 lik bir oy oranıyla seçimin uzak ara galibi olmuş 2002 seçimlerine göre oylarını yaklaşık 13 puan artırmış ve % 47 lik muazzam bir oy oranına ulaşmıştı.
2007 genel seçimlerini büyük farkla kazanan Ak Parti lideri, Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafında yeni den hükümeti kurmakla görevlendirilmişti.
Başbakan sıfatıyla Recep Tayyip Erdoğan yeni hükümet’i kurup Türkiye’nin yeniden başbakanı oldu.
Ara not;( seçimlerde halktan aldıkları ağır yenilgiyi hazım edemeyen Siyonizm’in uzantıları seçimleri geçersiz kılmak ve hükümeti düşürebilmek için önceden planlanmış yeni oyunlarını devreye soktular. Büyük şehirlerin zengin semtlerinde çöp konteynırlarına kısmen yanmış oy pusulalarını koyup sonrada sahibi oldukları televizyonları aracılığıyla ‘’flaş haber olarak Ak partiyi seçimde hile yapmakla suçlamış ve bunu da törenle kamuoyuna duyurmuşlardı. Ancak hesap edemedikleri bir şey vardı oda çöp konteynırların da yanmış oy pusulaları bulduklarını iddia ettikleri o semtlerde, Ak partiye oy çıkmamıştı. Dolayısıyla, ne kamuoyu, nede yüksek seçim kurulu bu iddiaları ciddiye almamıştı. Yani uyguladıkları sinsi ama aptalca plan ellerinde patlamıştı.
İstedikleri sonucu alamayan Siyonizm’in uzantıları yeni bir planı hayata geçirdiler.
Genel ve yerel geçmişte yapılmış her seçimde yüce Türk milletinin iradesini ciddiye almayan ve tercihlerine saygısızlık edip halkı küçümseyen hiç bir şekilde muhatap dahi almayan, Siyonizm’in uzantıları artık kıymetli milletimizi muhatap almaya başlamışlardı. Hatta iktidar partisinden bile önce milleti muhatap almışlardı. Fakat muhatap alış biçimleri biraz farklıydı.
Yüce Türk milletini muhatap alırken hitaplarında en hafif şekli ile ‘’bidon kafalı göbeğini kaşıyan adam şerefsizler koyun sürüsü vs gibi sözlerle hitap edip muhatap almışlar ve bu hitap tarzına ağza alınmayacak küfürleri de dâhil etmişlerdi.
Ancak haklarını teslim etmek gerekirse olumsuz yönde ve hakaret ederekte olsa Cumhuriyet tarihi boyunca yüce Türk milletini hiç bu kadar ciddiye alıp muhatap olmamışlardı.
Bu ülkenin ekmeğini yemiş suyunu içmiş yüce Türk milletinin sınırlı imkânlarıyla ve fedakârlığıyla bir yerlere gelmiş ‘’sözde aydın milliyetçi demokrat ve Türkçü geçinen’’demokrasi bilinci gelişmemiş güya kültür elçisi olan gerçekte kültürsüz insanların başlattığı bu aşağılama kampanyası 2011 genel seçimlerine kadar aralıksız sürmüştü.
Bu süre içerisinde kendisine yapılan aşağılama kampanyasına karşı yüce Türk milleti her zaman ki vakur duruşunu korumuştu. Ancak içten içe de bileyleniyor ve kendisine yapılan saygısızlığın hesabını sormaya hazırlanıyordu. Yani yeni bir unvan maçı daha yapacaktı. Ancak unvan maçının niteliğindeki genel seçimlerden önce halkın önünde antrenman niteliğinde bir seçim daha vardı.
‘’2009 yılı yerel seçimleri.’’)
……………..
22 Temmuz 2007 seçimlerinin ardından AK Parti’nin tek başına iktidara gelmesiyle birlikte görev süresi biten Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezerin yerine yeni bir Cumhurbaşkanı seçilecekti.
Ak partinin gurup toplantısında başbakan Erdoğan tarafından Abdullah Gül Cumhurbaşkanlığına adayı olarak gösterilmişti.
Mecliste yapılan üç turlu seçimin üçüncü turunda Abdullah Gül 550 milletvekilinin 339 unun oyunu alarak Cumhurbaşkanı seçildi ve 28 Ağustos 2007 tarihinde Türkiye Cumhuriyetinin 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül oldu.
Böylece Nisan 2007’de başlayan Türkiye’nin 11. Cumhurbaşkanını seçim süreci sona ermişti. Ancak Gül’ün Cumhurbaşkanı olmasının yankıları uzunca bir süre daha devam etmişti. Örneğin; Siyonizm’in basın yayın organları son kalemizi de düştü.(sanki gâvurdan bahseder gibi yaygara koparıp) Ülkeyi ele geçirdiler vs şeklinde abest başlıklar atmışlardı.
Siyonizm’in uzantıları büyük hayal kırıklıkları yaşıyor her yerde darbe üstüne darbe yiyorlardı.Bir büyük darbede yıllarca, bir dediğini iki etmedikleri ABD den yemişlerdi.ABD Türkiye de ki seçimlerin ve kurulan hükümetin meşru olduğunu ifade edip Ak parti Hükümetiyle iyi ilişkiler kuracağını beyaz saraydan açıklaması Siyonizm’in emir erlerinin yüreğine küt diye oturmuştu.O güne kadar ABD nefes al derse alan alama derse almayan Siyonizm’in uzantıları bir anda anti Amerikancı kesilmiş hatta geçmişte kendilerinin ABD ile yaşadıkları ateşli aşk sahnelerini unutmuş halkın iradesine saygısızlık ederek halkın oylarıyla iktidara gelmiş Ak partiyi Amerikancı olmakla suçlamışlardı.!?
Ancak ne yaparlarsa yapsınlar millet, Atatürk’ün vefatından sonra Siyonizm’in uydurduğu ve hiçbir siyasal alt yapısı olmayan putlaştırıp, halka zorla dikte ettikleri Kemalizm zırvalığını bittirmişti.
Türk halkı kültürel değerlerine ve köklerine sahip çıkmış Mustafa kemal Atatürk’ün gösterdiği muhasır medeniyet seviyesine ulaşmak ve demokrasiyi geliştirmeği hedeflemişti.Dolayısıyla Her şart ve koşulda ‘’Egemenliğin kayıtsız şartsız kendisinde olmasını istemişti.
‘’Bu arda Genç Parti lideri Cem Uzan 2002 yılı genel seçimlerinde % 7 lik oy almış olmasına rağmen 2007 genel seçimlerinde beklenenin aksine büyük yenilgiye uğramıştı.
2. Ergenekon iddianamesinde, bazı paşalarla görüşüp askeri, darbeye teşvik ettiği iddiasıyla hakkında tutuklama kararı çıkarılan Cem Uzan ülke insanına 80 milyar dolarlık bir borç yükü bırakıp Eylül 2009’da gizli yollardan Türkiye’yi terk etti ve bir süre’’ Interpol’’ tarafından arandı. 12 Ekim 2009 tarihinde, Fransa’ya yaptığı siyasi sığınma başvurusu kabul edildi ve Fransa’ya yerleşti.
Ak parti hükümetince 2002 yılında temelleri atılan modern hastaneler adliye sarayları, duble yollar oto banlar, tüneller viyadükler, köprüler barajlar, hava alanları hızlı trenler, üniversiteler, öğrenci yurtları, modern metrolar yeni banliyö trenleri ve yolcu vapurları vs gibi yüzlerce yatırımları süratle tamamlayıp bir biri ardına ülke İnsanı’nın kullanımına hizmetine sunulmuştu.
Üstelik 2006 yılında dünyada yaşanan küresel krize rağmen başında başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın olduğu Ak parti hükümeti. Baş döndürücü hızla ülke de kalkınma hamleleri gerçekleştiriliyordu. Adeta, ülke büyük bir şantiyeye dönüştürülüyor yer altı yerüstü her alanda inşaat çalışmaları bütün hızıyla sürdürülüyordu. Öyle ki çamur ve lağım karışan ülkenin tüm içme suyu boruları sağlam ve uzun ömürlü kaliteli içme suyu boruları ile baştan sona yenileniyordu.
Ak parti, hükümet olmadan önce sadece 6 ilde olan doğal gaz kullanımı, Ak parti hükümeti sayesinde yer altına kilometrelerce doğal gaz boru hattı döşenmesi ile gaz kullanan il sayısı 56 ya çıkarılmış ve o illerde ki halkın kullanımına sunulmuştu. Buna belediyelerin yaptığı çocuk parkları gezi alanları yoksul ailelere gıda ve evlerine kadar sağlık hizmeti götürmek gibi sosyal anlamda ki hizmetlerde dâhildi.
Ülkede ki gelişmeleri gören halk halinden memnundu. 2002 de tepki oyu verdiği Ak partinin genel yerel her seçimde oyunu artırmıştı ve Ak parti hükümetine kesintisiz desteğini sürdürmüştü.
Ara not;( tüm bu yatırımlar yapılırken iş hayatında da bazı değişiklikler oluyordu. Örneğin; daha önceleri ticari anlamda ki İslami kuruluşlar kapısının önünden bile geçemedikleri ihale kurullarına katılabiliyor ve Ak parti hükümeti sayesinde İslami kuruluşlar da iş alanlarında bizde varız diyebiliyorlardı. İslami kesimlerin ekonomik anlamda güçlenmesinden rahatsız olan Siyonizm’in işbirlikçileri hep bir ağızdan İslami kuruluşları yandaşlıkla suçluyor ve bu kesimleri yeşil sermaye olarak tanımlıyorlar ve Ak parti hükümetini İslami kuruluşları kollayıp gözetmekle suçluyorlardı.
Bu söylemlerinde belli oranda haklı oldukları yerler vardı.Ancak seksen yıldır bu ülkeye bir çivi bile çakmayan sadece medya guruplarına hakim olan ve bu sayede siyasete yön veren ve bankacılık sektörünü ellinde tutan ülke insanının emeğini yüksek faizle sömüren Cumhuriyet tarihi boyunca ülkede sadece Siyonist kesimlerin para kazanmasına hiçbir eleştirel söylem getirilmemesi hatta çıt bile çıkarılmamış olması hayli düşündürücüydü.!? )
……………
Ak parti Halkın sempatisi ve memnuniyeti ile girdiği 29 Mart 2009 tarihinde yapılan yerel seçimlerinde 2004 yerel seçimlerine göre oyunu 4,5 puan daha artırmış ve hiç zorlanmadan % 38,30 oy oranına ulaşmış 2009 yerel seçimlerini de uzak ara birinci parti olarak kazanmış ve seçimlerden zaferle çıkmıştı.
Ak parti halktan aldığı destekle bir yandan yeni yatırımların temellerini atıyor bir yandan da temeli atılmış yatırımları tamamlayıp halkın hizmetine sunuyordu. Her şey Ak partinin planladığı ve istediği şekilde ilerliyordu.
2011 yılına gelindiğinde Ak parti otuz yıl aradan sonra ilk defa zamanında yapılacak olan 12 Haziran genel seçimlerine yoğun bir şekilde hazırlanırken, Türk siyaseti adına yeni bir üzücü olay yaşanmıştı.
27 Şubat 2011 de geçmişte ki adıyla Milli Selamet Partisi (MSP) Yeni ve son adıyla Saadet Partisinin efsanevi lideri, prof dr Necmettin Erbakan koroner artel rahatsızlığına bağlı olarak nefes yetmezliğinden yatığı Ankara da ki hastane de doktorların tüm müdahalelerine rağmen kalbi durmuş ve saat 11.40’da vefat etmişti.
Vasiyetine uygun olarak resmi devlet töreni tertip edilmemiş ve 1 Mart 2011 Salı günü önce Ankara’da Hacı Bayram Camii’nde sabah namazına müteakip cenaze namazı kılındıktan sonra, cenazesi İstanbul’a getirilerek öğlen namazına müteakip Fatih Camii’nde kıllanacak cenaze namazından sonra toprağa verilecekti.
Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Başbakan, Genel Başkanlar, Bakanlar, Milletvekilleri, Türk Silahlı Kuvvetleri Mensupları, Büyükelçiler, Belediye Başkanları, partililerin yanı sıra 60 ülkeden cemaat liderleri ile temsilcilerinin de katıldığı Cenaze namazı iki milyonu aşkın kişi tarafından kılınarak, naaşı aile kabristanın da bulunduğu İstanbul zeytin burnunda ki Merkez efendi Mezarlığı’na götürülüp orada defnedilmişti.
Tarih, yüce Türk milleti ile Siyonist kesimleri arasında geçecek yeni bir unvan maçının siyasal anlamda ki egemenlik karşılaşmasının zamanını gösteriyordu.
’12 Haziran 2011 genel seçimleri.’
Yoğun geçen seçim mitinglerinin sonuna gelinmiş ve propaganda süreci tamamlanmıştı. Nihayet büyük karşılaşmanın günü gelip çatmıştı.
12 Haziran Pazar saat 08:00 da başlayan seçimler Siyonist kesimler ile halk kesimleri arasındaki yeni bir egemenlik mücadelesiydi. Bu kez yüce milletimiz maçı çok uzatmamış daha ilk raunda Siyonist kesimleri nakavt etmişti. %49,95 lik muhteşem bir seçim sonucuyla Osmanlıdan bu yana ülke siyasetini ele geçirmiş ve halkın iradesini hiçe sayan Siyonist yapıların ellinden zaman sınırı olmaksızın egemenlik hakkını geri almayı başarmıştı.
2002 yılından 2011 yılına kadar icraatlarından memnun olduğu Ak partiyi her seçimde oylarıyla destekleyen yüce Türk milleti aslında ve aynı zaman da Siyonist kesimlere karşı bir mücadele vermiş ve onları tamamen olmasa da önemli ölçüde etkisiz hale getirmeyi başarmıştı.
Şimdi önünde antrenman niteliğinde yeni bir seçim vardı.
‘’2013 yerel seçimleri.’’
Fakat 2002 yılında ki genel seçimlerden 2013 yılına kadar olan tüm seçimlerin başarısını halkı unutarak kendinden bilmeye başlayan ve aslında bu başarının halkın egemenlik mücadelesi olduğunu göremeyen Ak parti halkın talep ve beklentilerini dikkate almamaya başlamıştı.
Halk, Siyonist kesimleri önemli ölçüde etkisiz hale getirmişti ama anlaşılan önünde yapacağı başka maçlar da vardı. Egemenliğin kendisinde olduğunu hatırlatacağı yeni bir unvan maçı daha yapması gerekiyordu.
Maçın yapılacağı tarih 7 Haziran 2015 genel seçimleriydi.
Yüce Türk milletinin bu sefer ki rakibi, oylarıyla zaferler yaşattığı kendisinin gücünü ve desteğini unutan Ak partiydi.
Devamı son bölümde
Serhat BİNGÖL 17.06.2015
YORUMLAR
Serhatcığım, her şeye siyonizm üstünden mi baktın, ne? Genelde anlattıklarına katılıyorum ama toplumsal olayların karmaşıklığı komplo teorilerilerine sahte bir değer katar, sen de bu kolaycılığa kaçtın sanki. :)
Sonraki bölümü bekliyoruz ama...
Serhat BİNGÖL
‘’Her şeye Siyonizm’in üstünden mi baktın?’’ Gibi bir soruya doğrudan evet ya da hayır diyemem. Doğrusu böyle bir sorunun cevabını yazı dizisinin tamamında bula bilirsiniz.
Bu yazı dizisinin kaleme almama neden olan şey Osmanlı imparatorluğu ile Atatürk Türkiye’sini mukayese eden gerek sayfada gerek özelde ki dostlarımın arasında yaşanan tatsız tartışmalardan rahatsız olmam olmuştu.
Sonuçta; hangi etnik kökene sahip olursak olalım altı yüz yıl varlığını korumuş bir siyasi yapıdan geliyoruz dolayısıyla Osmanlıda Türkiye Cumhuriyeti de bizim siyasal ve kültürel köklerimiz gerçeklerimizdir.
Siyonizm bir biçim de bu iki değerin içerisinde yer almıştır ve siyasal anlamda etkili olmuştur. Kökleri 1492 yılına Osmanlıya dayanan siyasi bir gerçektir ve sahte değildir.
Yorumunuza ilginize çok teşekkür ederim Sağ olun
Saygı selamlarımla.
Adı geçen seçimlerin çoğunda, çeşitli nedenler ile oy kullanamadım.
Yani,
ülkeyi yönetecek kadroların belirlenmesinde katkım olamadı.
Ama,
insanımızın çoğunluğu benim gibi düşünmekteydi ve hak edene görevi vermişti.
İlgi ile okudum ve gözümde canlandırdım o günleri.
Umarım,
gelecek siyasi hayatımız,
o günleri aratmaz bizlere.
Serhat BİNGÖL
o günleri aratmaz bizlere.’’demişsiniz ya, değerli hocam, belki! Bizlerin ve bizden evvel ki jenerasyonların çerisinde, halen statükodan kopamayan değişime ve gelişime kapalı hatta cuntacılara geçmişten gelen (korku kaynaklı) bir refleksle yalakalık yapan bazı insanlar olsa da. Şunu size gönül rahatlığıyla söyleye bilirim ki, bu gün 15-35 yaş aralığında ki her ekonomik seviyeden genç insanların dünya görüşü ve yaşamdan beklentileri bizlere göre çok farklı. ortalama bu yaş gurubunun insanı darbeymiş, devrimcilikmiş, ülkücülükmüş bu tür söylem ve eylemlere çok uzaklar. Buna üniversite gençliğide dahil.
Onların istediği (tabiri caiz ise) yemişim darbeyi de, devrimciliği de ülkücülüğü de vs vs’’bana medeni ülkelerin yaşam standartlarını ve insanını refah düzeyini demokratik gelişmişlik seviyesini getirin diyor ve onu istiyor. Galiba doğru olanı da onlar yapıyor.
Dolayısıyla siyasette bu durumda kendisine çekidüzen vermek zorunda, yoksa vatan millet edebiyatını kimse yemiyor artık. Aksi takdirde asırlık parti, imiş köklü parti imiş vs falan dinlemez ve bu millet o siyasi partilerin hiç birinin gözünün yaşına bakmaz Türk siyasi tarihinin çöplüğüne atıverir.
Onun için galiba ben gelecekten ülkem adına ümitliyim
İlginize ve yorumunuza çok teşekkür ederim. Sağ olun,
Saygı sevgilerimle.