- 1361 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
Emperyal Parti Kazandı Ahmak Türkler Sağolsun (!)
.Türkiye’de Türklerin İktidarı, Kıytırık Etnik Halklar Birleşik Cephesi ve Bu Heyula Yaratımına Umut Bağlamış Zavallı Emperyal-Kapitalizm:
Emperyalizm bu kadar pişirdiği ve Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmesi demek olan "Kürdistan" aşını, bu noktadan sonra soğuk su kattırıp tehlikeye attırmaz.
Bu nedenle Akp, Hdp ve YChp aynı yolun yolcusudurlar...
Koalisyonu ve (geriye kalan) tüm emperyal işleri halletmek üzere bu ekip, bir şekilde aralarında ittifak yapar yeni "hükümet"i oluştururlar.
Mhp ve Bahçeli ise, bu işe (şimdilik kaydıyla) bir kılıf buluncaya kadar muhalifmiş gibi (rolü) yapar.
"Gel Hasip (Kaplan), yanıma otur. Birinci Meclis’in renkleri tamamlansın” diyaloğunu, Türkler olarak hiç ama hiç unutmuyoruz !
Bahçeli ve yönetiminin Türk milliyetçisi(!) bir partinin yetkilileri olarak, Türklere attığı kazıklardan bir liste yapsak, buradan İmralı’ya veya Kerkük’e ya da bayır-bucak Türkmenlerinin son durumlarına döşenen yol olacağı kolaylıkla yazılabilir.
Bay Devlet Bahçeli her zaman koltuk değneği Tayyip bey, yani yedek RTE olmaya devam eder, kaderi böyle çiziktirilmiştir.
Akp hırsız gerici, Hdp arsız bölücü, YChp Soros solcusu ve Mhp de hep Türklerin kalesine, son dakika golleri atmayla mukadder olacaktır.
Mahkumiyettir.. bağımlılık ve bağıntı birbirinden ayrılmazlığın kuralıdır.
Eni sonu Türkler, kafalarına bu dört meşum partiledeki birleşik ihanet cephesine dahil soysuzların elindeki "gerçekler" balyozu ine ine bir yerde birleşecek, bir tek örgüt veya cephede toplanacaklardır.
Emperyalizme, yani küresel kapitalizme bağlı, toplumumuza ideolojik rol-model olmaya aday bu sahtekar partiler, ülkemizden onunla birlikte yok olup gideceklerdir.
Burası Türkiye ve Türkler ataları Mustafa Kemal Atatürk’ün devrimleri, emanetleri ve kendilerinin kurucusu olduğu "bilakayd-ü şart istiklal-i tam" Türkiye Cumhuriyeti devletine mutlaka sahip çıkacaklardır.
Bu kaypak coğrafyada, kafasına göre gerzek "doktrin"ler yazan büyük ayı Amerikan emparyalizmi, Türkleri seçeneksiz ve sadece kendilerine mahkum sanarak, bu denli hafife almakla büyük kumar oynuyor.
Kürt İsrail’i dayatması olan "Obama doktrini" denen ahmaklık belgesini "Biji serok Obama"nın münasip bir yerine monte etmek, Türk budununa "üçten dokuza" farz olmuştur.
Kürt (gerici) faşizmine bu kadar güvenmek, genel Batı emperyal cephesinin ne denli ıkıntı ve sıkıntı (çaresizlik) içinde olduğunu da ayrıca gösteriyor.
Türkiye’de Türkler muhakkak iktidara geleceklerdir.
Türklerin ülkesinde yine Türklerin iktidarı hem son derece normal, hem de muhakkaktır.
Anormal olan, Türklerin ülkesinde gayri Türklerin ya da nüfus kağıdı Türklerinin arsız, azgınlığı, arlanmazlıkları ve de utanmazlıklarıdır.
Bunları bu denli şımartan, yine Abd-Ab büyük ve küçük emperyal ayılarıdır.
Sonra, yok efendim Ermenilere tehcir yapıldı.. yok Pontuslulara şu edildi.. yok "Küçük Asya Faciası" ve Rumlar, yok ’Dersim’de bunlar, Şeyh Said’ hainine yaptıklarıyla Türkler filan diye tarihin çöplüğüne gitmiş, yüz yıllık kurumuş bokları yeniden ıslatıyorsunuz.
Azmış ve kudurmuşu, utanmaz ve arlanmaz haini yola getirmek Türklerin tarihinde vardır.
Ve bilinir ki, bunu yapmak hep görevleri ve kaderleri olmuştur.
Merhaba yeniden olgucu tarih gerçeği.. elveda kurgucu tarih saçmalaması, elveda fabrikasyon etniler veya minimal ulusumsular imalatçılık zırvaları...
Merhaba, emperyal uluslara karşı kendini ispatlamış, tarihsel veya ulus ötesi uluslar gerçeği.
Ve merhaba tarih ve toplumsal yasaların, - sürekli sömürü- zırvasına dayalı empeyal doğmalara galebe çalması.
16 Haziran 2015
A.Kutlu AYYÜCE
YORUMLAR
Makalenizi yeni okuyabildim.Sizin kaleminize Allah güç kuvvet versin.Yeni seçim sonucu ne olacak beklemek lazım derim...Okumak bir eksikliği giderir derler lakin okuduğunu anlamayan yada bazı küçük menfaatlerle kandırılan insan tipleri arttı.Kardeş sizi şahsen tanımıyorum.ALLAH HER ŞEYİ GÖNLÜNÜZCE versin.Selam ve sevgilerle...
Göktürkmen
Okumak, anlamlak ve akıl yürütmeye bağlı, doğru çıksaramalar konusunda çok haklsınız diyebiliyorum..
Bilindik bir söz ile söylesrem; "İnsan okur."...
Çok saygıyla...
Meclisteki dört yapının ikişer sözcüklük tahlillerine çok da itiraz edebileceğimi sanmamakla birlikte, haliyle ziyadesiyle eksik olduğuna da sizin itirazınız olacağını sanmıyorum değerli Hocam.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş mücadelesinden bugüne değin genel tahlilini tek sözcükle yapma ihtiyacı duysaydım "faşizm" sözcüğünü kullanmaktan imtina edeceğimi sanmıyorum. Zaman zaman düşük yoğunluklu zaman zamansa ivmelenen bir "faşizm".
2007 itibariyle belirginleşmeye başlayan 2011 ve sonrasında ayyuka çıkan faşizmin kalesi durumuna gelmiş olan hırsız gerici yapıya karşı, sorosçu ya da bölücü ya da çakma milliyetçi cephenin kağıt üzerindeki bölmelerine usulen basılan "evet" mührünü değerlendirirken kalemin ucunu çok da sivriltmemenin fayda sağlayabileceğini düşünüyorum. İttifaklar mecburiyetler karşısında kurulduysa, mecburiyet ortadan kalktığında yani faşizm nefes alınabilir düzeye geriletildiğinde bu ittifaklar kendiliğinden dağılacaktır. Fakat bu demek değil ki Batı Avrupa standartlarında bir demokrasi yeşerecek. Bildiğim ve hesapladığım odur ki erki ele geçirecek olan en demokratik görünen öge bile, ilkin maskesini yüzünden sıyırıp 12 Eylül darbe anayasasını üç kez öpüp alnına koyacak ya da adını değiştirip gelen gideni aratır minvalinde bir anayasa hazırlayacaktır.
Göktürkmen
Yönetselik ve faşizm konusundaki tespitlerinize tamamen katılıyorum.
Bir ek açıklama-katkıyla şunları yazabiliyorum:
Faşizmin, tıpkı milliyetçilik kavram-tanım kargaşası temelliiği gibi, öne çıkarma anlamında hamasi çözümlemesi oluştu.
Faşizmin en güzel ve en basit (anlaşılır) tariflerinden birisi büyük devrimci Uğur Mumcu tarafından yapılanıdır. Diyor ki; iktisadi ve siyasi görüşleri taban tabana zıt ve çelişik halde olan baskıcı yönelselik.
Ben öncül olarak buradan bakıyorum. Hamasi tanım ve tespitler ikincil ve daha soyut oluyor.
Aynı minvalden olacak şekilde tespitlerimi ulusal sorun ve ulusal aşamayı geçme-sosyolojik yorumlama ve anlatımlarında da görüyorum.
Benim yazdıklarımda okuyanlara kargaşa gibi görünen yerlere dair bu açıklamayı yapmayı uygun bulduğumu belirtiyorum.
Tekrar değerli katkınız ve eleştirileriniz için teşekkür eder, esenlikler dilerim.
Minareyi çalann kılıfını hazırlardığını biliyoruz, değerli Şaban Aktaş hocam.
Nutuk'ta böyle bir şeyin yok olduğunu biliyor, ince ayar okuma ve incelemelerime dayanarak bunu da çok emin olarak yazabiliyorum.
Özerlik, federasyon ve hatta T.B.M.M'nin aldığı kurucu ulus (ortaklık) hakkındaki karar(!) bile varmış.
Kılıf hazırlama özdeyişini bu nedenle yazmış oluyorum, gerekçesini belirtmiş durumdayım.
Bunlar, Çetebaşı-katil Öcalan'ın yakalanmasından günümüze kadar olan süreçte piyasaya sürülen şeylerdir.
Bilindiği gibi konu 1999-2011 zaman aralığında yoğun şekilde tartışıldı, en azından belge olarak varlıklarının "müphem" oldukları ortaya çıktığı açıktır.
Atatürk'ün Kürtlere federal devlet yapısı içinde, (Adem-i merkeziyetçilik), kurucu ulus ortaklığı vereceğine dair yazı ve sözlerinin olduğunu ifade edip, daha sonra basılan NUTUK nüshalarında (Atatürk hayatta iken ve onun emriyle) bundan sarf-ı nazar edildi veya bunlar inkar edildi demek, en başta Mustafa Kemal ATATÜRK'e çok büyük hakarettir.
Umarım bunun farkındasınızdır?
Bu en hafifinden ona yalancı, güvenilmez, amacına ulaşmak için suret-i Hak'tan görünen, her boyaya boyanan "kaypak" biriydi demek anlamına geliyor.
Haydi etnik grubu farklı olan Türk ve Atatürk takıntılı etnik faşistlerin, aşağılık komplekslerinden kaynaklı bu durumu anlayabilirim.
Ama emin olun, bir Türkmen ve sıkı bir sol Kemalist olarak tanıdığım siz ve değerli Hüseyin Aktaş bey açısından, konu anlaşılmaz görünüyor.
Sol Kemalist olarak bildiğim çok değerli şahsınızın, konu üzerinde yeniden düşünmesinin, konu bütünlüğündeki tarihsel ve sosyolojik tutarsızlıkları görmeyi mümkün kılması açısından, oldukça gerekli olduğunu düşünürüm.
Türklerin maruz kaldığın üçlü (dinsel, ulusal ve sınıfsal) saldırıyı ve sömürüyü görmemeyi.. Atatürk'e yalancı, makyavelist, hatta takiyyel denmeye varan bu anlam kaydırmasını ve kirletilmesini hiç anlayamadığımı belirtiyorum.
Bunu sizin kabul edipte, nasıl içseleştirebildiğinize ise epeyce şaşırmış bulunuyorum?!
Atatürk bütün zamanların en tedbirli, en akıllı, en güvenilir ve en ileri görüşlü ve yüreği insan sevgisiyle dolu lideridir.
Sevgili hocam, nihayetinde ben sizinle bu konu üzerinde tartışıp, polemiğe girerek sizi kırmak ve saygısızlık etmek istemem.
Siz benim çok değerli Şaban Aktaş hocamsınız.
Hiç bir şey sizden ve dostluğunuzdan şu aşamada önemli değildir.
Su akar, nasılsa yolunu bulur.
Bu adamların solcu, hele hele sosyalist, antiemperyal, antikapital ve ilerici karakterli bir harekete dahil olmadığını açık ve net söylemiş oluyorum.
Bu sahtekar sosyalizm kafirlerinin emperyal piyonu olduklarını, kuracakları devlet ya da federasyonla bölgede onlara tamponluk ve jandarmalık edeceğini çok kısa zaman diliminde herkes görecektir.
Bu nedenle de Türklere, Farslara ve Araplara attıkları büyük kazıkların verbali de boyunlarında olacaktır. Kısaca "Kürt hareketi" filan diye zırvaladıkları ihanetlerinin baştan ayağa düzmece olduğunu herkes anlayacaktır diyebiliyorum.
Çok dostluk hislerim ve saygılarımla.. size daima esenlik, mutluluk, huzur dolu günler diliyorum.
Şaban Aktaş hocam ellerinizden hürmetle öperim
Göktürkmen tarafından 7/4/2015 1:48:25 PM zamanında düzenlenmiştir.
ALINTIDIR:
"Dolayısıyla başlı başına bir Kürtlük düşünmektense, bizim Anayasamız gereğince zaten bir tür yerel özerklikler oluşacaktır. O halde hangi sancağımızın halkı Kürt ise onlar kendilerini özerk olarak idare edeceklerdir." (Mustafa KEMAL)
Kürt Sorununu çözemeyen bir Türkiye, her zaman "1919'un hemen arifesinde" olacaktır. Üstelik aradan geçen zamanın getirdiği handikaplarla birlikte yeni bir KURTULUŞ SAVAŞI daha da zorlaşacaktır. Oysa her iki taraf da 1919-1924'den sonraki yanlışların özeleştirisini vererek yeniden 1921 Anayasasında buluşabilseler bu ülkede Kürt Sorunu çözülecektir. Bu sorunu çözen bir Türkiye ise, çok değil, 10 yılda ekonomik anlamda DÜNYA DEVİ olacak, müthiş bi refaha kavuşacaktır. Tamam bizi devrim kurtarır da, bolluk bereket içinde devrim yapsak fena mı olur?...
1924'ten önce Mustafa Kemal ne diyordu?
Şöyle diyordu:
"Kürt sorunu; bizim yani Türklerin çıkarına olarak da kesinlikle söz konusu olamaz. Çünkü bildiğimiz gibi, bizim milli sınırlarımız içinde var olan Kürt unsurlar o şekilde yerleşmişlerdir ki, pek az yerlerde yoğundur. Fakat yoğunluklarını kaybede kaybede ve Türk unsurunun içine gire gire öyle bir sınır doğmuştur ki, Kürtlük adına bir sınır çizmek istersek Türklüğü ve Türkiye'yi mahvetmek gerekir. Sözgelimi Erzurum'a kadar giden, Erzincan'a Sivas'a kadar giden, Harput'a kadar giden bir sınır aramak gerekir. Ve hatta Konya çöllerindeki Kürt aşiretlerini de gözden uzak tutmamak gerekir. Dolayısıyla başlı başına bir Kürtlük düşünmektense, bizim Anayasamız gereğince zaten bir tür yerel özerklikler oluşacaktır. O halde hangi sancağımızın halkı Kürt ise onlar kendilerini özerk olarak idare edeceklerdir. Bundan başka Türkiye'nin halkı söz konusu olurken onları da beraber ifade etmek gerekir. İfade olunmadıkları zaman bundan kendilerine ait sorun yaratmaları daima mümkündür. Şimdi Türkiye Büyük Millet Meclisi, hem Kürtlerin hem de Türklerin sahibi ve vekillerinden oluşmuştur ve bu iki unsur bütün çıkarlarını ve kaderlerini birleştirmiştir. Yani onlar bilirler ki, bu ortak bir şeydir. Ayrı bir sınır çizmeye kalkışmak doğru olmaz."
"CHP'lilere, MHP'lilere hatta İP'lilere bir soru" diyerek yukardaki satırların kime ait olduğunu sormuştum. Bu satırlar NUTUK'ta geçiyor.
Bu ülkede CHP'lier bile NUTUK okumamış durumda.
MHP'lilerin kitap okuduğunu sanmıyorum!
İP'lilerin (Şu an VP oldular) okuduğundan eminim ancak nereleriyle okuduklarından emin olamıyorum!
Bu satırları en çok MHPlilerin ve Vatan partillerin sonra da CHP'lilerin okumasını diliyorum...
Sonra da "Yahu bu Hüseyin Hoca çok değerli bir insan, çok iyi bir insan ama neden HDP'ye oy veriyor, Kürtleri savunuyor anlamıyorum!!" diye düşünen öğrencilerim ve öğrenci velilerimin okumasını diliyorum...
Bu ülkenin kurtuluşunda Kürtlerle beraberdik. Kurucu Meclisimiz onları tanıyor ve bu meclisin yaptığı "Teşkilat-ı Esasiye"miz de (Anayasamız; 1921 Anayasası) onların özerkliğini yaşayabileceğini öngörüyordu.
Sonra ne olduysa oldu ama artık bundan sonra olmasın...
"Kara kara kazanlar
Kara yazı yazanlar
Cennet yüz görmesin de
Aramızı bozanlar"
Diyelim ve halkların arasına düşmanlık tohumları serpenleri hep beraber mahkum edelim...
Gövdenizde bir yara varsa iyileştirmek zorundasınız. İyileştirin ki kimse kanatamasın kimse kaşıyamasın!
Kayığınızda bir delik varsa, kaderinize söveceğinize, deliği tıkayın! Kayığa binmekle fayda umduğunuz suyun size düşman olmaya başlamasına şaşırmayın!...''
Göktürkmen
Nutuk'ta böyle bir şey yok. İnce ayar incelemelerime dayanarak bunu emin olarak yazabiliyorum.
Özerlik, federasyon ve hatta T.B.M.M'nin aldığı kurucu ulus hakkındaki karar(!) bile varmış.
Kılıf hazırlama özdeyişini bu nedenle yazmış oluyorum.
Bunlar Öcalan'ın yakalanmasından, günümüze kadar olan süreçte piyasaya sürüldü,199-2011 zaman aralığında yoğun tartuşıldı, en azından berlge olarak müphem" oldukları ortaya çıktı.
Atatürk'ün Kürtlere federal devlet, Adem-i merkeziyetçilik, kurucu ulus ortaklığı vereceğine dair şeyleri ifade edip, sonra basılan NUTUK nüshalarında inkar edildi demek, en başta Mustafa Kemal ATATÜRK'e çok büyük hakarettir.
Ona yalancı, güvenilmez, amacına ulaşmak için suret-i Hak'tan görünen kaypak biriydir demektir.
Haydi etnik grubu farklı olanlar açısından anlaşılır olabilir ama, bir Türkmen ve sıkı bir sol Kemalist olan size ve değerli Hüseyin Aktaş bey açısından anlaşılmaz görünüyor.
İyi bir sol Kemalsit olarak bildiğim çok değerli şahsınızın, bu konu üzerinde yeniden düşünmesini dahi bazı şeylerin tutarsızlığını görmeyi mümkün kılması açısından çok gerekli görürürüm.
yTürklere saldırıyı anlıyorum da, Atatürk'e yalancı, makyavelist, takiyyel denmeye varan bu anlam kaydırmasını ve kirletilmesini hiç anlamadığımı belirtiyorum.
Bunu sizin nasıl kabul edp te içseleştirebildiğnize şaşıyorum.
Atatürk bütün zamalnlaın en tedbirli, en zeki, en güvenilir, en yüreği insan sevgisiyle dolu lideridir.
Sevgili hocam, nihayetinde ben sizinle bu konu üzerinde dahi olsun, tartışıp, polemiğe girerek, sizi kırmak endişesiyle, saygısızlık etmek istemem.
Siz benim çok değerli Şaban Aktaş hocamsınız.
Hiç bir şey sizden ve dostluğunuzdan şu aşamada önemli değildir. Su akar, nasılsa yolunu bulur.
Bu adamların solcu antiemperyal, antikapital ve ilerici bir harekete dahil olmadığını, emperyal piyonu olduklarını, kuracakları devlet ya da federasyonla tamponluk ve Amerika'ya Jandarmalık etmeye soyunduklarını, bu nedenle de Türklere, Farslara ve Araplara büyük kazık attıklarını, kıxaca hareketlerinin baştan ayağa sahte olduğunu anlayacaksınız diyebiliyorum.
Çok ama çok saygılarımla.. size daima esenlik, mutluluk, huzur ve en güzel günler diliyorum.
Sevgili Şaban Aktaş hocam ellerinizden hürmetle öperim.
Göktürkmen
Esenlikle...