Dünya tekerimde hikayeler 14 yorgun demokrata yolculuk...
Bisikletle Strazburg dan Paris e 2 Nisan 2013
5. Gün Epernay dan Chatau Thierry ve Meaux a
bölüm 3 Yorgun Demokrat a Yolculuk
Sevgili Charlie Chaplinim dünyayi algilamak bazen gerçekten zor. 15 yil önce Kürtçe şarki söyleyeceğim diye Ahmet Kaya linç edilmek istenirken geldiğimiz yaşadiğimiz yilda yani 2015 de çok rahat kürtçe şarkilar söylenebiliyor ve özgür bir ülke kurma cümleleri kurulabiliyor. Lakin bir terslik var bu işte. Kürtler geniş haklar elde ederken Türkler haklarini kaybediyor, Türklük resmi kurumlardan siliniyor, milli marşlar değişikliğe uğruyor, çağdaşliği , demokrasiyi ve laikliği savunanlar terörist ilan ediliyor. Bu memlekette 30 bin yurttaşin kanini dökenler bizim kaderimizi belirliyor. Mevcut rejimi yikmak için din bezirganlari iç ve diş güçlerle canla başla calişiyorlar.
19 Kasim 2013 günü bu saldiri tekrar gündemimize oturduk. Memleketimizin haramzadesi Başbakan Erdoğan Magazin Gazetecileri Derneği Ödül töreninde Ahmet Kaya’nın yaşadıklarını hem Diyarbakır’da hem de ogün yaptığı grup toplantısında gündeme getirdi.Başbakan Erdoğan, ’Gezi’de bize saldıranlar kimse, o gün Ahmet Kaya’ya saldıranlar da onlardır’ dedi. Yalan bal gibi yalan zaten yalancilikta üstüne yok o haramzadenin.
Ayrica Erdoğan, Akil İnsanlar heyetinde olan ’O esnada tuvaletteydim’ diyen Kadir İnanır’a da ’Yalancının mumu söndü, görüntüler ortada’ dedi.
Diyarbakır’da Mesud Barzani ile Başbakan Erdoğan’ın buluşmasında Barış sürecine destek vermek için Şivan Perver ile düet yapan İbrahim Tatlıses de o gece Ahmet Kaya’yı savunmamıştı. Hükümetin Çözüm Süreci’nde Akil İnsan olarak belirlediği Kadir İnanır da o gece Ahmet Kaya’ya saldırı esnasında tuvalette olduğunu söylemişti. Ayrıca Başbakan Erdoğan ve hükümet üyelerinin Somali’ye yaptığı gezi esnasında Somali’ye giden Ajda Pekkan da o gece Onuncu Yıl Marşını söyleyenler arasında yer almıştı.
10 Şubat 1999’da Magazin Gazetecileri Derneği’nin Princess Otel kongre salonunda düzenlenen ödül töreninde Ahmet Kaya ya yapilanlarin ardindan kimler ne söyledi isterseniz bir gözden geçirelim.
Serdar Ortaç: Ahmet Kaya’nın konuşmasının ardından sahneye çıkarak 10. Yıl Marşı’nı söyleten ve ‘Bu vatan bizim, başkalarının değil’ diyen popçu..
Ortaç, bu konuda yıllar sonra özür diledi ve ‘O zaman gaza geldim. Faturasını ödedim. Ama çatal atmadım. Attıysam elim kırılsın” dedi.
Gezi Parkı eylemlerine neden destek verilmediği sorulduğunda ise "Aklım ve mantığım bana ’Apolitik ol, hiçbir şeye karışma’ diyor. Eskiden bu işlere çok karışırdım ama başım çok ağrıdı. Artık bu saatten sonra paramı biriktirip ölümü bekleyeceğim." dedi.
Adnan Şenses: Ödül gecesinde 10. Yıl Marşı korosunun en ateşli solisti.
Adnan Şenses için ‘Adnan Abi’ diyen Erdoğan’ın bu sevgisi karşılıksız değil. Adnan Şenses de Erdoğan için ‘Allah’ın bu ülkeye bir lütfu’ diyor.Komik degil mi allah bu ülkeye lütuf diye bir hirsiz bir münafik bir yalanciyi gönderiyor. Gezi Parkı eylemleri için ise ”Ben böyle siyasi durumlara karışmam, sadece işime bakarım” dedi.
Osman Yağmurdereli: Ödül gecesinde bulunan isimlerden biri. 10. Yıl Marşı’nın ardından sahnede koro halinde ‘Bir başkadır benim memleketim’ şarkısını söyleyenler arasında yer aldı. 2007 yılında AKP’den milletvekili seçilerek TBMM’ye girdi. Bir yıl sonra hayatını kaybetti.
Reha Muhtar: Ödül gecesinde sanatçıları sahneye davet ederek ’Bir Başkadır Benim Memleketim’ şarkısını hep bir ağızdan okumalarını isteyen ve kendisi de eşlik eden gazeteci.
Gezi Parkı eylemleri sırasında "Gezi Parkı olayları üzerinden Başbakan Erdoğan’a oyun oynandığını, aynı oyunun zamanında Ecevit’e de oynandığını ve eylemlerin asıl hedefinin Erdoğan’ı devirmek" olduğunu savundu. Bu aam hala bu hirsiz hakkinda bu kadar sevecen ve iyi niyetli düsünebiliyor mu acaba.
Kadir İnanır: Ödül töreninde bulunan isimlerden biri. Ahmet Kaya o sözleri söylemeden önce yanına giderek elini sıkıyor. O gece için yıllar sonra yaptığı açıklamada ‘3-5 yavşak zibidinin haddine mi benim arkadaşıma çatal-bıçak atmak. O olayların olduğu esnada içeride değildim. Orada olsam gereğini yapardım’ dedi.
Başbakan Erdoğan tarafından oluşturulan ‘Akil İnsanlar Heyeti’nde yer alan Kadir İnanır, Gezi Parkı eylemlerini desteklemedi ancak "Demokratik hak talebiyle hareket eden kitlelere yönelik alınacak tavır asla zor kullanmak olmamalıdır" diyerek kaygısını dile getirdi. Halkimiz cöczülmemiz gerektigini anlatti. Cogu yerde yuhalandi.
Muazzez Ersoy: Ahmet Kaya’nın şarkılarla susturulduğu gecenin ‘vatansever korosu’nda yer alan isim. Başbakan Erdoğan’la olan yakın dostluğu biliniyor. AKP tarafından düzenlenen özel gecelerin vazgeçilmez solisti.
Ajda Pekkan: MGD Ödül Gecesi’nde 10. Yıl Marşı’nı okutan Serdar Ortaç’ı yanaklarını okşayarak tebrik eden Megastar! Başbakan Erdoğan’ın Somali gezisine katılan sanatçılardan biri. Erdoğan için hazırlanan ‘Usta’nın Hikayesi’ belgeselinde Erdoğan’dan övgüyle söz eden sançtılar arasında yer aldı.
Gezi Parkı eylemleri hakkında hiçbir açıklama yapmamakla eleştirilen Pekkan "Gezi Parkı’nda yaşananlarla ilgili tavır almayan sanatçılar neredeyse linç edilecek. Ben tavır almak kadar tavır almadım da. ’Gezi Parkı korunsun’ demek kadar, ’Topçu Kışlası yapılsın’ demenin de demokratik bir hak olduğunu düşünüyorum. Bu saatten sonra gidip orada görünmek ve poz vermenin de çok samimi olacağını düşünmüyorum" sözleriyle kendisini savundu.
Mahsun Kırmızıgül: Ahmet Kaya Kürtçe klip çekeceğini açıkladığı için linç edilirken, sahnede 10. Yıl Marşı’nı söyledi.
Kırmızıgül aradan yıllar sonra Kürtçe şarkı söyledi, klip çekti.Cektigi filmlerdede kürtcülük propagandasi yapti.
Gezi Parkı eylemleri için ise "Havalimanı, 3. Köprü, Kanal İstanbul, metro, metrobüs ve tüneller istemeyen gericilerin yanında yer almam mümkün değil" ifadelerini kullandı.
İbrahim Tatlıses: Ahmet Kaya’nın saldırıya maruz kaldığı gecede ödül alan isimleren biri. Gezi Parkı eylemlerinde Hükümet kanadında yer alan Tatlıses ayrıca sanat camiasından gelecek tepkilere hazır olduğunun mesajını böyle verdi: Varsın yalaka desinler... İbrahim Tatlıses, Gezi Parkı eylemiyle ilgili kendisine yöneltilen eleştirilere Twitter hesabından "Bu gencecik civanlara bir şey olmasın, bütün arzum ve isteğim budur. Varsın yalaka olayım, ne var ki bunda? Keşke elimden bir şeyler gelse de yapsam, ancak dua ediyorum. Annenizi, babanızı, ailenizi düşünüyorsanız; sizlerden özellikle rica ediyorum: Evlerinize dönün. Verdiğiniz mesajlar inanın ki alınmıştır." çağrısı yaptı.
O gece hep bir ağızdan 10. Yıl Marşı ve ‘Bir Başkadır Benim Memleketim’ şarkısını söyleyen koroda yer alan Özcan Deniz, Ebru Gündeş, Emel Sayın, Ferdi Tayfur gibi pek çok isim Gezi eylemlerine destek vermediler. Yine aynı koroda yer alan Fatih Ürek ise Gezi eylemlerine neden katılmadığı sorulduğunda "Ben o tür şeylere girmek istemedim. Zaten mizacım uygun değil" dedi!
O gece orada olup Ahmet Kaya’ya tepki göstermeyen sanatçılar da vardı. Edip Akbayram ve Selda Bağcan gibi. O isimler de Gezi Parkı eylemlerine verdikleri desteği açıkça dile getirdiler.
O gece Savaş Ay’la birlikte Ahmet Kaya’ya siper olan iki isimden biri olan Mehmet Aslantuğ ise yıllar sonra şöyle söylüyordu katıldığı bir programda: “Bizim en büyük derdimiz şudur. Dürüst olmak ya da olmamak. Türk olmak, Kürt olmak, inançlı olmak, ateist olmak meselesi değil. İnsanı bağlayan tek şey vardır. Dürüst olmak ya da olmamak. O gün vicdanlarını, ya da akıllarını kapıda bırakanalar bambaşka cümleler kullanıyorlar. Açılım kahvaltısında da gördüm. O gün orada bambaşka aymazlıkta olanların bir kısmı, o gün orada bambaşka sözler söylediler.”
’ULAN HEPİNİZ ORADAYDINIZ BE!’’ diye dönemin basbakani simdinin cumhu reisine ise ulan bizde senin gibi hirsiz yalanci görmedik diye haykirmamiz gerekmiyor mu.
16 Haziran 1999’da Türkiye’den ayrıldı. Yargılamaların sonucunda gıyabında toplam 3 yıl 9 ay ağır hapis cezasına çarptırıldı.
1999 yılında Münih’de PKK yanlıları tarafından düzenlenen konserde ‘‘Arabamı o şerefsizlerin memleketinde bıraktım’’ dediğini iddia eden Hürriyet Gazetesi haberi için hakkında DGM tarafından bir kez daha soruşturma başlatıldı.9 Şubat 2000 yılında Zaman Gazetesi’ne yaptığı röportajda "Ben 3 tane şerefsizin yüzünden ülkemde arabama bile binemedim dedim" diyerek yalanladı.1999’da Almanya’nın Münih şehrindeki Barış, Demokrasi ve Özgürlük Festivali isimli organizasyonda söylediği ve içinde "Kürdüz Ölene Kadar, Vallahi biz dostu özledik, Kürdüz sonuna kadar, Vallahi Apo’yu özledik" sözleri geçen şarkısı nedeniyle eleştirildi. Bu olay öncesinde yasananlar hakkinda basina yansimayan bazi bilgiler paylasmak istiyorum size. Mannheim müzisyenler dernegi baskanligini yapan Hüseyin Sakmanin anilarindan.
Ahmet kaya 16 Haziran 1999’da Türkiye’den ayrıldıktan sonra esiyle beraber Heidelberg de yasayan bir dostlarinin evinde kaldi bir süre. Ben ö dönemde bir pizza dükkani isletiyor ve yanimda ascilik yapan ascimizin evinde kaliyordu. Ahmet Kaya ya ne zaman pizza götürsem hep masanin basinda raki icerken görüyordum. Bir kac ay sonra heidelbergden ayrilip parise gitti. Dükkan sahibiyle anlasamadigim icin dükkani devretmek orunda kaldim. Ve organizsayon isine girdim. İlk konserimizide Nürnberg de Ahmet Kaya ve Sibel Can ikilisi ile verdik. Konser günü Ahmet Kaya sahne arkasinda bir 70 lik rakiyi bitirdi. Sahneye ciktiginda sarhostu. Konserine basladi sarkilarini okudukca yaralari depresmis olacak ki sahnede söylenmemesi gereken sözler sarfetti. Bu sözlerin bi benzerinide münih konserinde zaten tekrarladi. Salonun birden karistigini ve sandalyelerion havada ucustugunu farkettik. Ne yapacagimizi sasirdik. Sibel can in aceleyle sahneye cikmasi ve olaylari yatistirmak amaciyla sarki söylemeye baslamasi ortami yumusatti ve olaylarin büyümesine engel oldu. Lakin münihte yasananlar engellenemedi ve olaylar büyüdü.
Ahmet Kaya, yasal suçlamaların yanı sıra çeşitli kesimlerce lüks içinde yaşarken yoksulluk edebiyatı yapmakla suçlandı. Bu eleştirilerle ilgili olarak yöneltilen bir soruya şu şekilde yanıt verdi:Benim hiç Mercedes’im olmadı. Şimdiki arabam Mercedes’ten daha pahalı, cip olduğu için gözüne batmıyor insanların. Salaklaşmamak lazım; bunlar önemli şeyler yani. Biz insanların yoksulluğunu savunmadık. Bizler yaşamımız boyunca insanların zenginliğini savunduk. Yani ben cipe binsem, Mercedes’e binsem; bunlar önemli şeyler midir? Ben tarihin yüklediği misyonu yerine getiriyor muyum? Bu önemli. Tam 30 sene aç yaşadım bu ülkede, 30 yıl boyunca. Bütün lokantaların kenarlarına gidip, o lahmacunların nasıl çıktığına baktım. Artık ben bu saatten sonra bunu yerim ve kimse bunu engelleyemez...
Ahmet Kaya, 16 Kasım 2000 yılında Hoşçakalın Gözüm isimli albümünün kayıtlarını yaparken, Paris’in Porte de Versailles semtindeki evinde bir gece kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. 17 Kasım 2000’de 30.000’in üzerinde kişinin katıldığı törenle Paris’in Peré Lachaise mezarlığına defnedildi.
Ve yine Fransanin meşhur yokuşlu inişli devlet yollari. Ne yazik ki bisiklet yolu olmadiğindan veya biz bulamadik hep araç yolundan gitmek zorunda kaldik ve ülkenin engebeli yapisi canimizi çok yakti ve bizi çok yordu. Geceyi konaklayacağimiz Le Meaux kasabasinin girişinde güzel bir inişde tek sira inerken birden nasil oldu anlamadim ama önümde arkadasimi sollamak istedim ve tam o sirada bir kamyonun kalin itici ve defol git yolundan diyen korna sesiyle kendime geldim. Az kalsin asfalta resmimi çizecekti kamyon. Bir dükkanin önünde durduk kalp atişlarimin normale dönmesi bekledik ufak alisveriş yaptik. Kuralsizlik bazen telafisi olmayan sonuçlar doğurabiliyor. Neyse ki bu kuralsizliğim böyle bir sonuç doğurmadi. Hem benim sağlam eve gitmem gerekiyor oğlum Charlie Chaplinim beni bekliyor. Normalde Meaux şehrinde kalmayi planlamiyorduk amacimiz direk Parise gitmekti. Bir kaç kişiye sorduk Paris hangi yana düser usta. Biri Hanya yi tarif ederken diğeri Konya yi tarif etti. Bir polisin söylediğine inandik o yöne gittik. Az gittik uz gittik çikmaz bir yola girdik bir bezinlik istasyonuna sorduk. Ustam paris ne yana düşer tarif ettiği yola gittik ve karsimiza yine Le Meaux cikti. Anlaşilan bu kasabadan kaçiş yok. Burada kalmaya karar verdik. Esim internetten uygun otel araken şehri gezip turladik. Fransa sehirlerinin ortak özelligi hepsinde gösterisli katedrallerin olmasi. Otelin adresi geldi adresi yol bulucuya verdik lakin dönüp dolaşip geldiğimiz noktada otel diye bir sey yok. Bakmadiğimiz delik kalmadi anlaşilan eşim olmayan bir oteli bizim için kiraladi. Bulduğumuz polisler yolu tarif etti sonra cikolata renkli bir hatun yardimci oldu ve telefonla birilerini arayip otelimizin tam adresini öğreniverdi. Yol bulucu aletinin bizi götürmeye çaliştiği adressten cok farkli bir adresdeydi otel. Otelimize kavuştuğumuza sevindik. Giriş işlemlerimizi yaptirip odamiza çiktik baktik odada baska kişilere ait valizler var. Bir odada kacç kisi uyuyabiliriz ki. Sonra tekrar resepsiyona gidip yapilan hatayi düzeltik. Hemen duşumu aldim bizimkiler önce yemek yemeği tercih ettiler. Banyodan çiktim elektrikler kesildi sicak sular bitti bizimkiler duş alamadan yatmak zorunda kaldilar. Ben temiz temiz ve mişil mişil uyudum...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.