İnsanlar köprü kuracakları yerde, duvar ördükleri için yalnız kalırlar.-- newton
hüzün şairi
hüzün şairi
@huzunsairi7

En Sorgusuz Sualsiz Hasbihâldir Yaşananlar

14 Haziran 2015 Pazar
Yorum

En Sorgusuz Sualsiz Hasbihâldir Yaşananlar

1

Yorum

2

Beğeni

0,0

Puan

2523

Okunma

En Sorgusuz Sualsiz Hasbihâldir Yaşananlar

En Sorgusuz Sualsiz Hasbihâldir Yaşananlar




Ellerimi çekmeliyim, çeneme yapıştıkları yerden. Bunca sıkışıklıktan kurtulmalıydı dişlerim. Üstelik dudaklarım da kanamaya başlamıştı.
Can sıkıcı şeyler oluyordu. Düşündükçe başıma ağrılar saplanan kör bir noktadaydım sanki. Hasbel kader gelinen bu durum, yadırgı değişikliklere gebeydi. Seyirci kalıp seyretmekte zor, paçaları sıvayıp içine dalmakta. Hayatın tekerinin geçtiği her yere çivi koymak gibi basit bir şey varken, niye taş ayıklamaya soyunsun ki insan?

Bilmeliydim ama neyi?

Kestirmeliydim ama neyi?

Sorgusuz sualsiz hasbihâl etmeliydim, ama neyi?

Günler cadı kazanına dönmüşken, içimin kaynaması asla mesnetsiz olamazdı. Oysa dün, bu güne dair ne çok umut yüklemiştim, yüreğimin omuzlarına. Ektiğim dizelerden, şiir yükümü tutarım diye ne çok sevinmiştim oysa. Hislerin ve ilhamın, ne çok sıkıp suyunu çıkarasım vardı oysa. Rengarenk uçurtmalar salasım vardı gökyüzüne. Lakin rüzgarın fısıltı ve uğultularına kulak tıkamalıydım. İçimi ezdiğim yerden ruhumu torba gibi büzmeliydim. Annece diklenişler sergiemeliydim kendime. Hatta gerekirse paylamalıydım tüm benliğimi. Güven ve sevginin, hakedene verilmesi gerektiğinin zorluğu, herkesi kendin gibi bilmemektedir diye noktayı koymalıyım.

Sol yanımdan vuran sancıların canına okumalıydım belki de. Kulağını çekmeliydim sezgilerin. ’ Öleceğimi bilirsem şaşmam.’ teranesi herkesin dilindeyken, ’Uzak dur haddini bilmeyenlerden, kendine gel ’ diye uyarılar göndermeliyim yüreğime. Hiperaktif harekelerinden bıktığımı anlamalıydı gözlerim. Her baktığını görmeye ve gördüklerini resmetmeye daha dazla cüret etmemeliydi. Bin bir kokunun istilasından kurtarmalıyım burnumu. Kotalar koymalıyım sızlayan direğine. Yeniden temel atıp, yeniden kalıp dökmeye başlamalıydım hislerime. Düşündükçe kaşınan başıma, kaşıdıkça bıraktığım tırnak izinin hesabını sormalıyım. Dökülmesinin veya ak düşmesinin sebebini,kusur ya da suç gibi yüklememeliyim saçlarıma. Yıllardır kulağıma küpe ettiklerimi bir araya toplayıp, hiç düşünmeden kibriti çalmalıyım.

Uyduruktan teyyare sebeplerle içimi dışıma çıkarmalıyım. Böbreklerimi iflas ettiricesine ağrıtıp, incitmeliyim böğürlerimi. Yutkundukça boğazıma duranlarda dahil, tek tek kusmalıyım hepsini. Sözlerin, verdiği acı kadardır hükmü bilirim. Ve sahibini aksettirip bağladığını. Varsayımsız, en direk ve ön yargısız, inceldiği yerden kırmalıyım direğini , içime oturan mesnetsiz cümlelerin. Nasıl ki: zamanla iltica ediyorlarsa benden, fetret vakitlerinden kurtarıp yakamı, aymazlıkları işaret eden bulgulardan yola çıkarak, suskulara hicreti başlatmalıyım. Neyim var, neyim yoksa sil baştan yapmalıyım. İçimin elvermediği ne varsa sıtkımı sıyırmalı, mümkün mertebe uzak durmalıyım. Ya da toplaya böle, çıkara çarpa elimde kalanlardan sıkı bir sağlama yapıp, işime gelmeyenler dahil, zarardan başka getirisi olmayanları rafa kaldırmalıyım.

İstemediğim ot burnumun ucunda bitse bile, gülüp geçmeliyim. Öğürten yalan ve riyadan, tiksidiğim kadar, sineği bahane gösterenlere hiddetimi siper etmeliyim. İt korkusunu astarlayanlara karşı, çalıları sevmeliyim. Devenin boyun eğriliğini, kendi işinin ustalığına yoranlara, ainesi iştir kişinin, kapatın çenenizi diye söylenmeliyim. Armut yetiştirirken iyisini ayılara kaptıran uyur gezerlere, bakarsan bağ, bakmasan yem olur demeliyim. Allah korkusunu yitirerek atıp tutanlara, avcı hikayelerini salık vermeliyim.

Dünyayı batıranlar, acıların kadınını oynayanlar, köyünün yağmurlarında yıkananlar, bir sabahçı kahvesinde pinekleyenler, kaderinin bir oyununa gelenler, yüreğini zorla ağlatanlar, şu dağlarda kar olanlar, kırılsın ellerim neye yarıyor diye sızlananlar, günah benim, kusur benim, suç benim diyenler, umurumun kapsama alanı dışına çıkmalılar. Arabesk günler, yalnız şarkılarda kalmalı diyerek, sabrın ve şükrün koynunda, sükûta dem tutmalıyım

Ve Orhan babadan ’Berhudar ol. ’ dinlerken:

Ne olursa olsun ama her ne olursa olsun şiire semah durmalıyım.

HÜZÜN ŞAİRİ: N Y

30 / 01 / 2013



Paylaş
Beğenenler
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
En sorgusuz sualsiz hasbihâldir yaşananlar Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz En sorgusuz sualsiz hasbihâldir yaşananlar yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
En Sorgusuz Sualsiz Hasbihâldir Yaşananlar yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
NUR-ZEN
NUR-ZEN, @emineakbas
14.6.2015 20:36:30
Can şairem içli bir yazı okudum bir kavanoz biraz taş dolduracak kadar biraz kum işte bu şairem taşlar kavanozu doldurmuyor kum serpmek gerek biraz deneyimsi oldu ama hayatta böyle taşlar çıktıkça kum doldurmak gerek yani yumuşak başlı olmak evet haklısın yürek incitiyor ama her daim iyidir Sabır ilaçtır seni seviyorum Nimet anne... Saygılarımla...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.