- 333 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
CEO BÖLÜM II
Her şey o gece başladı. Öyle bakmayın hangi gece olduğunu biliyorsunuz. Hepimiz bu süreci yaşadık öyle değil mi? O malum gece anneciklerimizin kukusuna babalarımızın pipisinin girdiği o malum gün. Hangi saat olduğunun önemi yok ya da nasıl olduğunun isteyerek ya da istemeyerek oldu işte buradayız. Yüz elli milyon spermden geriye kalan kalıntıya bir bakın. İşte o gün ilk ve sonsuza dek devam edecek başarımı kazanmıştım. Başarılar, zaferler zinciri hiç yenilmemek her zaman kazanmak ne kadar sıkıcı olabilir biliyor musunuz? Ölümsüz olmak, sonsuza dek yaşamak gibi sıkıcı bir şey bu hiç heyecan yok tek eğlencemiz zaferlerimizi beyaz şarap, şampanya ve pahalı mezelerle kutladıktan sonra kariyerler planlaması yapmaktan vajinalarındaki tüyleri kesmeye vakti olmayan kadınlarımızla birlikte olmak. Hastalık bulaşma yada ‘’ Acaba hamile kalır mı ? ‘’ riski bile yok her şey bu denli planlanmış ve monoton.
Yaşasın Tarzana siyah memelerinden süt veren anne maymun
Yaşasın Annelerinizin kukusu ve babalarınız pipisi
Yaşasın ölümlü olmak
Yaşasın yüzeli milyon sperm
İnsan özgür doğar, her yerde zincire vurulur. Nedeni ise çıplak doğuyor olması ve mülkiyetsiz olması. Kaybedeceğin hiç bir şeyin olmadığı ilk ve son an. Sen babanın ereksiyon geçirmiş penisi boyutundaki sen, annenin kollarına verildiğin anda özgürlüğün elinden alınır. Çünkü artık sahip olduğun ve sana neyi nasıl ne zaman yapman gerektiğini söyleyecek, öğretecek birileri vardır etrafında . Nedense aklıma hep Tarzan ve onun meşhur ormanda maymunlar tarafından büyütülme hikayesi geliyor. Maymunu düşünelim eğer kendi çocuğunu kaybetmemiş ve karnı aç olsaydı yine sevgili Tarzan’ımızı alırmıydı. Bir çocuk doğurmak son derece bencil bir davranıştır. Monotonlaşan hayatta barındırdığın biriktirdiğin sevgiyi birisinin üzerine yığmak hayatını ona adamak bir renk katmak istersin. Yani maymunumuz aslında orada kendini kurtarmış oldu. Yoksa malum maymunumuzu yalnızlık sendromu geçirmesine depresyona girmesine, kendini sarmaşıklara asmasına, zehirli meyveler yemesine yada ağaçtan ağaca zıplarken strese bağlı kalp krizi geçirmesine sebep olabilirdi.
İnsan tam olmayı nasıl başarır? Sonsuz mutluluğa nasıl kavuşur? Nasıl tatmin olup da ölümü bekler? Sonsuz mutluluk kavramı çok korkunç gözükmüyor mu? Bana sapkın ve kimlik bunalımı yaşayan bir zavallı diyebilirsiniz. Ailesini evde bırakıp kerhanelerde yatan bir sapık, ruh hastası. Kimlik bunalımı yaşayan bir hastada diyebilirsiniz. Yada şeytanın yoluna düşmüş bir günahkar. Kendime bazen bende böyle sesleniyorum ‘’Günahkar! Yanacaksın! ’’ Sonra tekrar içimdeki kötü adam alıyor konuşma sırasını ve bana diyor ki. Dindar biri olduğunu düşün, üç kutsal kitaba göre isimleri değişse bile Tanrını yarattığı ilk insan o yasak meyveyi yedi ve bu dünyaya düştü. Belki de chuck’ın dediği gibi gerçektende sonsuz mutluluğun ne kadar sıkıcı olabileceğinin farkına varmışlardı neyse konumuza dönelim. Tanrıda insanı ceza çekmesi ve sorgulanması için dünya denilen bir gezegene gönderdi. Ona orda yaşanabilecek bir alan kıldı. İnsanda o dünyada rezidanslar, otoyollar, saniyede 140 km hızla giden araçlar yaptı neyse yine konumuza dönelim. Eğer sen inançlı biriysen bu dünyaya cezalandırılmaya gönderildiğini bilirsin o zaman bu dünyada sonsuz mutluluğu, ideal bir düzeni aramak neden? Lanet olası insan şu lanet cezanı al ve git
Sanırım hayvanlar bunun bilincinde ve toplu halde intihar etmeye çalısıyorlar. Tabi ki insanoğlu bunu soyları tükenmekte olan hayvanlar olarak algılıyor. Lanet olası insan, şu lanet cezanı al ve sikişmek istemeyen hayvaları rahat bırak.
...
İnsan 12.00’da uyandığında kahve içecek vakti olmuyor. Hemen toparlanıp aslında 09.00 da olan işine gitmesi gerekiyor. Bide uyandığı otel geceleri bir kerhaneye dönüşüyorsa 07.00 da kalkmalı. Sabahları insan bedeninin en fazla enforfin salgıladığı zamandır bu yüzden uyandığınızca çadırınız kurulmuş oluyor. Hele bir de uyandığınızda yan odadan bir gergedanın penisini içine alırmışçasına haykıran bir kadın varsa uyandığınızda yanınızda duran her şeyi sikebilirsiniz. Neyse ki uyandığımda yanımda bir bir kadın vardı ve çok çirkindi. Suratı bu kadar çirkin olan birinin vajinası nasıldır acaba düşürken uykum ayıldı düşünmemeye çalıştım, kusmamaya. Kalktım giyindim ve eve gittim
Bu berbat kerhaneden güzel evime, leş kokulu fahişenin yanından mis gibi kokan karımın yanına giderken dün gece nerede olduğumun yalanını söylemem gerekiyordu. Trafik bunun için mükemmel bir yerdir. Trafikte ve tuvalette sıçarken birçok şeyi icat edebilirsiniz bana güvenin. Bana başarımın sırrını sorarsanız tuvalette sıçmak demem tabi ki ne düşündünüz ki. Benim başarımın sırrı genlerimde evet ben o sevmediğiniz üniversitede herkesin harıl harıl çalıştığı final sınavlarının gecelerinde seks partilerine giden kişiyim. Benim başarımın ikinci sırrını soracak olursanız umursamamak derim. Umursamazlığım beni her zaman başarılı kıldı. Heyecanlandığınızda vücudunuz Depomin salgılar bu vücuttaki kan basıncını arttırır ve hata yapma olasılığını doğurur. Eve gelinir, kapı açılır. Odaya girilir ve uyuyan eşinin yanağına bir öpücük kondurulur. Melotomin hormonu etkisindeki sevgili eşim gözlerini açar ve ‘’neredeydin’’ der. Seratonin hormonu etkisindeki ben sevgili eşimin yüzüne gül yaprakları dökerken ‘’ Başardık hayatım o çekik gözlü pigmelerden işi aldık artık yıllık izne çıkabilirim’’ dediğimde sevgili eşim gülümser ve ’’ gel buraya’’ der beni kravatımdan çeker. Neyse ki uyandığım o tipsiz fahişe ile sabah sevişmemi yapmamıştım. Bu arada Seratonin sakinlik ve kendine güven hormonudur.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.