- 820 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
SÜMER TİLMAÇ'IN VEFATI VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
İngilizce konuşunca daha modern Arapça konuşunca daha dindar olduğunu zanneden acayip bir toplum olup çıktık.
Garip, ucube bir lisan(!) musallat olunca dilimize, o güzelim Türkçe’mizden utanır oldu gençlerimiz.
Hayatın her alanına sirayet etti bu durum. Geleneklerimiz, göreneklerimiz de lisanımızla birlikte tuhaflaşmaya, değişmeye başladı.
Hastane odasında türlü cihazlara bağlı can çekişen babasıyla öz çekim yapan hayırlı (!) evlat mı ararsınız yoksa trafik kazasının hemen sonrasında başından oluk oluk kan akan arkadaşını kameraya çeken dost mu?
Maşallah ne ararsanız hepsi var.
Önceden biri vefat ettiğinde bu kara haber “selâ” ile hısım, akrabaya, mahalleye duyurulurdu. Artık bu konular SMS ile duyurulur oldu.
Önceden konu komşu, bütün mahalle toplanır el birliğiyle o acı paylaşılırdı.
Öyle ki cenaze evinde yemek dahi pişirilmez ev sahipleri sadece taziyeleri kabul ederken evin bu türlü ihtiyaçları komşular tarafından karşılanırdı.
Şimdi ise facebook yahut twitter duvarına yazılan klişe sözlerle bildiriliyor taziye.
Dedim ya lisanımız değişince, her şey değişti.
Önceden tekbirlerle, dualarla, salavatlarla uğurlanırdı son yolculuğa sevdiklerimiz. Şimdilerde alkışlarla, ıslıklarla uğurlanır oldu.
Önceden “Allah rahmet eylesin” derdik gidenin ardından, yahut “Ruhu şad olsun, nur içinde yatsın.”
Şimdiler de “Işıklar içinde uyusun” demek –tabiri caizse- moda oldu.
Allah aşkına rahmet-i rahmete kavuşmuş bir kişiyi son yolculuğuna alkışla uğurlamak İslam akaidinde mi var, Türk töresinde mi?
Işıklar içinde uyu ne demek?
Mezarda ampul mü var?
“Nur içinde yatsın”a ne oldu?
Ha bir de “toprağı bol olsun” tabiri var.
Osmanlı döneminde ölenin müslüman yahut gayr-i müslim olduğunun anlaşılması için kullanılırmış bu tabir. Ölen şayet gayr-i müslim ise “toprağı bol olsun” denirmiş.
Bir diğer rivayete göre ise Şamanizm’de insanlar öldükleri zaman değerli eşyaları ile gömüldükleri için, bu değerli eşyalar çalınmasın diye mezarları bol toprak ile kapatılırmış. O günlerden kalma bir temenni olduğu söylenir.
Korkmayın “Allah rahmet eylesin, nur içinde yatsın” derseniz şeriatçı olmazsınız yahu!
Bu vesile ile vefat haberini üzüntüyle öğrendiğim Sümer TİLMAÇ’a Cenâb-ı Allah’tan rahmet diliyorum. Allah yakınlarına ve sevenlerine sabır versin. Kabri nur, mekânı cennet olsun.
Vefa, selam ve dua ile.
YORUMLAR
Şimdi kimin olduğunu hatırlamıyorum-sanırım Amerikalı-bir yazarın öyküsünde, linç edilmiş bir zencinin giysisinin bir parçasını, kasabanının barcısı, daha çok müşteri çekmek amacıyla dükkanına asar...
[ Edebiyat da bu olsa gerek: İşte böyle, insanın evrensel durumlarını ifade edince, farklı bir coğrafyada, farklı bir zamanda bile karşılığı çıkınca şaşırtmalı...]
Biz de o hale geldik yani...
Vahşi cinayetlerle sizin örneklediğiniz absürtlükler arasında organik bir bağ gibi ( cinayetlerle absürtlükler aynı 'ruh ikliminde' ortaya çıkmıyorlar mı? ) toplumu sarmalına alan, 'yabancılaşma'yı da getiren bir medeniyet algısı ile de bir bağ var...
Özetle: Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki, sonraki kuşaklar herhalde "toprağı bol olsun" diyeceklerdir (inşallah)...
Saygılarımla.
yitiksevdalar
Biz aklın durduğu çağda yaşadık" dizelerini boşa yazmamış demek ki Karakoç.