- 1777 Okunma
- 2 Yorum
- 6 Beğeni
YEDİVEREN KIZ ( VATAN VE AŞK GÜNLÜKLERİ )
yediveren kız...
düşün ki yangınlar ülkesinde ıslandık yasaklarla, nemruttan gün ışığı toplayarak indiğimiz teorik düşler,
Amed Batman arası bir yolculuğun pratik kardeşliğiydi..
tut ki Nusaybin’den Karadeniz’e aşk mavileri süpürdük, resmi yazışmalar arasına karışmış bir tutanaktı Türkiye.
haziran ölüleriyle kırmızı uçurtmalar saldık sonra göğe, bir avuç çocuğun İstanbul yalnızlığıyla dokunduğu aşklar, cumartesi anneleriyle ulaştı kayıp türküler istasyonuna..
ah yediveren kız...
kucağına sağılmış hürriyetin yitikliği değildi, özgürlük kırıklarıyla büyümüş sevdalar bebeğiydi ...
gözlerinde doğurduğun yağmurlar, şimdi toprağın sürgünlerine düşse diyorum,
alışkanlık değil tabi ki, uzun süreli bağımsızlık serüvenleri, tamda olasılığı bizi insan tutan.
gözlerindeki direnen ülke, devrimlerden alıntıdır...
( insan bir kere doğar
yaşadığını sandığı sürece ölürmüş )
saati
hiçbir yere gidilmeyeceğini bilerek kurup, sadece hayatın devam ettiğini, ruhumuza ispat etme çabası,
tüm beceriksizliğimiz..
ki herkes biraz düşmandır kendisine..
bir çekmecenin tarihi dökümanlarıdır
o paha biçilmez unutulmuşluklar
ve insan kendinde ölür
kendinde yaşar
hiç durmadan..!..
ah yediveren kız..
soluğumu tutarmısın savaşların barışlara yenildiği zamana kadar, yenik olabilir herkes kendine,
tarih içinde varlığı ispatsız zulüm ayinleriyle korku imparatorlukları kurulmuş olabilir,asıl sen nasılsın şimdi
yüreğinle, aklın arası vicdanınla seviyormusun insanları...sev hemde çok sev...ruhuna katıp zamanı,
kocaman bir çingene falındaki yalancı mutluluklarla sev....ama gerçekleri unutmadan yediveren kız...
....
gel görki ,
hüzün aşka yakışıyor
aşk insana
insan adamlığa yakışıyor
adam kadına
kadın çocuklara hayat oluyor
çocuklar büyümeden
öldürülüyor...!
biliyormusun, o kadar üşüdüğüm oldu, o kadar yıkıldığım, öldüğüm, dirildiğim...
birden devrim ışıkları yanmış bir ülke olduğunu düşün şimdi
demli bir çay vaktinde, hazırlıksız özlermisin beni
o an pencere buğulansa,
saçlarınla
resmimi çizermisin usulca,
oradan duvara gölge olsam,
çekip alırmısın beni
kocaman bir yağmurla,
sarılırmısın bana..
omuzum bir kuş yuvası olur,
başın üşüyen bir serçe
sığınırmısın korkmadan,
seni seviyorumla değil
birdenbire, aniden acılarla
biz olurmusun sonsuzluğa...
ne güzeldir birini özlemek vatanın tam bağımsız gülüşleri gibi...