- 540 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
YENİDEN AŞK
YENİDEN AŞK
Yemyeşil bir yumağın içinde bir kızıl gül belirir. Gözbebeği gibi. Onca yaprağı dalı tomurcuğu kökü kokuyu rengi onda görürsünüz. Gül o yeşil yumağın aşkı gibidir. Bulunduğu saksıyı bahçeyi bağı güzelleştiriverir.
Sevdiğinizin sesini duyarsınız. İçinizde ılık ıpılık bir şeyler akar, teniniz tatlı bir ürperti duyar. O akan şeyle beraber akar, coşar, çağlarsınız. Çiçek çiçek bahar olursunuz. Meyve meyve yaz. Aşka durursunuz koşulsuz.
Bir şehrin içinden bir ırmak geçer. Türküler yakılır onun öfkesine, dinginliğine. Bulanıklığına. Alıp götürdükleri, getirip yüreğinizin kıyısına bıraktıkları bir film şeridi gibi gözlerinizin önünde belirir. Akar durur su misali.
Sevmek uyumdur.
Sevmek hoşgörü.
Sevmek birinin diğerinin yaşam hakkını törpülememesidir.
Sevmek
Ruhların uyumudur
Bakışların
Dokunuşların.
Bir serçenin dala dokunuşudur aşk.
Bir böceğin çiçeğe konuşu.
Bir bakıma sevginin dengelediği bir var oluştur bu. Doğa kendinde olanı bir denge içinde tutar. Her börtü böcek ağaç ot. İnsan henüz uğramadıysa semtine uyum bozulmamıştır.
*
Tabağınıza sıcacık kuru fasulyeyi doldurmuşsunuzdur. Hava soğuk. Yemeğin buğusu üstünde. Sıcaklığı tabağa dokunan ellerinizde. Yanına birkaç taze soğan. Pürçekleriyle beraber. Bir somun köy ekmeği koyarsınız. Büyük ziyafet hazırdır.
Tam iştahla daldıracakken kaşığınızı bir bakarsınız bir sinek. Tüm resim siliniverir zihninizden. Biraz gönüllü biraz gönülsüz yemeği çöpe dökersiniz.
Bir sabah çıtır çıtır kızarmış simiti koyarsınız masanıza. Bir dilim peynir ve bir bardak demli çay. İlk lokmada yaşam bu dersiniz. Harika. İkinci ısırıkta dilinize bir şeyler dolanır. Bir kıl…
Öyle şeyler vardır ki insanı ters yüz eder. İçini dışına çıkarır. Midesini bulandırır. Bütün iştahını sevincini alıp götürür.
Bazı insanlar ağaçta gül gibidir. Yaşadığı yeri güzelleştirir. Bazı insanlar da kıl gibi. Sinek gibidir. Yaşadığı yeri çirkinleştirir. Yaşanmaz hale getirir.
Bundan birkaç yıl önce Artvin’e gitmiştim. Birkaç sevgili dostu ziyaret, yaşamımın bir bölümüne dair notları tekrar okumak, yaşarken aldığım hazzı tekrar duymaktı amaç. Bu yaşamımdaki ilk pişmanlıklarımdan biri oldu. Gülen gözlerinin içine bakarak veda ettiğiniz bir sevgiliyi dönüşte ölü bulmak gibiydi bu ziyaret.
Çoruh’un yatağı taş çakılla dolmuş. Adeta şehrin kalbi ile birlikte tüm damarları sökülüp alınmıştı. Çoruh’un etrafındaki dağlarda ne ağaç ne kuş… Ne kanat şakırtısı.
90’lı yıllarda şehrin duyarlı insanları Artvin’de siyanürlü altına karşı direnişteydi. “Siyanüre Hayır “ kampanyaları ile şehirlerine sahip çıkmaya çalışıyorlardı. Aynı yıllardaki Bergama köylülerinin de siyanürlü altına karşı direnişleri vardı.
Ancak yıllar geçmiş Artvini Artvin yapan Çoruh, yerini taş, kaya ve çakıla bırakmıştı. Her şey bir yanılsamaydı belki. Belki de bir hayal.
Sevgi, dostluk ve umutla…
09/06/2015
küçük menderes gazetesi
YORUMLAR
Sanki aşkı değilde bir baharı yaşiyor insan yazınızda..Öylesine çiçek çiçek.. Öylesine serin.. Elbet anlatılan aşk olunca daha bir sarıyor okuyan yazınız. Şiirlerinizde de bu temiz koku, bu baharsı hava var.. Bence devam edin yazıyada.. Kutluyorum o temiz dilinizi.. Saygılarımla..