4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
704
Okunma
7 Haziran 2015 günü yapılan genel seçimler,yine ortaya bir "sistem krizi" çıkardı.
Rejim krizi değil...
550 milletvekilinin dağılımı hiçbir partiye "tek başına hükümet" olma yetki ve şansı vermedi.
Mevcut durumda siyasi partilerin de bir araya gelip,koalisyon kurmaları da zor hatta neredeyse imkansız gibi.
Erken seçime gidilir diyen de var!
Tamam,peki erken de olsa yapılacak bir genel seçimin bundan farklı bir tablo ortaya çıkaracağının garantisi var mı?
Yok!
O zaman bu "sonuca" bir sistemin yani parlamenter sistemin yapısı gereği kriz üretmeye yaktın bir sistem olduğunu söylemek mümkün.
Unutmayalım ki fikirlerimiz hayattan doğar;hayat değişir,biz değişiriz,fikirlerimiz de değişir.
........................
İki gündür gazetelerde onlarca yazı ve yorum,televizyonlarda ise "bitmeyen pehlivan tefrikası" gibi saatlerce süren yorum ve analizler...
"Halk başkanlık sistemini" reddetti ise ana tema!
Bunun böyle "değerlendirilmesinin" yanlış,hatta halka "doğruyu söylememenin" bir sonucu olduğunu düşünüyorum.
Gerçek bu değil.
Ortaya,hükümetin yani yürütmenin, Meclis’in yani yasamanın içinden seçilmesinin doğurduğu bir "kriz "çıkmıştır.Bu arada şunu da tekraren demeliyim:Cumhuriyet,rejimin adıdır;parlamenter ya da başkanlık ise sistemin adıdır.
Parlamenter sistem oldukça bu ve benzeri krizler hep olacaktır.Çünkü bu sistemde yasama ile yürütmenin iç içe geçmesi krizin ana sebebidir.
Ve sistemin en zayıf halkası da budur.
Çinlilerin güzel bir atasözü buraya "cuk" oturmaktadır.
-Bir zincirin gücü,en zayıf halkası kadardır.
...........................
Şimdi başkanlık sistemini konuşmanın tam zamanıdır.
Öyle büyük büyük laflara,çok çok "okumalara" da ihtiyaç olduğu kanısında değilim.Hayata biraz basit bakıp,şöyle bir soru sorabiliriz:
-Hükümet,yasamanın içinden seçilmek zorunda kalmasaydı bu kriz ortaya çıkarmaydı?
Bence hayır!
Çünkü yürütme,başkanın yetkisinde ve parlamento dışından seçilecek kişilerden oluşacak,bu çıkan sonuç da ne olursa olsun,hükümeti kurma zorunluluğu Meclis’te olmadığı için ortaya ne bir "kriz",ne de "pazarlık" yapılacak konular çıkacaktı.
Hatta tam tersine,ta 1755 ’te ölen Montesquieu’nun söylediği "kuvvetler ayrılığı "ilkesi hayat bulacaktı yasama,yürütme ve yargı arasında.
Gerçek şudur:
Bu kadar çok kültürlü ve çoğulcu bir toplumsal yapıda,parlamenter sistem hep krize gebedir.
Şimdi "kişiselleştirmeden" başkanlık sistemini konuşmanın/konuşulmasının zamanıdır.
Hele hele kendisine "aydın"ım diyenlerin.
Ya da entelektüel veya münevver.
Fark etmez,yeter ki gerçekler konuşulsun.Ancak "toptancılık" yapılmadan veya abartmadan hakikati.