- 787 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Hayat ve dosta dair
Hayat ne kadar da garip değil mi? Bir gün mutluluktan içinizde kelebekler uçuşurken,
ertesi gün aynı kelebekler sanki uçurumun dibinden bir bir atlıyor. Kimi zaman yüreğimize kocaman bir şey oturuyor ve sel olup akıyor gözyaşlarımız. Hayatın zorlu yokuşlarında yol alıyorken, bir de bakıyoruz ki yolumuz düzleşmiş ayağımıza bir taş bile dokunmuyor. Sanki kanatlarımız var da yürümüyor uçuyoruz; kuş misali.
Hayat bu gariplikle devam ederken yanında bir dostu olmalı insanın. Hayatın demini, çayla yudumlamak için. Sen hüzün denizinde çırpınırken, seni hüzün denizinden çekip çıkarmak için kendi benliğinden bile vazgeçebilendir çünkü dost.
Uzaklarda da olsa içindeki varlığa şükrederek yaşamayı öğrenirsin. O üzüldüğünde seher vaktinde açılan ellerle merhem olursun yarasına. Yalnız hüznü değil, mutluluğu da bölüşebilirsin onunla. İçinde açan sevgi çiçeklerinin en güzelinden bir demet de onun için ayırırsın.
En çok ona güvenirsin. Çünkü düşsen de tökezlesen de bilirsin seninle olup seni koruyacağını. Kimsenin sarmadığı yerden yaranı saracağını bilirsin. Arayabilirsin saate bakmaksızın her sesini özlediğinde. Niye arıyorsun diye sitemde bulunmaz.
Bir dostu olmalı insanın, aksi takdirde hayat çekilmez bir yük olur omuzlarında. Yediğin yemeğe ne kadar tuz atsan da yavan gelir dostun yokluğunda. Ama dostla içilen acı bir kahve bile onun sohbetiyle tatlanır. Kısaca hayatın tadı değil midir dost.
Mevlana’nın dediği gibi ;‘’Leyla değilim dost, Lâkin çağırırsan çöllere gelirim. Sana yalan halde gelmem, Toplarım özümü, yalın halde gelirim. Kapıyı çaldığımda kim o dersen, ben olmam kapında sen olur gelirim. Sen gel de yeter ki, yola yük olmam, yol olur gelirim.’’diyen Şemsin Mevlana’sı ve Mevla’nın Şemsi gibi ikinizi bir edecek dostunuz olması dileğimle.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.