- 515 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
SU KABAKLARI
Bostanın kafası küçük, gövdesi kocaman su kabakları, bir gün bostanda hâkimiyetlerini ilan ettiler…
İktidarlarını sürdürmek için bostandaki diğer sebzelere, hatta küçük su kabaklarına karşı baskı ve şiddete başvurdular…
Kafası küçük, gövdesi kocaman su kabakları tüylerini kirpi gibi kabartarak, önce domatese bağırdılar:
— Domates! Bundan sonra ben domatesim, demeyeceksin! Sen su kabağısın! Aslını unutmuşsun! Domatesim dersen seni ayaklarımızın altında ezeriz! Sırtında potinlerimizle gezeriz! Bize karşı geleni sezeriz! Göğün yedi kat yukarısından gelen şu cümleyi her sabah tekrarlayacaksın:
— Ne mutlu su kabağıyım diyene!
Domates şaşırdı. Kafası küçük, gövdesi kocaman su kabaklarına itiraz etti:
— Ben domatesim… İstesem de su kabağı olamam… Rengimle, boyumla, tadımla ayrı bir sebzeyim. Tanrı bizi ayrı bir cins olarak yarattı… Aynı bostanın ürünleriyiz… Sen su kabağı, ben de domates olarak kardeşçe yaşayalım…
Kafası küçük, gövdesi kocaman su kabakları, kendilerinden küçük domatesi dövmeye başladılar… Tehdit ettiler:
— Sus! İtiraz etme! Biz ne dersek o olacak… Biz güçlüyüz… Döveriz… Söveriz… İstersek öldürürüz, istersek Arap çöllerine süreriz… Dün yaptıklarımıza bak… Hemen inadı bırak…
Kafası küçük, gövdesi kocaman su kabakları, hindiler gibi kabararak patlıcanın üstüne yürüdüler:
— Patlıcan! Bundan sonra patlıcanım, demeyeceksin! Sen su kabağısın! Aslını yitirmişsin! Kendini bitirmişsin! Ben patlıcanım dersen, seni parçalarız! Başucunda durur caz çalarız! İnsanın derisini yüzer, fırçalarız!
Patlıcan korkudan titremeye başladı. Dili peltekleşti… Kafası küçük, gövdesi kocaman su kabaklarına yalvardı:
— Siz ağamsınız… Siz paşamsınız… Ben patlıcanım. İstesem de kafası küçük, gövdesi kocaman su kabağı olamam… Ben haramzadeler gibi aslımı nasıl inkâr ederim? Ben dediğinizi kabul etsem bile kızdığınız zaman bana “patlıcan dölü” diye bağıracaksınız… Patlıcan olduğumu yüzüme vuracaksınız… Bu bostanda siz kafası küçük, gövdesi kocaman su kabağı, ben de patlıcan olarak kardeşçe bir arada yaşayalım…
Kafası küçük, gövdesi kocaman su kabakları kızdılar… Bağırmaya başladılar:
— Sus! Bize itiraz edilmez! Canlılar değneksiz güdülmez… Bu hiddet, doğurur şiddet… Dediğimizi her sabah yüksek sesle tekrar et: Varlığım kafası küçük, gövdesi kocaman su kabaklarına armağan olsun…
Kafası küçük, gövdesi kocaman su kabakları, horozlar gibi kabararak salatalığın üstüne yürüdüler:
— Sen nesin?
Domatesle, patlıcanın başına gelenleri uzaktan büzülerek izleyen salatalık bağırdı:
— Ben salatalık değilim. Kafası küçük, gövdesi kocaman su kabağıyım… Ne mutlu su kabağıyım diyene! Varlığım kafası küçük, gövdesi kocaman su kabaklarına armağan olsun…
Kafası küçük, gövdesi kocaman su kabaklarının üstüne geldiğini gören fasulye, hazır ol vaziyetine geçti. Selam durdu. Künyesini yüksek sesle okumaya başladı:
—Ben kafası küçük, gövdesi kocaman su kabakları soyunun fasulye boyundanım… Ne mutlu su kabağıyım diyene! Varlığım kafası küçük, gövdesi kocaman su kabaklarına armağan olsun…
Kafası küçük, gövdesi kocaman su kabakları, gözlerini bibere çevirdiler…
Biber, korkunun doğurduğu saygıyla ayağa kalktı:
— Ben kafası küçük, gövdesi kocaman su kabakları soyunun biber boyundanım… Ne mutlu su kabağıyım diyene! Varlığım kafası küçük, gövdesi kocaman su kabaklarına armağan olsun…
Kafası küçük, gövdesi kocaman su kabakları yeşilliklere doğru yürüdüler.
Domatesin, patlıcanın, salatalığın, fasulyenin başına gelenleri gören yeşil soğan, maydanoz, nane, tere sırayla künyelerini okudular:
— Ben kafası küçük, gövdesi kocaman su kabakları soyunun yeşil soğan boyundanım…
— Ben kafası küçük, gövdesi kocaman su kabakları soyunun maydanoz boyundanım…
— Ben kafası küçük, gövdesi kocaman su kabakları soyunun nane boyundanım…
— Ben kafası küçük, gövdesi kocaman su kabakları soyunun tere boyundanım…
Hepsi bir ağızdan, göğün yedi kat yukarısından gelen şu cümleleri tekrarladılar:
— Ne mutlu su kabağıyım diyene!
—Varlığım kafası küçük, gövdesi kocaman su kabaklarına armağan olsun…
Bu manzaradan zevk alan kafası küçük, gövdesi kocaman su kabaklarının ağızlarının suyu aktı… Hepsi aynaya baktı. Biz kahramanız diye kendilerinden küçüklere not bıraktı.
Kafası küçük, gövdesi kocaman su kabaklarının bu zulmünü gören merhametli su kabakları çok üzüldüler. Korkularından seslerini çıkarmadılar…
Kendi kendilerine söylendiler:
— Allah’ım! Domates, patlıcan, salatalık, fasulye, biber, yeşil soğan, maydanoz, tere, nane nasıl su kabağı olur? Hepimiz bu bostanın ayrı renkte, ayrı tatta, ayrı boyda güzellikleriyiz… Baskıya, zulme ne gerek var… Bu vicdansızlıktır.
Bazı su kabakları ile domates, patlıcan, salatalık, fasulye, biber, yeşil soğan, maydanoz, tere, nane bir sloganda birleştiler:
— Yaşasın sebzelerin kardeşliği…