- 671 Okunma
- 3 Yorum
- 3 Beğeni
Hoş Geldin Keder
Ey insan, yanacak mısın yoksa pişecek misin kederinle ?
Kederlenebilme Becerisi Üzerine…
Kim kedere hoş geldin der ki ? Hangimiz için kabul edilebilir acı çekmek… “Mutluluk, rutinimiz ve olağan duygu durumumuz olmalı” değil midir ki en büyük mitlerimizden biri ? Olağan insanlık hali neşe, hüzün ise olağanüstü hallermiş gibi yaşanır sanki bazılarımızca..
Kazalar, belalar, ayrılıklar, kayıplar, hayal kırıklıkları… Tüm olumsuz deneyimlerin içerisinde yaşadığımız ve tek kelime ile özetlediğimiz duygudur, keder..
Keder, deyip de tek bir kelime ile özetleyip geçiverdiğimiz duygu, kendi içinde ince nüanslar ile birbirinden ayrılan onca hali, bakış açısını ve yaklaşımı barındırıyor halbuki.. Kederi yaşama biçimimiz, kaderimizi etkiliyor belki de..
Kaza olur, bela olur, kayıp olur.. Keder gelir, çeker, büyür, olgunlaşırız.. Ya da keder gelir çöker, geriler, yozlaşırız…Kaybımız olur, kazamız olur, imtihanımız olur, kederlenir ancak her birinden daha tecrübeli ve olgun, kazançlarla çıkarız.. Kaybımız olur, kazamız olur, imtihanımız olur, kederlenir ancak her birinden daha bitkin ve yorgun, kayıplar ile çıkarız…
Peki nedir ki bu kederin, yönünü tayin eden ? Ne eşlik edince kedere güçlü binalar inşa ediyor içimize ya da nedir, enkaza dönüştüren.. acıları elmas yerine kömüre evrilten?
Üzüntü verici durumlar gelip çattığında çoğu zaman içeri buyur etmek istemeyiz hüznü.. Üzüntüye, “her zaman mutlu olmalıyım gibi bir “mutlak talepkarlık”, dayanamam” gibi bir dayatma ve “acı, istenmedik ve hemen kovulması gereken bir haldir” gibi bir zorbalık eşlik eder bazen.. Tam da bu noktada tutuşan keder kıvılcımı, yakar yakar yakar ancak pişirmez.. Heba olan bir acıya dönüştürür deneyiminizi.. Vitaminini alamazsınız meyvesinin.. Çiğnemek istemezsiniz çünkü.. Ya kusar ya da hazmedemezsiniz.. Kapınıza gelen kedere onu reddetme ve kovma çabası eşlik eder, kolundan çekiştirirsiniz, hırs ve öfke ile arkadaşlık eder hüznünüz..
İşte bunlardan arınmış arı bir keder.. içinde ne hırsı ne de reddi barındırmadığında, arı bir kederin içinde hayal kırıklığı ile birlikte kabulun, acı ile birlikte gönüllülüğün, sitem ile birlikte misafirperverliğin olduğuna şahit olursunuz..
Evet, denilebilir ki… Arı keder pişirir, diğeri ise yakar…
Ey insan yanacak mısın yoksa pişecek misin kederinle ?
YORUMLAR
Evet
"Hamdım, piştim, oldum"
Sevdiğim bir düstur
Bazen de gönlümde ur
Etrafımı çevreleyen bir sur
Malum
"Bir ben vardır bende, benden içeri" sözüde pek meşhurdur
Şüphesiz, üstatlara değer vermek kolay da
Tatbikat önemli
Acının fizik bir hadise olmaktan çıkıp içselleştirilmesi önemli
Ne var ki, bazı hususları da göz ardı etmemek gerektiğini düşünüyorum
Kalender meşrepli olmak güzeldir
Ne ki tatbikatta kalender bir semtin ve ordu evnin adı
Malum günümüz nesli kalender ya da çelebi değil pek
Ve tuttuğunu kopartma eğilimi ağır basıyor
Başaranların çoğunun acıya, kedere merhaba dediklerini sanmıyorum
Devir al takke ver takke devri
Al gülüm ver gülüm dönemi
Ağlamayan çocuğa da meme olmadığı
Ve ağlayanında neredeyse her durumda borusunu öttürdüğünü düşünürsek
Hele ki günümüzde
Gemisini yürüten kaptan
Nalıncı keseri gibi tabirleri de unutmamak lazım
Gerçekten lazım olanında afedersiniz lazımlık halini almadığını kim söyleyebilir
Hak dersiniz değirmende derler
Hakkı isminde biri olup olmadığınız merak uyandırır
Yanlış anlamayın lütfen söylediklerinize her harfiyle inanıyorum
İdeal düzeyde ama
Sonuna kadar idealist olmak gerek
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize sağlık hocam.