- 1033 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Az Usul Es
Tek başına kanat olmak yetmiyormuş uçmaya. Bir gövde bulmalıyım kendime.
Zulamda taşıdığım kentler var, biliyorum. Konuk ederler bir süre belki. Ama göğüne değil. Ücralarına, diplerine, dilsizliğine.
Az uzağımdan es ne olur.
Törpülenmiş diliyle kalbim nasıl da zarif. Küfürlerimin talaşıyla ısıtıyorum ruhumu, üşümesin diye.
Yüreğimi ters yüz etsem tozu dökülecek kurumuş geçmişimin.
(Çığlıklarımın ünlemini çalmış birileri, suskumun lanetine hazırlardır umarım.)
Ben hangi kenti kaçırsam senden, orda bir iklimsiz yağmur peydah olur.
Islanır külü tüm yangınlarımın, közümü sızlatan taneleriyle o iklimsizin. Oysa ben gittiğim hiçbir kente kirimi bulaştırmadım. Islansa da külümü bırakmadım ardımda. İçimden taşmakta olan kent kirlerine rağmen.
Az usul es dinmeyenim.
Ah benim hiç bitmeyenim. Ne zaman ufalansam zamanın avuçlarında kurumuş bir yaprak gibi, sen çıkıp geliyorsun,
"Eserken uğradım" diyerek.
Sonra esip gidiyorsun, ben kendimi topluyorum yollardan. Her seferinde bir parçam eksik. Kimbilir hangi kentte bütününü bekleyip duracak.
Sen orda zahmetsin yüreğime. Ben burda ruhuma külfet...
Usul es biraz. Uzağımdan es. Eserken uğrama artık.
Barış Çelimli