- 710 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
ŞİİR NASIL YAZILIR?
Şiir nasil yazılır? Ya da nasıl şair olabilirim?
Geçen gün internette bir araştırma yaparken karşılaştığım bu iki soruyla tamamen amacımın dışına çıkıp araştırmamı bir kenara bırakıp bu kendi kendime bu sorulara yanıt aradım.
Ben büyük bir yazar degilim. Herhangi bir kitabimda yok. 2008 yilinda Ajda Pekkan a hayranlığımı anlatan bir şiir yazdım ve şiir yazabildiğimi farkettim. Daha sonrasinda Atatürk siiri sonrasında rahmetli babanneme bir ağıt şiiri derken sürekli olarak şiir yazmaya ve bu sitede Paylaşmaya başladım. Profosyonelmiyim yoksa amatörmü? Bunun cevabini üstadlarima bırakıyorum. Ama ’siir nasil yazılır, nasil şair olabilirim’ sorularini kendi fikrimce yanıtlamak istiyorum.
Ahşap boyama sanatı, ressamlık , dans etmek vs. Bunlar ayrı ayrı kabiliyettir. Ve bu kabiliyetlere eğitimini alarak sahip olmak mümkündür. Peki ya şiir... Şiir yazmak bir kabiliyetmidir yoksa kişisel bir özellikmi? Öncelikle bu soru yanitmalak lazım bence. Elbette siir yazmak bir kabiliyettir ve öğrenilebilir. Ama dikkat edilmesi gereken bir unsur var . İşin kabiliyet olan yanı ölçek ve kafiye düzenidir. Ancak bunları öğrenebiliriz. Peki ya şiirin ruhu? Onu öğrenmek yada eğitimini almak ne kadar mümkün olur. Ancak icten gelen ve Allah tarafindan bahşedilen bir özelliktir o duyguya sahip olmak. Duygu icerikli ve mantıklı. Guzel sözleri bir araya getirebiliyorsak kişisel bir ozelligimiz var demektir. Bu durumda ancak egitim alarak yada bilgi araştırması yaparak güzel dizelerin ölceklerini, aruz veznini ve kafiye düzenini öğrenebiliriz.
İşin özü bir siiri siir yapan icindeki duygudur. Önemli olanı ise dizeleri dogru olarak siralamaktir. Duzenli ölçek ve kafiyelerle de şiirimizin görselliğine dikkat etmiş oluruz...
Bu yazı bu sorunun doğru cevabı demem ne kadar doğru olur bilemem. En azından kendimce görüşümü paylaşmak istedim...
Sevgilerimle... Caner Sakallı
YORUMLAR
Ahmet bey söylediğiniz hersey doğru. Haklısınız.
Ama sizinde dediğiniz gibi 'duygu yoğunluğu' varsa eger aldığımız eğitimlerle ortaya birseyler cikarabiliriz. Ve bu duygunun dogustan olduguna inaniyorum. Ve tabiki sadece bu duyguya sahip olmak yetmiyor. Herkes te doğuştan duygulu oldugunu tabiki anlayamaz.
Onemli olan duygulari fışkırtmak ya da kesfetmek. Bunu icin bazi şeylerin vesile olmasida bize yardimci olabilir. Ask ,ayrilik , sevgi yada gezdimiz gördüğümüz guzelliklerin etkisi...
Iste benim anlatmak istediğim de bu. Kimse kimseye duyguyu öğretmez.
İçimizde o duyguya sahipsek hayatın bi takim gercekleriyle yuzleserek duygumuzun farkina varabiliyoruz.
Şair olunmaz şair doğulur lafı her zaman için yanlış bir yaklaşımdır şiir ve şaire. Hiç kimseye doğduğunda aaa bu bu adam şair olacak kesin diye bir cümle kurulmaz. Şairliğin en büyük özelliklerinden biri gözlem yeteneğidir. Şairin ana malzemesi insandır, tabiattır, akla gelen canlılardır çoğu kere. Şair ya da şair adayı aldığı eğitim gereği okuduklarını iyi özümsemiş ise ve de duygu yoğunluğu varsa diğer canlılara karşı bir şekilde içinde biriktirdiklerini yazıya dökecektir, şiir sadece duygu işi de değildir, duygu ve mantık, akıl yürütme de olmalıdır kesinlikle işin içinde, şiir matematik de değildir belki ama, azıcık hesap kitapta bilmek gerekir güzel şiir yazmak için. Hece vezni her zaman gurur duyduğumuz milli veznimiz olsa da şimdilerde serbest yazılan şiirler bir adım öne çıkmaktadır. Çevresinde gördüğü her olay her insan şaire ilham verir, vermelidir de. Dilenen bir adam, yoldan geçen bir kedi, çatı da kumruların sevişmesi, karşıdan karşıya geçen teyzeye yardım eden bir delikanlı. Yani hayatın ta kendisi. Dediğim gibi en önemlisi gözlem yeteneği ve dile hakimiyet. Bunun içinde genç şairer tavsiyem yazın, yazın bıkmadan ama yazmaktan da çok okuyun okuyun...