35
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
3343
Okunma
Az önce bir türk filmi seyrettim.Hani şu siyah beyaz eski değerli sanatçılarımızın pembe panjurlu buram buram aşk’ı anlatan karelerle dolu olanlarından bir tanesiydi...
B.ada’da çekilmiş olan bir sahnede; kıza kurulmuş papatyalardan özel salıncakta sevgili yi sallarken çamların arasında söylenen anlamlı şarkıları dinledim özlemle ve tuzlu sularım suladı yine çene çukurumu...Şimdilerde tek taş yüzükler romantikliği anlatıyor ve yüzüğün fiatı sevdayı belirliyor sanki...
Günümüzde her nekadar o filmlerle alay edilsede, o günlere özlem gün geçtikçe artmakta diye düşünenlerdenim.Hep sevdalar,dostluklar kirlendi diye haykırıyoruz da acaba aramızda göremediğimiz uzaylılar mı var..? Hem kirletip,hem alay edip, hem nostaljiyi özlüyoruz ve ahhh o günler diyebiliyoruz...? Nasıl bir çelişki bu anlamış değilim..?
Zengin kız,fakir erkek aşk’ların mücadeleleri ve kötü adam Erol Taş ile kötü kadın Aliye Rona’yı hepimiz yakından tanırız filmlerden(rol icabıydı elbet aslında her ikiside gerçek yaşamlarında dost canlısı insanlar)...Ve o günlerde o filimleri izlerken kötülüklere ağlar,mutlu sonları alkışlardık...
Oyuncular bizlere iyiyi,kötüyü,mutluluğu,hüzünleri hem izletir hemde mesajlar verirlerdi...Münür Özkul, Adile Naşit çiftinin ağlatan, güldüren karelerini çok özledim çok...
Kızların aşk’ ı Tarık Akan ve Gülşen Bubikoğlu ne güzel kareler bırakmıştır hafızalarımızda...Bir çiçeğin, denizkenarında bir koşmanın sarılmanın,gözlerdeki bakışların anlamları vardı...Şimdilerde ise maddiyata koşmak anlamlı oldu sadece...
Sokak çocukları eksilmedi oysa aksine arttı neydi bu değişiklik,umursamazlık..?İzleyiciler nerede hata yaptı anlamış değilim...Kötüleri taşlarken izeyen ruhlar aralarına karışmış ama kimse kendini taşa tutmuyor...Şöyle okkalı bir tokat atmıyor kendi suratına...
Sokaklardaki telefon kulübelerinin kavgalarını bile özledim. Şimdilerde ise cep telefonlarında mesajlarla aşk yaşanıyor...İki kontür birine iki kontür diğerine ve eğer aşk’ı sonlandırmak istiyorsa kontürüm bitti diyor...İki kontürlük soluklar...Çocuklar bunları kimlerden görüpte öyle yaşıyorlar acaba...? Biz öyle görmediğimiz içinmi sevginin,dostun peşinden deli gibi ayrılmadık...? Yoksa bize aptal gözüyle bakanlarmı bu güzellikleri kirletti...
Sevgiliyle cepteki bozuk paraları zar zor birleştirip alınan ekmek arası köftelerin tadı bile başkaydı...Ya sandal kiralama fasılları...Şimdilerde ise denizlerde dev gibi tekneler ve içlerinde kimin eli kimin cebinde belli olmayan aşk’lara tanık bir deniz kan ağlıyor sessizce...Kirlendi deniz,yıldızlar,ay,güneş,sevdalar diye hiç üzülmeyin ben hâlâ aynı filmleri aynı coşkuyla seyrediyorum...
O günlerde yazılan uçları yakılmış mektupların,içlerine konan gül yapraklarını çok özlüyorum...Sevdalarımı hiç boyamadım...O günlerde de mum ışığını,ay ışığını deniz kenarındaki el ele yürüyüşleri sevdim, bu günde aynı şekilde sevmekteyim...
Bu paylaşımım izlediğim filmden etkilenip paylaşmak amaçlıdır...Bu konuda ki özlemlerim asla bitmez...Bir başka sefer diğer özlemlerimi paylaşmak üzere sevgili dotlarım...
saygım ve sevgimle...
maviler yüreğinize...
yarın umut olsun hepimize...yüreği sevgiden geçen herkese ve o sevgiyi koruyanlara selâm olsun ...
ayşe yayman