1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
739
Okunma
TOPLUMSAL TABULAR
insanın özgürlüğünü sezdirmeden kısıtlayan toplumsal ya da kişisel olgular; taraf seçme akabinde doğruya erişebilme içgüdüsü insanın hayata katlanabilme düzeyini yükselten tabuları olusturur. ’’Doğru’’ kavramı kişiden kişiye farklılık gösterir. Ancak toplumsal tabular insanın düşünce farklılıklarını kabul etmeyen,yer yer soyut ve somut ceza sistemlerine tabi tutup zorundalık aşılayan sınırlardır. İnsan; sorgusuzca çoğunluğa uyma, gelenekleri devam ettirme, öğretileni tekrarlama gibi toplumsal olguları kabul ederek gerek karakteri gerek yaşantısına sınırlar koyar ve bu doğrultuda özgürlüğünü ele geçiren düşüncelerin esiri olduğunu dahi göremez. Aksine inandığı yargılara bağlı kaldıkça kendini güvende ve doğru yolda hisseder. Bu, dış zihniyetlerin kişi üzerinde kurduğu hakimiyetin etkisidir. Kötü olansa kişinin bundan duyduğu memnuniyettir.
Bazı toplum ya da geleneklerde kişinin memnuniyetsizliği söz konusu olduğunda uygulanan soyut ya da somut ceza sistemleri kişiyi düşünce özgürlüğüne kavuşturmamak, özgür davranısa alıştırmamak, diğer kişiler için örnek teşkil etmemek beraberinde toplumsal düzeni koruyabilmek için uygulanır. Buna örnek olarak ataerkil toplumlarda yaygın olan ’namus’ kavramını örnek verebiliriz.
Namus, ataerkil toplumlarda kadına yönelik bir mahremiyet dayatmasıdır. Bazı toplumlara göre kadın nikah olmaksızın yaşadığı cinsel ilişkilerinde nammusuzluk, başka bir deyişle ahlaksızlık yapmıştır ve ölümle cezalandırılır. Kadın toplum tarafından sözlü ya da fiziksel yargılanmamak (dini inancı haricinde) için kendine sınırlar ve yasaklar koyar, yaşamını bu doğrultuda yönlendirir.
Bir başka toplumsal tabulardan biri de evliliktir. Evlilik, bazı toplumlarda aile kurmaya ve bunun getirdiği düzenli yaşamdır. Kadın ya da erkek belli bir yaşa geldiğinde toplum tarafında dayatmaya tabi tutulur ve kişi evlenmek istemiyorsa toplum tarafından sorgulanır. Bu nedenle erkek ve kadın bellı bır yasa geldikten sonra sorgulanmamak ve yargılanmamak için kendıne sınırlar koyar ve evlenir.
Örneklerin haricinde aslına bakılırsa bireyin benliğiyle çatışabilecek bir çok toplumsal zorunluluk sıralayabiliriz. Bu bölgeden bölgeye, şehirden şehire hatta en küçük yerleşim birimleri arasında bile farklılık gösterebilir. Bireyin kendine koyduğu zorunluluklar kendi iradesi dışında belirlenmiş olan seçimlerdir. Bunu yalnızca kişinin bilinci ve eğitimi değiştirebilir. Kişi özeldir ve dokunulmazdır. Kişinin temel hak ve hürriyetlerine dokunulamayacağı gibi düşüncelerine ve yaşam şekline de dokunulamaz.
BAŞAK KARAGÖL