- 1168 Okunma
- 9 Yorum
- 3 Beğeni
Yakışır mı siyah İnsana?
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Karşıdaki dağların her birini bir cümleye döksem,
Hangisi içini döker bana? Kim kimin acılarını anlatır da gözlerimden damlayan hüznü silerim. Acının da tarifi var mıdır ki onların nezdinde? Kaç aşık dolanırken Van Gölü’nü acısını atmıştır sodalı turkuaza çalan Doğu’nun narin kızının kalbine?
Diyorum ki kendi kendime şu manzarayı izlerken;
“Acısı da insan için, umudu hele!”
Bir ucundan öbür ucuna gelirken bu memleketin ne menengiç kokan kahve fincanları vardı aklımda, ne gölü’n nazlı kefalleri… Ne karlı yollarında yürürken yetişeceğim kocaman kalpler ne de aklımda cevapsız kalacak türlü sorular iyisiyle kötüsüyle.
Bavulun bir tarafı hep açık.
Hayatta değiştirdiğimiz her durakta bize vadedilen küçük oyuncaklar, unutulmaz dersler ve silinmez yüzleri koyalım diye. Ağırlığı arttıkça katlanılması güç ve bir o kadar maharet isteyen bir iş yaşam.
Kısa zaman oyunları oynar gibi her nefes alışımız. Sonunda ya acı bir yenilgi ya mutlu eden bir galibiyet. Canını acıtarak kötü bir tabloda kalmak korkuttu oysa hepimizi. Siyah asil ve ağır dururdu fakat yas ilan ederdi zamanı geldiğinde, karartırdı yürekleri, acı verirdi, acı sererdi başlara örtü niyetine.
Siyah olmak insanın kaderi miydi ya da insan mı seçti karaya bürünmeyi?
Kötülük yüz değiştirdi her bedende. Kimi kılıç darbeleriyle giydi siyah bir pelerin, kimi de iki sözcüğüyle söktü tırnakları etinden, kalbi yerinden, aklı beyninden.
Kalbim;
Belki de bütün kötülükleri ona ettim ben. Hani teslim ederken ruhunu insan hesabını verecek ya her bir zerresinin. En çok onun hesabını vermekten ödüm kopuyor benim. Yanlış adamları, yanlış yerimden sevdim , yanlış kapılar açtım geldiklerinde , fazlaydı, anladım geçti giderken.
Aklım;
Ziyan ettiğim her bir anın hesabını ediyoruz birlikte. Bilmem kaç gün ve kim bilir kaç saat? Her neyse de insana deli mi derlerdi gülerken?
Akdamar Adası’na döktüğüm bir iki gözyaşının acısını da bilmezsin, Van Gölü’ne uzanan sıradağlara anlattığım hikayeleri de. Ne Nemrut öfkesini dindirdi öykülerimden ne Çarpanak Adası, susturdu sesini suyun.
Bir bahar akşamı başka bir şehirde bıraktığım sisli yüzümü aydınlattım Karlı Tendürek dağının eteklerinde. Beni kimse duymadı başka. Bir ara gölün derinliğinde dinlenen canavara da anlattım.
Sonra gecenin bir yarısı göle bakan odamı aydınlattı gülücüğüyle.
O dedikleri gibi kötü kalpli bir canavar değildi. Her akşam gün batarken bir mısra yazıyorum ona, dinliyor beni.
İşte şimdi, ben hala türkü söylemeyi bırakmamışken ve hala görüyorken gözlerim dinliyorum Doğu’nun bir ilçesinde Erdal Erzincan’dan “Nem kaldı” türküsünü.
Beni dinle, Süphan gibi
Marmara gibi, dinle…
Tezenesini özlemle çalan bir aşık gibi değil,
Öfkeyle kıran bir abdal gibi.
Ki sendedir öldürdüğüm cihangir, sol kolunun altında kirlidir, paslıdır,ve bir daha tanımayacaktır kendi yüzünü, öksüzlüğünü.
Ki sendedir ne yazdıysam ne çizdiysem başka şairler gibi ölümsüz değildir.Ölümlüdür benim bana yazdığım her tümcem, son mısram, son hecem.
Şimdi elleri tertemiz bir Vanlı çocuğun gözlerindedir umudum, tuttuğu kalemdir tek aşkım, servetim onların gözlerindeki ışıktır, yurdum onların kalbi, yolum yüzlerindeki çizgidir.
Şimdi göç etmekte yumurtalarını tatlı suya bırakan inci kefalleri ki kızıdır van gölünün onlar, değil balıkları.
Peki göç eder mi?
İnsanın akıl kırıntıları, kalp ağrıları, hayal kırıklıkları…
Göç eder mi?
Dün ve ondan öncekileri.
Siyah şimdi Van Gölü, karasını örttü yine üzerine, kuşandı kılıçlarını, geceye asi olma vaktidir. Haydi vur yakamozlarını sen de.
İnsana siyah yakışır mı?
“Gönlü kırık, gözü yaşlı, sözü biten şaire.”
Sadece O’na…
Nuray KAÇAN-
Mayıs-26-2015
VAN-
DEĞERLİ SEÇKİ KURULU’NA GEÇ KALINMIŞ BİR GÖNÜLDEN TEŞEKKÜR;
BU KADAR GÜZEL YÜREKLE BULUŞTURDUĞU İÇİN...
YORUMLAR
Canım Nuray,
Her bir sözcüğünü yavaşça yaşadıklarını gözümde canlandırarak okudum.
Kilometrelerce uzaktasın şimdi.Saysak kim bilir kaç bin dağ girer araya?
Hayatın seni götürdüğü o nokta ordaki toprağa, insana ve edebiyata çok şey kazandıracak,
bundan o kadar eminim ki!
Seni üzen, yaralayan ne varsa geçmişe dair biliyorum ki artık çok güçlüsün onlara karşı.
Dimdik.
Kalemin hep ama hep açık olsun.
Ordaki çocukların, sana herkesten çok ihtiyacı var.
Her şeyden çok sen onlara hayat aşılayacaksın.
İnanıyorum.
Yanlış yerinden sevdiklerinin pişmanlığını hiçbir zaman yaşama
yanlış yerden sevmek bazen doğru kişide sevilmeyi gösterir insana.
Üzerine bir çizik, koyu kahve bir hoşçakal.
Sen yaz hep olur mu? Acısa da yaz. Hiçbir acı unutulmuyor yaşanmadıkça.
Sana, sevgi dolu kalbine, kalemine helal olsun.
Daha ne denir?
Sevgimle kucaklar dolusu...
Sihirli Kalem
Göle bakan odamda bir yanımda kahve bir yanımda cumartesi yalnızlığı, dinginliği ile defteri okumak kadar güzel birşey yok.
çok özledim sizi ama az kaldı...
Pişmanlık yok artık,
sadece sevmek fiilini tanıyorum ben.
Bekle :D
SEVGİMLE ÇOKKK
Yanlış adamları, yanlış yerimden sevdim , yanlış kapılar açtım geldiklerinde , fazlaydı, anladım geçti giderken.
İnsana siyah yakışır mı?
Yoksa o siyahlık mı mutluluğu ve hayatı daim kılan. Bir ucundan bi çekiştirirken ya da çekiştirilirken beliren o ışık ki kimse fark etmez bile.
O Vanlı çocuğun ya da Mardinli ya da Egeli ne fark eder yurdumun insanı ve masumiyet değil mi çağıran usul usul...
Sevgili Nuray, yine kendimi buldum satır aralarında ve beni uzun bir yolculuğa çıkardın.
yüreğine sağlık ve can-ı gönülden kutlarım.
Biz seçmedik pek çok şeyi ama seçilmiş insanlar olduğumuza inanıyorum: Güzelliğin peşinde ve iyinin ve umudun...
Çok şey de istemiyorum/uz aslında. Anlık da olsa ömürlük de olsa mutluluk her birimizin hakkı.
Sevgilerimle...
Sihirli Kalem
Çok teşekkür ederim bu değerli yorumuna, çok sağ ol.
Sevgimle kal.
Gülüm Çamlısoy
Tüm güzellikler seninle olsun ve her şey gönlünce olsun canım.
Sevgimlesin ve dualarımdasın, sakın unutma...<3
İnsanlara siyah(keder veya acılar) yakışmaz fakat sanki karaları biz kendimize bağlıyoruz veya yakıştırıyoruz...
Nasıl bakarsan öyle görürsün dedikleri gibi...
Bin yılarca adlarını hala anmamız onların gerçek aşkı yaşadıkları ve birbirlerine kavuşamadıklarından dolayıdır. Leyla, Tamara, Aslı vb. gibileri eğer onlar kavuşup evlenmiş olsaydı inanın şuan hiç birinin ismini anmıyor olacaktık.
Günün yazısı, duygulara tercuman olmuş, devrik cümlelerin kurulması yazıya hakim olmuşsa da Sanki aceleye getirmiştir :)
Sevgili Nuray kardeşim, gün gün, an be an kalemin güçleniyor. Şiirlerini/yazılarını okuyorum cevap yazmazam da. Yürekten kutluyorum
Sana beyaz tonlar ve mutluluk yazlar yakışır, sevgiyle kalın
Sihirli Kalem
zaman ayırıp bu değerli yorumu bıraktığınız için.
Sevgi ile.
Diliyorum,
o elleri temiz Vanlı çocuğun gözlerindeki umudun hiç tükenmesin şairim.
Gönlün kırılmasın,
gözün yaşlanmasın,
sözün tükenmesin.
Varsın yanlış yerlerde,
yanlış zamanlarda,
yanlış adamlara meyletsin gönlün.
Varsın yanlış yerlerde yeşersin nihayeti olmayan sevgiler.
Varsın açık kalsın gönül kapıları,
zamansız alıp gitsin başını vefasız sevgiler.
Sen,
karlı dağlar ardına gizlenmiş,
yorgun yakamozların dinlendiği,
çapkın kefallerin oynaştığı mahzun gölün eteklerinde,
diline yakışan,
gönlüne yakışan,
adına yakışan türkülerini söylemeye devam et.
Zira bilmelisin ki,
açık kalan o gönül kapından tüm memlekete yayılmaktadır duygulu sesin.
Çok güzel bir çalışma olmuş.
Gurbet ve yalnızlık,
serde edebiyatçılık da olduğunda,
böyle güzellikleri yansıtıyor işte insanın satırlarına.
Gerçi bu satırlar,
her aman güzellikleri resmetmiştir ya...
Bu seferki bir başka mı olmuş ne?
Güne seçildiğini geç fark ettim. Çok yakışmış
Bir tutam hayat tarafından 5/27/2015 9:38:26 AM zamanında düzenlenmiştir.
Sihirli Kalem
Hele hiç eksik etmediğiniz iyi dilekleriniz...
Çok sağ olun. İyi ki varsınız bu defterde.
Saygımla ve sevgimle efendim.
bir filmde başroldeki esas oğlan şöyle diyordu "aşkla doldum ben, bütün dünya oldum"
o an çok aldırış edilecek bir cümle gibi gelmedi, hatta çok basit geldi.
ancak daha sonra farkettim ki, insan sevdiğinde, görünen kısıtlı bedeni aşıyor, kanı toprakta dolaşıyor, kalbi çiçeklerle atıyor, gözleri kuşlarla açılıp kapanıyor, yeryüzünü dolunaydan seyredip, yakamozlarla dans ediyor.
sihirli kalem de yine sihrini kullanmış ve bize benliğinin ulaştığı tüm dünyayı hissettirmiş. inci kefalinin gözünden gördük dünyayı, vanlı çocuğun duygularıyla yoğrulduk, öfkeli nemrut'un artık üzeri küllenmiş sakinliğini görüp, aslında için için yandığını farkettik.
insana siyah yakışır mı bilemem ama siyahın sadece bir örtü olduğunu bilirim. sabah güneşiyle yırtılan bir örtü.. ve o güneş hep doğar..
eline ve yazarken hissettiklerine sağlık..
Sihirli Kalem
Senin o başka dünyalara götüren yazılarının yanında benimki inci kefalleriyle oynamak :)
Ama en yakın zamanda senin çizginde bir çalışmam olacak, yani deneyeceğim. Belki Van gölü canavarı yardım eder.
:))
Sağ ol eksik etmediğin yorum için.
Sevgiyle.
Sihirli Kalem
sizden bu yorumu duymak kadar ne sevindirir beni bilemedim.
Saygım ve sonsuz sevgimle...
Sevgili Nuray,
Van; Ah/tamarasıyla,Süphanıyla,Gölüyle,efsaneleşmiş aşklarıyla, masum-yüreği ceplerinden bile zengin insanlarıyla bambaşkadır.Ve siz türkünüzü söylemeye devam ediniz bu saydıklarımdan bir tanesi mutlaka sizi dinliyor olacaktır.Kentimden bir şeyler görmek-okumak mutlu etti...
Akıcı,betimleyici ve zengin imgeler mevcuttu.
Kutluyorum kaleminizi.
Sevgiler.
Sihirli Kalem
Burası birçok gizli hazinesiyle beni dünyayı fark ettiren bir yer.
Ama en çok da çocukları...
Mutlu olmanıza sevindim efendim,
sevgimle...
Sihirli Kalem
sevgimle. :)