- 575 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
KEPÇE KULAK
KEPÇE KULAK
Bekleyeniniz çocuklar ise adımlarınızı sıklaştırınız. Koşunuz. Kanat takıp uçunuz gideceğiniz yere. Cebinizdeki birkaç bozuk lira, bir şekerlemenin sohbetinize doyumsuz bir tat katacağını asla unutmayınız.
Dün bekleyenim yeğenlerimdi beni. Biri sekiz diğeri bir buçuk yaşında. Biraz erken haber vermişim gideceğimi. Aradaki zaman onları oldukça sabırsız bir hale getirmişti. Sokağa adım attığımda balkonda bekler haldeydi Deniz ve kardeşi. Hoş bir karşılanma idi. Işıl ışıl çocuk gözleri kadar insanı bahtiyar edecek başka bir şeyin var olabileceğini hiç düşünmedim. Bu yüzdendir ki çocuklara söyleyeceğimiz her sözü seçerek söylemeliyiz. Her davranışımızda dikkatli olmalıyız.
Yapılan resimler, yazılan yazılar, ezberlenen şiirlerin ardından sırada kitaplar vardı. Üç yeni kitap almış Deniz okullarına ziyarete gelen yazardan. Kitaplara şöyle bir göz attım. Biri bir masaldı. Masal kahramanlarından birinin adı “Kepçe Kulak.” masalı okumadım. Bir çocukla ilgili böylesi bir niteleme bütün hevesimi kırdı. Ona “okuma bu kitabı” diyecektim. Ancak şevkle, yazardan kendi eliyle, harçlığıyla aldığı bir kitaptı. Dilim varmadı. Sanırım bunu kitabı okuduktan sonraki bir zaman dilimine bırakmalıyım.
Neydi beni rahatsız eden?
“Kepçe Kulak”
Her insanın doğuştan getirdiği pek çok özelliği var. Mesela anne ve babanızı seçemiyorsunuz. Anneniz nasıl biri olacak babanız nasıl? Afrikalı zenci bir ailenin çocuğu da olabilirsiniz, bir Hinducun çocuğu da. Finli olmak, Rus olmak, Arap, Laz, Roman olmak bir seçim değil. Sadece bu kadar da değil tabii ki. Ayak ya da elinizde bir parmağın fazla olması, eksik olması da seçiminiz dışında. Büyük bir kulağa sahip, kısa boylu ya da çok uzun boylu olmak seçim dışı. Dünya güzeli bir afet de olabilirsiniz. Dünya yakışıklısı da. Kendi emeğimizle kazanmadığımız bir şey için övünmenin bir anlamı yoktur. Bunun aksi de doğrudur. Kendi seçimimiz dışında taşıdığımız özelliklerden dolayı yerinip üzülmemeliyiz.
İlkokul birinci sınıflar için yazılmış bir masalda bir masal kahramanını Kepçe Kulak olarak nitelemek bir yazara yakışan bir tavır değildir. Bu özensizliğin göstergesidir. Son derece zararlıdır. Bu masalı okuyan çocuk teneffüste arkadaşlarının fiziksel özellikleriyle dalga geçecektir şüphesiz.
Okuryazarlık oranı çok düşük olan toplumları gözlemlediğinizde bunun pek yaygın bir davranış olduğunu görürsünüz. İnsanlar birbirlerinin fiziksel özellikleriyle alay ederler. Aklı azsa Deli Ali’dir. Ayağı aksaksa topal Kerim, görmüyorsa kör Hatice diye seslenirler. Bir eksiklik o kişinin canını yeterince yakıyor ve onu acıtıyor iken kişiyi daha da mutsuz ederler.
Kökler tabii ki önemlidir. Bu bizi belirleyen kültürün, davranışlarımızın ipuçlarını verir. Bir yazar, asalet atlarda ve itlerde aranır, diyor. Bir av köpeği istiyorsanız hayvanın kökenine dikkat ediniz. Bir çoban köpeği işinize yaramaz. Bir yarış atı istiyorsanız bir sütçü beygirinin tayı sizin için doğru seçim değildir.
İnsan öğrenebilen, öğrendiğini somutlaştırabilen, başkasına aktarabilen bir canlıdır. Övünmek için ne öğrenip ne aktardığımıza bakmalıyız. Birinin yüzünü mü aydınlattınız. Övünün. Bir meslek mi edindiniz, bir ağaç mı diktiniz. Kendinizi işe yarar mı hissediyorsunuz. Başkalarının yaşamında sorun değil sevinç kaynağı mısınız? Övünün mutlaka. Bu sizin hakkınızdır. Biri sizin davranışınızdan dolayı ağlıyor mu? Mutsuz mu? Zarar mı gördü? Bununla da yerinebilirsiniz. Eli kalem tutan biri başkaları için yazıyorsa yazdıklarının sorumluluğunu alabilecek bilinç düzeyine ulaşmış olmalıdır. Burada öğretmenlere büyük ödevler düştüğünü de unutmamak gerekiyor.
Üniversite yıllarımı bir kenarda tutarsam, öğrencilik yıllarım kitaba kolay ulaşılabilen zamanlar değildi. Çocuk kitaplarının pek çoğunu öğretmenlik yıllarımda okudum. Evrensel değerler konusunda sakat kitapları öğrencilerime asla tavsiye etmedim. Çocuklara yazın demeden önce kendim yazdım. Öykülerimi, şiirlerimi onlarla paylaştım. Hastalıklı ve sakat tohumlar serpmek toprağa, alacağınız ürünün sağlıklı olmayacağının bir göstergesidir. Sağlık olmadan da mutluluk olmaz.
Ekilen her tohum bir gün ağaç olmaya adaydır.
Sevgi, dostluk ve umutla...
Küçük Menderes 25 Mayıs 2015
YORUMLAR
Kepçe kulak böyle güzel bir yazıya konu başlığı olduğunu bilse kulakları utancından suratına yapışırdı herhalde :)
Fakat kepçe kulak masalında, kepçe kulağın aslında dalga geçilmeyecek sevimli bir kahraman olduğu belirtilmemiş midir? Bence belirtilmiş olmalı...
Çok doğru bir konuyu irdelemişsiniz, gayet akıcı, sade ve açıklayıcı bir yazıydı.
Kaleminize sağlık.