- 703 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Rüşvet
Zaman çok kötü diyerek başlar tüm kötülükler. Bunlardan birisi olan, rüşvet konusunu ele alalım hep birlikte. Rüşvet, normal akışında giden işlerin hızlandırılması veya yön değiştirmesi için verilen ve alınan haksız bir para akışıdır. Bu konuda, alanda verende yani müteselsil olarak sorumlu ve de suçludur!... Yazılı ve yazısız tüm yasalarda bu şekilde işlenmiş ve kabul görmüştür. Rüşvet, tüm toplumlarda çok aşağılayıcı bir suç olarak lanetlenmektedir. Rüşvet, emek hırsızlığıdır. Başkasının alın terini, emek sarf etmeden haksız kazanç yoluyla ve kısa sürede kazanmaktır(!)....
Mersin, bir zamanlar inanılmaz derecede yeşil iken, daha sonra hızla betonlaştırılmıştır (!) acımasızca. Portakal bahçeleri, limon bahçeleri, mandalina bahçeleri, muz bahçeleri, üzüm bağları, incir ağaçları, erik ağaçları, dut ağaçları, elma ağaçları vb. doğal yeşillik alabildiğine uzanırdı Akdeniz sahaii boyunca. Bazı bahçeler ise Toros dağlarına doğru uzanırdı yeşil denizini andırıcasına. Bu bahçe denizinin arasına başka renklerin de serpiştirelim; bambeyaz pamuk tarlaları, çeltik tarlaları, buğday tarlaları, dometez tarlaları, salatalık tarlaları, karpuz tarlaları, kavun tarlaları, patlıcan tarlaları, biber tarlaları, lahana tarlaları benzeri saymakla bitmeyecek kadar renkli ve çok doğaldı Mersin. Ayrıca, bu doğal güzelliklerin arasına bataklıkları, meraları, sulama kanallarını, meralarda otlayan büyükbaş ve küçükbaş hayvanları hayal edelim!... İşte böyle bir Mersin’e sahipti Mersinli!.. Mavi ve çok berrak bir Akdeniz ile bu yeşilin arasına birde Kazanlı kasabasında, o zaman mevcut bulunan çölleri andıran devasa kum tepelerini düşünelim. Bu tepelerde koşuşan kaplumbağalar bir başka güzellik katmaktaydı tabiata. Mersinli, bütün bu doğal yaşamı kucaklayarak yaşıyordu, 1970’li yıllara kadar!.. Bu zamanın illeti “hormon” olmadan yer alıyor ve yaşıyordu bu tabiat resminde!..
Yukarıda saydıklarımın hepsi, insanın içini çok acı bir şekilde yakıyor şimdi. Çünkü tüm bu güzellikler, kişisel çıkar adına yok edildi, tahrip edildi!... Zamanın asil ve efendi yöneticileri(!)... Hemen sahile onlarca kat imar izni verdiler. Sahil kesiminden uzaklaştıkça yükselmesi gereken bu yüksek binaların hemen sahilde imar izni bulması çarpık kentleşmenin ilk adımları idi. Bunlara, kalan tek bir ağacın dahi “Buraya bir oda daha yapabiliriz!” diyerek kesilmesini de eklersek “rüşvet” in ne denli yıkıcı ve yakıcı bir illet olduğunu daha iyi kavramış oluruz. O zamanın zenginleri(!) ama gönülden fakirleri daha fazla kazanmak uğruna, Mersin ilimizi tahrip etmek yarışı içerisindeydiler resmen!.. Hem çok kazandılar (!) hem de çok kazandırdılar (!) rüşvet yiyici leş kargalarına!.. Şimdi ise, yapılan bu tabiat katliamının semeresini, bu tahribatı yapanlar öz çocukları ve torunları en acı bir şekilde toplamaktadır!.. Bir ata kendinden sonra gelen nesilleri ancak bu kadar güzel ve özel bir miras (!) bırakabilirdi... Bunlar yetmezmiş gibi; tarım alanı olan ova Kazanlı’da kurulan Kromsan ve Soda fabrikaları bu işin kreması olmuştur. Kazanlı, havadan, karadan, denizden ve de yeraltından olmak üzere kuşatılmış(!) oluyordu böylece!.. Şimdi, parasına para katan o gönülden fakir çok zenginlerin torunları bu zehiri solumaktadır. Kişisel çıkar uğruna satılan, üçyüz ila beşyüz dönümlük araziler yüzünden, tüm Ülkemizi besleyen binlerce dönümlük verimli araziler katledilmiştir. Şimdi hormonsuz sebze ve meyvayı mikroskopla arar duruma düşürdüler bizleri, daha fazla para kazanmak uğruna!..
Rüşvet denen illet, gün geçtikçe toplumu daha fazla kemirmektedir. Eskiden, keneler bile çok masumdu. Şimdi ise, insanların acımasızlığı yüzünden, keneler bile acmasız oldular. Sanırım şimdiki keneler, bu ölümcül özelliklerini, acımasız olan paracı o insanlardan almış olmalılar!.. Keneler bile çıldırdı, zaman kötü diyerek!.. Yıllarca üretip biriktirdiğimiz kanımızı emen keneler şimdi çok daha bilimsel yaşamaktalar!.. Mersin ve Mersinli, hergün binlerce kez şahit olmaktadır, bu tür çirkin olaylara!.. Rüşvet denen illet, hiç çekinmeden dolaşmaktadır aramızda!.. Hatta, yakaladıkları masun insanlarla pazarlık yaparak, açıkça açıklarını değerlendirerekter (!) görevlerini en iyi şekilde ifa etmektedirler!... Herkesi tenzih ederek yazıyorum; reklam ve tabela vergisi için yapılan pazarlıklar sonucunda kazanılan elli liracıklar ile keneler bir başka mutlu şimdi!.. Keneler (!) ile yarış halindedir, tüm duyarsız doktorlar (!).... “Sağlık, eğitim ve adalet üçlüsü toplumun temel göstergesidir!” diyerek, selamlıyorum tüm duyarlı ve yönetici olan asil (!) ve efendi (!) aydınlarımızı!... Sözü ve özü bir olmak “adam gibi adamlar” ile anılır!... Bilim, insanlığa hizmet ederse bilimdir!... Aydınlatan aydına aydın denir!... Aydın, bir mum gibi erimek pahasına karanlıkta ışık verendir!.. “Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az!...” demiş atalarımız.
Bir şiir ile bitirelim;
Rüşvet
Bu zaman, çok kötü olmuş
Hemence kalkıyor dolmuş
Aydın, rüşvetçi hain olmuş
Asil memurlar esnafı yolmuş.
Tanrım, bu çok uzun kolmuş
Bizim uyanıklar yine yolmuş
İş işleyenin olmuş bu mecrada
Ver kara parayı, kaparsın modayı.
Rüşvetçiler, üst sınıfa atlamış
Duyarlı insanın mısırı patlamış
Veren, razı olmuş kurnaz enayi
Alanlar, tazı olup kaçmış coşarak.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.