- 947 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Onbaşılık Sınavı
ONBAŞILIK SINAVI
Sınavın şimdilerde pek kullanılmayan karşılığı imtihan. Arapça kökenli bir sözcük. Mihnet kökünden türemiş. Sıkıntıya girmek, mihnet çekmek demek. Ne derece doğru bilmem. Derler ki Napolyon bile sınavdan korkarmış. İmparator Napolyon, sınav sözcüğünü duyunca zangır zangır titrermiş. Eli ayağı tutmaz olurmuş.
Böyle söylüyorlar yahu. Ben ne bileyim...Benim bir bildiğim varsa sınav mihnet ve sıkıntının taa kendisidir.
Vakti zamanında Belörenli Neşet Yıldız askerlik çağına geldi. Vakti zamanında dediysek de ellili yıllar canım. O zaman askerlik çağrı belgesine "pusula" derlerdi. Pusulası çıkan askerlik şubesinde alırdı soluğu. Neşet’in pusulası çıktı. Neşet asker olacak. Her Türk genci gibi vatan vazifesi yapacak.
Vedalaştı yakınlarıyla. "Güle güle git! Güle güle gel!" temennisiyle uğurlandı Belören’den. Tuttu Boğazlıyan’ın yolunu. Geldi askerlik şubesine. Yolluğunu,sülüsünü ,asker elbisesini aldı. O sıralar asker elbisesi şubede veriliyordu. Ver elini Kayseri. Kayseri’de asker elbisesi, kepi,palaskası yapıp tamir eden bir terziden onbaşı neftesi aldı.. Neşet Yıldız kafasına koymuş, onbaşı olacak. Hazırlık yapıyor peşin peşin.Koluna takacağı tek şerit onbaşı pırpırını yerleştirdi çantanın bir köşesine. Öyle ya... Sıradan bir er olmak nere, onbaşı olmak nere...Hele hele çavuşluk.
"Onbaşı" Oğulcuk ağzında "ombaşı" söylenir. Aynı anbar, minber,penbe sözcüklerinin ambar,mimber,pembe söylendiği gibi... Askerlik bitse bile onbaşı ve çavuş payesine hak kazanan, ömür boyu bu ünvanı taşır. Benim Oğulcuk’ta hatırladıklarım Üsüyün (Hüseyin) Çavış(çavuş), Nutlu Onbaşı, Nuhu Onbaşı, Kemal Onbaşı, Yusuf Çavış,Ömer Çavış, Şükrü Çavış,Abdılla (Abdullah) Çavış...Hele can arkadaşım Zekeriye Kalkan. Zekeriye’nin lakabı "onbaşı"dır. Gerçi askerde onbaşı neftesi takamamıştır.Ama Oğulcuk’ta "onbaşı" deyince Zekeriye Kalkan akla gelir.
Neşet Yıldız, temel eğitimde üstün başarı gösterdi. Üstlerinin gözüne girdi. Onbaşı adayları arasında en başta ismi geçenlerden. Onbaşılık sınavı yapılacak. Sınav kurulu toplandı arazide, çadırda. Sınav kurulunda bir yüzbaşı, bir binbaşı var. Herkesi tek tek huzura alıyor görevliler. Sıra Neşet Yıldız’a geldi. Neşet Yıldız’ın tansiyonu tavan yaptı. Kalbi göğsünden fırlayacak derecede atıyor.
Yüzbaşı şöyle bir süzdü Neşet Yıldız’ı. Zaten çalışkanlığı ve gayretiyle göze girmiş bizimki. Kolay bir soru sorup formaliteyi yerine getirecek. Sordu:
“Söyle bakalım Neşet. Dünya neyin üstünde dönüyor?”
Neşet Yıldız’ın gözleri parladı. Bunu bilmeyecek ne var? Yapıştırdı cevabı:
“Okuzün (öküzün) buynuzunda (boynuzunda) dönüyo gumandanım...”
Yüzbaşı bir gülecek oldu,bir kızacak oldu. Binbaşı da biraz ağır duyuyor. Duyma özürlü:
“Ne diyor?” dedi yüzbaşıya.
Yüzbaşı biraz müstehzi, biraz kızgın:
“Ne diyecek!..Anasından babasından duyduğunu diyor.”
Sınav kurulu başkanı binbaşı gülümsedi:
“Hadi oğlum onbaşısın...” dedi. Neset Yıldız, er olarak girdiği çadırdan onbaşı olarak çıktı. Terhisten sonra da Belören’de bütün bir ömür Neşet Onbaşı olarak anıldı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.