- 752 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
AYNUR ENGİNDENİZ'İN YAZDIKLARI!(2)
Yazar dediğin toplumun içindeki her konuyu ele alıp yazmalı. İşte o zaman yazdıklarının anlamı ortaya çıkar. Yoksa deve kuşu gibi kafayı kuma gömüp bazı konuları es geçersen yaz yağmurları gibi ömrün fazla sürmez.
A.Engindeniz, Cinnet öyküsünü bu düşünceler içerisinde yazmış olduğu kanaatindeyim. İşin aslı da bu zaten öyküyü sindire sindire okuyunca gerçekçi yaklaşım ortaya çıkıyor. Yazarın temayı nasıl ele aldığına bakmakta fayda var. Gerçek, akademisyenler gibi mi sıralanmış yoksa mecazi anlamlar ve metaforlarla estetik bir yaklaşım yapılarak, okuyucunun sıkılmaması için sade dil mi kullanılmış. Yazarımız, bunları da göz önüne almış olmalı ki öykü bittiğinde ah keşke bitmeseydi diyesi geliyor insanın.
Adından da anlaşılacağı üzere öyküyü okudukça insanın psikolojisi gerilecekmiş sanıyor ama hiç de öyle değil. Kah gülümseyerek, kah dersler çıkararak olayların akışına bırakıyorsunuz kendinizi. Aslında öykü yazmak her babayiğidin karı değildir. Öykü, hatayı affetmez. Romanın derinliklerinde hatalarınız okuyucunun gözünden uzaklaşır, belki sırıtmaz ama öyküde ise gözüne girecekmiş gibi buradayım der. Yani öyküde okuyucuya heyecan vermelisiniz.
Aynur Engindeniz’in Cinnet öyküsünün başlarında hemen heyecan dalgasına kapılıyorsunuz zaten. Ortalara doğru gittikçe acaba ne olacak diye sonucu kestirmeye çalışıyorsunuz ama işin rengi değişiyor,sonuç bölümünde ise tebessüm ediyorsunuz.
Olay, köyde geçmektedir.
Hadiye, cinnet geçirmekte odanın içerisinde bilinçsizce bağırıp durmaktadır. Köy kadınları merak edip toplanmışlardır odada. Merak hat safhadadır. Hasta kızın çığlıkları ayının bağırmasına benzetilerek daha giriş bölümünde mizah karşımıza çıkar ki bu da öykünün ne kadar estetik özelliğe sahip olduğunu ortaya koymaktadır.
Hadiye’nin ruhsal durumuna iyi gelir diye kocakarı metotları uygulanır. Tütsüler, musaflar başından eksik olmazken meraklı kadınlar dualar mırıldanmaktadırlar. Dört kişinin zor zapt ettiği Hadiye, bir gün sabah ezanında prensesler gibi süzülüp gitmiştir dışarıya. Bundan sonrasında ise hep sabah ezanı beklenmektedir. Hatta kulağına ezan okunur ama Hadiye tınlamaz. Köyün hafızına haber gönderilir. Ezan evin bahçesinde hastaya özel okunur , yine hasta tınlamaz.Yani hiçbir etkisi olmamıştır ezanın.
Öykü, kuzenlerden biri tarafından anlatılmaktadır. Üç kuzen: Hadiye- Neriman(yeni avukat çıkmış)-Şengül( anlatıcı)
Şengül, Hadiye’nin delilik hallerini anlatırken, baş karakter Hadiye’nin geçmiş yıllarına dönerek onun nasıl yapıda biri olduğunu hatırlatarak konuyu zenginleştiriyor. Hadiye, çocukluğunda bile ortalığı karıştıran kuzenlerinin şekerlerini saklayıp gizlice yiyen afacan, afacan olduğu kadar da bencil yapıda biridir. Aynı zamanda dedesine şirin gözükmek için Kuran okuyor numaraları yapmasını seven ikiyüzlü yapıya sahip çıkarcı biri.
Şengül, odaya toplanmış kalabalığı sanki Türkan Şoray’ın flimlerini seyretmeye gidenlere benzeterek, ortamın ciddiyetten uzak kaldıklarını vurgular. El elin eşeğini türkü söyleyerek arar, ata sözünÜ çağrıştırıyordu sanki odanın içerisindeki insanların hali ruhuyeleri.
Tecrübeli kadınlar, duaları sular içirirler ama Hadiye’ye fayda etmez. Ezan okunması dört gözle beklenir, ezan okunur yine fayda etmez. Sonuçta bu işleri iyi bile cinci hocanın olduğu söylenir. Avukat, okumuş yazmış biri olarak,cinci hocanın çağırılmasına itiraz eder ama dinleyen kim. Cinci hoca çağrılır. Hoca, hastayla yalnız kalır bir süre. Nihayetinde meraklı kalabalığın içerisinde hastanın annesine kızının derdinin koca olduğunu söyler. Hadiye’nin hastalığına nihayet teşhis konmuştur.
Aynur Engindeniz, öyküyü Şengül’ün ağzından anlatmaktadır.
Geçmişte olduğu gibi günümüzde de hala bu tip olaylar cereyan etmektedir ve edecektir de. Önemli olan bu tip olayları Aynur Engindeniz duyarlılığı ile yazıp gün ışığına çıkarmaktır.
(Devam edecek)
YORUMLAR
Aynur engindeniz'in hikayeleri insanın belleğine yer eder ve bir daha oradan çıkmaz.
Siteye ilk geldiğimde yazmaktan çok okurdum. Çünkü yazmakta, cümle kurmakta hatta imla ile başım oldukça dertte idi.
Ayhan Beyi, Nermin'i ve Aynur'u okuya okuya ben de cesaretlenip yazmaya soyundum. İyi ki yazmışım bana iyi bir terapi oldu.
Aynur'un yazdığı bir patlamış mısır hikayesi vardı kaç yıl geçti bilmiyorum ama hala dün gibi aklımdadır ki, böyle yetenekli yazan elleri ısrarla görmek istedim ve kader benim onu görmeme izin verdi. gördüm.
Ve sen Ayhan Bey, yazmaya önem verdiğin kadar dostluğa da önem veren nadide bir insansın.
İyi ki sizleri tanımışım.
Aynur Engindeniz
Aynur engindeniz'in hikayeleri insanın belleğine yer eder ve bir daha oradan çıkmaz.
Siteye ilk geldiğimde yazmaktan çok okurdum. Çünkü yazmakta, cümle kurmakta hatta imla ile başım oldukça dertte idi.
Ayhan Beyi, Nermin'i ve Aynur'u okuya okuya ben de cesaretlenip yazmaya soyundum. İyi ki yazmışım bana iyi bir terapi oldu.
Aynur'un yazdığı bir patlamış mısır hikayesi vardı kaç yıl geçti bilmiyorum ama hala dün gibi aklımdadır ki, böyle yetenekli yazan elleri ısrarla görmek istedim ve kader benim onu görmeme izin verdi. gördüm.
Ve sen Ayhan Bey, yazmaya önem verdiğin kadar dostluğa da önem veren nadide bir insansın.
İyi ki sizleri tanımışım.
Bu siteye yazmaya başladığımda ilk sizleri tanıdım Ayhan Bey. Kimseyi tanımıyordum. Sanırım önce Aynur ve sizinle tanıştık. Tanışma derken öyle şahsen değil tabii ki. Yazılarımızla, cümlelerimizle tanıdık birbirimizi. Tanıdıklarımızla yüreğimizde biriken damlaları paylaştık büyük bir heyecanla. Sanki ilk kez bir keşif yapan kaşifler gibi heyecanla ve mutlulukla. Aynur' un yazdıkları dikkatimi çekmişti, taa o zaman. Müthiş bir cevher ve yaratıcılık vardı. Fakat o yazdıklarını hiç önemsemezdi ve hatta hep karamsar yazdığını söylerdi. O zamanlar hatta küçük bir grup bile oluşmuştu kendi kendine.Ne güzel günlerdi. Şimdi de güzel ama çoğumuz uğrayamıyoruz siteye. Ben ara ara kaçıyorum yine geliyorum. Yeni samimi insanlar katıldı aramıza. Mesela Kemal Bey, Bir tutam hayat, Can Maybull. ve eskilerden Davidoff Onların da paylaşımlarını severek okuyorum. Velhasılı bu siteye gerçekten yürekten bağlıyım. Herzaman takip edenmesem de seviyorum burayı. Harika bir paylaşımdı Ayhan Bey, yürekten tebrik ve takdir ediyorum. Vefa örneğisiniz. Saygılar ve selamlar.
Aynur Engindeniz
Nermin Kaçar
Mahcubiyetim gittikçe artmakta. Ne diyeceğimi bilememek nadiren tutulduğum bir sıkıntıdır. Her zaman diyeceğim çok söz olmuştur. Ama böylesi durumlarda insan ne diyebilir ki? Yanaklarım kızararak yazıyı ve yazıya yapılan yorumları okudum. Hissettiğim mutluluğu mümkün değil anlatamam. Ve mahcubiyeti. Kendimi bu değerli eleştirilere layık görmüyorum. İnsanlar benim yazdıklarım için kıymetli, vakitlerini harcıyorlar, başta sen Ayhan Abi. Sonra okuyanlar ve yorum yazanlar...
Bu çalışmanda araya kendi fikirlerini serpiştirerek bize öykü yazmak hakkında çok doğru dersler verdin Ayhan Abi. Öykü hata kaldırmıyor, dediğin gibi. Fakat öykü roman gibi derin derin düşünmeyi de gerektirmiyor. Konuyu bulduktan sonrası tamamen yazarın kalbine ait. O dil de kalbindir, bakış da. Kalpteki o edebiyat departmanı nasıl teşekkül eder? Dibine kadar acıyı ve mutluluğu yaşamakla. Sadece kendi acılarını ve mutluluklarını değil tabi. İşte "etraf" denilen o flu şahsiyet burada müthiş önem kazanıyor. İnsan tekil olarak "azdır" Bizi çoğaltan yaşadıklarımızdan ziyade gördüklerimizdir. Öyle değil mi? Bir insan hayatında kaç tane sıra dışı olay yaşar ki? Kaç tane hafızalarda yer edecek vakayla karşılaşır? Etraf önemli. Benim hayatımda çok daha önemli. İş çıkışı durakta oturup gelen geçeni seyretmek bana keyif verir. Özellikle sıradan insanların yüzlerindeki o mimikler. Hayatta bir yeteneğim varsa, o da doğru yüz okuyabilmektir. Buna inanıyorum. Hikayeler böyle doğuyor bende. Yani yüz ifadelerinden. Bir de şu var ki bana göre en mühim konu; öyküde illaki flaş bir final olmak zorunda değil, çarpıcı bir vaka bulmak zorunda değiliz. Sıradan bir durumu uygun cümlelerle anlatabilmek. Bence gereken tek şey bu. Bir okur olarak aradığım bu en azından. Görmek ve yazıda geçen mekanın tüm seslerini duyabilmek.
Evet, sitede pek çok arkadaşla tabiri caizse kader birliği edercesine yazdık. Çünkü ilk defa nesir bölümüne yazı eklediğimde tuhaf bir tepkiyle karşılaşmıştım. Hani popüler deyimle "o zaman buralar hep arsaydı" Yani parsellenmişti. Çok okunan kişiler seçki alacaklar hep aynı isimlerdi. (Bunda o devirdeki okuyucu puanlama sisteminin etkisi çoktu.) Yenilere tutunma fırsatı tanınmıyordu. Hatta içten içe aşağılık kompleksine girmenize bile sebep oluyorlardı :) Fakat güzel bir şey oldu ve o zamanki nesir yöneticimiz asran hanım sayesinde nesir bölümünün putları kırıldı. Yeni isimler yazdıklarını gösterebilme fırsatı buldu. Şimdi beraber yola çıktığım arkadaşlarımın hemen hepsinin birer ikişer kitabı oldu. Bu mutluluk verici bir şey. Bedri abi, Ayhan Abi, kemnur bey, Aysel Hanım, Nermin Abla, emine abla,Sultan, Billur T.Phelps, Tacettin Abi, erolabi, Irıza, Erzurumlu İbrahim, Handan Akbaş, NBÇ, Çizgili Kağıt şu an ilk aklıma gelenler. Sayın İlhan Kemal'i sonradan keşfettik. Hatta bu grup içinde ilk ben keşfettim diyebilirim gururla. Sonra diğerlerine tavsiye ettim. İsimleri anınca o dönemleri özlediğimi hissettim. O zamanki yardımlaşma şimdi var mı bilemiyorum. Birbirimize hatalarımızı söylerdik. Daha iyi yazabilmek için birbirimizi cesaretlendirirdik. Fakat öyle yüksek derecede kollestrol içeren yorumlarla değil, samimiyetle yapılmış eleştirilerle...Şimdi kala kala üç dört kişi ancak kaldık o dönemden. İlhan Kemal hariç hepinize bir şekilde ulaşabilir, yazdıklarınızı okuyabilirim. Fakat o giderse izini bile bulamayız diye korkuyorum :) Lütfen böyle bir şey yapmayın İlhan Bey.
Kemnur Bey, Bedri Abi, sizlere de ayrı ayrı teşekkür ediyorum. İyi ki tanımışım sizleri.
Ayhan Abi, kalemimi bir başkasının gözünden incelemek gerçekten çok özel ve önemli bir şey. Bunu asla unutmayacağım. Sana ayrıca teşekkür ediyorum.
Hepinize saygılarımla.
Aynur Engindeniz tarafından 5/20/2015 3:20:25 PM zamanında düzenlenmiştir.
Aynur Engindeniz tarafından 5/21/2015 1:03:05 PM zamanında düzenlenmiştir.
Nermin Kaçar
İlhan Kemal
"İlhan Kemal hariç hepinize bir şekilde ulaşabilir, yazdıklarınızı okuyabilirim. Fakat o giderse izini bile bulamayız diye korkuyorum :) Lütfen böyle bir şey yapmayın İlhan Bey."
Sormadan edemeyeceğim: Benim bilmediğim bir şey mi biliyorsunuz? Yakında öleceğimi mi öğrendiniz? Yoksa Sayın Ansızın'ın beni üyelikten atacağını mı düşünüyorsunuz?
Sakin olalım, bir yere gitmiyorum, gitmeyi de düşünmüyorum. Gidecek olursam tabii ki bunu size bildirir, yeni adresimden de haberdar ederim.
Yazınızda geçen isimlere bakınca içim burkulmadı değil. Evet yeniyim, sadece 5 (yazıyla beş) yıldır buradayım ama birçok ismi artık görmediğimi hatırladım.
Aynur Engindeniz
AYNUR ENGİNDENİZ,AYHAN SARIKAYA VE BEN ;
Aynur kardeşimiz;iyi bir öykücü bunu bilmeyen yok.
Ayhan Sarıkaya ; romanlar yayınlamış iyi bir edebiyatçı, iyi bir dost, iyi bir yazar bunu bilmeyen yok.
Ben; Arada sırada bir şiir, bir öykü, bir anı yayınlayan, kendince bir şeyler yazmaya çalışan boş gezenin boş kalfasıyım.
Bunu da bilmeyen yok.
Ayhan, yazdıklarının içeriğinden vaz geçtim-ki o da çok güzel- bu nasıl bir enerji, bu nasıl bir kadir kıymet bilirlik? Sen insan görünümlü arı mısın nesin? Edebiyatın her dalında geziyor, bal tadında ürünler veriyorsun.
Tahmin edebiliyorum .Aynur kardeşim öykülerinin eleştirilmesinden çok mutludur mutlaka.
Ama kardeşimiz çalışıyor, evine gelecek, yemek yapacak, ev işleri derken vakit bulursa da öykü yazacak. Kardeşimize birde bu yazı dizisini takip etme cevap yazma sorumluluğu yüklendi.
Ayhan gel biz şöyle yapalım ! Sen yazı dizine devam et. Bizler okuyalım. Aklımızın erdiği, kalemimizin yazdığı kadar yorumlayalım. Bırakalım Aynur kardeşimizi o okusun mutlu olsun. Yorum yazmasa da, kısa yazsa da onu hoş görelim. Olmaz mı ?
Şimdi Aynur kardeşim ; "Sana ne abi sen benim avukatım mısın ?" derse de hiç kızmam. Bu cümleyi hak
ettiğimi düşünürüm...
Sağlıcakla kal, yazarak kal...
Aynur Engindeniz
Bunu da bilmeyen yok." bunu ne sen söylemiş ol, ne biz duymuş olalım. Hepinizin farklı bir hikayesi var. Hepiniz bu site için "değersiniz." Evet zamanım çok az. Eskiye göre hayat daha mı hızlı, zaman daha mı dar, yaşlandıkça böyle mi oluyor, yoksa hayatımıza gereğinden fazla detay mı kattık ne bilmiyorum ama zamanım gerçekten yok. Şu yorumları bile işyerinde yazıyorum. Fakat bu sizleri görmezden geliyormuşum gibi algılanmasın lütfen. Zeynebim biraz daha büyüsün buraya daha çok zaman ayırabilmeyi umuyorum.
Hakkımdaki düşüncelerini paylaştığın için tekrar teşekkür ederim.
Saygılarımla.
Aynur Engindeniz'in hikaye dili...
Sayın Engindeniz'in dilinin oldukça renkli tanımlar yaptığını söylemeliyim. Öncelikle tanımladığı olayın, durumun görsel yanı zengindir. Gözünüze gelir, aklınızda kalır. Eğer Engindeniz yaşlı bir teyzeye sinek konan bacağını kaşıtırsa bu aklınızda yer eder. Duvarın üzerine bir karafatma kondurur; artık o duvar size oturulmaz olur. Müstahdemi size yüzünü buruşturarak baktırır; cinsiyetini bile bilmediğiniz hizmetliyi karşısınızda görür gibi olursunuz. Bütün bunları klişelere düşmeden yapar. Karakterler "harıl harıl çalışmaz" ya da "yüzler limon yalamış gibi" ekşimez; kötü bir anıyı çağrıştırmış gibi yüzler buruşur. Böyle renkli dil kullanımına karşılık Engindeniz'in öykülerinde gereksiz detaylar yoktur. Bu yüzden de anlatım hantallaşmaz. Ne yazık ki sizin gibi titiz bir çalışma yapmadığımdan bu noktalara örnek veremiyorum.
Çok güzel bir çalışma yapmışsınız. Kaleminize sağlık. Saygılarımla.,
Aynur Engindeniz
Biliyorsunuz sizin eleştirilerinize her zaman değer verdim. Hep iyi ki bu sitede yazıyor dedim. Ki gerçekten siz edebiyat defteri için çok ama çok gerekli bir kalemsiniz. Lütfen buradan ayrılmayın, ya da ayrılacağınız zaman sinyal verin, ne yöne gideceğinizi bilelim. Kendi adıma, okumaktan büyük keyif aldığım ve yazısına yapılan yorumlara verdiği cevaplardan bile pek çok şey öğrendiğim İlhan Kemal'i kaybetmek istemem.
Teşekkür ediyorum.
Saygılarımla.
EVET... BU SİTEYE İLK KEZ ÜYE OLDUĞUMDA, OKUDUĞUM İLK ÖYKÜNÜN YAZARIYDI AYNUR HANIM. BEN DE BÖYLE YAZMALIYIM, DEDİRTMİŞTİ BANA... ONUN TARZINI TAKLİT ETMEKTEN ÖZENLE SAKINARAK ÇOK ETKİLENEREK OKUMAYI SÜRDÜREREK BU GÜNLERE GELDİK... EN ÇOK TAKTİR ETTİĞİM BİR KAÇ ÖYKÜ YAZARINDAN BİRİDİR... SAYGIYLA
Aynur Engindeniz
Sizi tanıdığıma memnunum. Çok teşekkür ediyorum. Var olun.
Saygılarımla.