- 950 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
İŞ VE TEKNİK EĞİTİMİ DERSİNİN YARARLARI SAYMAKLA BİTMEZ..
Eskiden İlköğretim Okullarımızda İş Eğitimi dersi vardı.
Aynı zamanda dört farklı derse bölünürdü çocuklar sınıflarda.
İş teknik-tarım,ticaret ve ev ekonomisi adlarında 1987 yılından 2006 ya kadar girdim bu derse öğretmen olarak...
Atölyelerimiz vardı,bize her mesleğin temel bilgisi fakültede dört yıl boyunca dönüşümlü olarak öğretilmişti.
Bizim zamanımızda okullarda çocuklar bir elektrik tesisatçısı kadar prizi,sigortayı,penseyi,çekici,anahtarı bilir ve kullanırlardı.
Lort Halifax,Eğitim bize öğretilenlerin hepsini unuttuğumuzda geriye kalan şeydir demiştir.
Eğitim öğretimden önce gelir ve daha kalıcıdır.
***
Bugün okul sıralarında öğrendiğimiz bir çok dersi günlük hayatta kullanamayız,hatırlamayız bile ama uygulamalı öğrendiğmiz,gördüğümüz şeyleri asla unutmayız..
İş ve teknik dersinde,ev ekonomisi tarım ve ticaret dersinde evimizde bulunan eşyalara nasıl söz geçirileceğini,günlük hayatta devamlı kullanacağımız bir çok bilgiyi uygulamalı olarak öğrenmiş bulunuyoruz.
İş Eğitimi dersi sayesinde şunlarıda öğrendi çocuklar..
Erkeklerde örgü örebilir,dikiş dikebilir,terzilerin hepsi bayan değildir.
Makarna,çorba,kuru fasulye pişirmek o kadar zor değildir.
Kontrol kalemi yazı kalemi gibi tutulmaz,elektrik olup olmadığını bize gösterir.
Suntalam,kontraplak yapay tahtadırlar,suyu görünce şişerler.
Kargaburnu ismini karganın burnundan alır ama kuş değildir.
Tuhafiyecide vida,çivi bulunmaz.
Maket bıçağı ile tırnak kesilmez,çocuklardan uzak tutulmalıdır.
Kıl testeresini berberler kullanmazlar.
Bugünün işini yarına bırakmak iyi değildir.
İşkence bir tahta sıkıştırma aletidir.
Araç ile gereç farklı şeylerdir.
Alet ile edevat bir tekil,diğer çoğul olup eşanlamlıdır.
Herşeyin erkeği ve dişisi vardır,erkek vida dişi vida gibi..
Bahçeye fidan,fide dikilince ona can suyu verilir.
Örnekleri istediğimiz kadar çoğaltabiliriz..
***
Haftada altı saat olduğu günlerde ben bu derse girerdim.
İş ve Teknik-Ticaret,tarım kızlarda erkeklerde ev ekonomisi dersi alırlardı.
Tabii öğretmenin her bıranşta olduğu büyük yerlerde,YİBO larda ve şehirlerde bu uygulanırdı.
Yapılan pastalar börekler yenir,yapılan süs eşyaları evin salonunda sergilenirdi.
O yıllarda Kırıkkaleyi temsilen 2001 yılında Sinopa Hizmetiçi Kursuna gittim.
Bu derse 120 bin öğretmen gerekiyor bu şekilde yürütebilmek için dersin muhteviyatını değiştireceğiz dediler.30 bin İlköğretim okulu vardı anlaşılan.
Talim Terbiyeden gelen uzmanlarla beraber ,ünüteleri kısalttık,yeni ünüteler Uzay-robot,teknoloji kattık biraz bu derse güncelledik.
Direndik bu dersin saatini kısaltmayalım dedik ama elimizden bir şey gelmedi.
Daha sonra 2006 yılında birden bu dersin öğretmenlerini havuza toplayıp başka bıranşlara aldılar,alakası olmayanları öğretmen olarak atadılar.
Bakanlık tarafından istekle,beş yıl boyunca 2007 den itibaren Aksaray-Yalova-Yozgat-2 yıl İzmirde hizmetiçi kursuna katıldım.
Katılan arkadaşlara sadece bu dersin yeni formatı anlatıldı nasıl işleneceği pratik olarak gösterildi,katılanlar illerde öğretmen arkadaşlarla bilgilerini paylaştılar.
***
Her yıl bu dersin ders saati nedense azaltıldı.
Bir ara korktuk temelli kaldıracaklar diye..
Bizden aldıkları ders saatini ve ünüteleri Fen ve Teknolojiye başka bıranşlara verdiler.
En son 7 ve 8 sınıflarda haftada 2 saat o da Teknoloji ve Tasarım sadece.
Pratiği olmayan,teoride kalan,atölye çalışmasından mahrum,daracık sınıflarda kalabalık ortamda dersini anlatmaya çalışan öğretmenler.
Kağıtttan işler yapılıyor sonunda çöpe atılıyor,biraz proje ve icat konuları yararlı.
Ama gelinen nokta evde musluğu değiştirmeyi bilmeyen,evi badana edemiyen,bozulan ütüsünü çöpe atan,ütü yapamayan,pasta börek yapamıyan,tarlada ilaçlamadan habersiz,ticaretten defter tutmaktan ekonomiden habersiz sadece tüketen bir toplum olduk çıktık.
***
Ben ise evde her şeyi tamir edebiliyorum.
Daha dün klimanın balkondaki sigortasını içeriye on dakikada taşıdım.
Geçen pazargünü de eski duşakabinimden balkonuma kuşlarım kaçmasın diye perdeli açılır kapı monte ettim.
Bir nevi inovasyon yaptım,değiştirdim yeni işlev kazandırdım.
Tamir edemiyeceğim sadece tv ve bilgisayarım onun dışında her şeyi söker takarım,onarırım.
Elektrikli ev eşyalarını,fırın,ütü,saç kurutmayı beş dakikada tamir ederim.
Aracımın sbop ayarını,buji temizliğini,yağ değişimini,bölgesel far,tampon vb.macunlamasını yapıp evde kompresör ve boya tabancasıyla ustaca boyasını kendim yapardım.
Pantolonumun paçasını,ceketimin astarını,düğmesini ,gömleğimin ütüsünü yıllardır evde ben yaparım mesleğimiz konfeksiyonculuk da ondan müşteri ceketi giyerdi bakarız kolu yanlış dikmişler hemen beş dakikada düzeltirdim,paçasını ayarlayıp dikerdim.
Okulda öğretmenlerde Ev ekonomisi dersinde hocamız kız erkek düz,zikzak,düğme dikişi bunu yapamıyana eksi not verirlerdi.
***
Gördüğüm bir şeyin aynısını hemen yaparım ne olursa..
Eskiden eve masa,karyola,dolap ,terek yapardım genç yaşımda,yıllarca kullandık.
Yozgatta öğretmenken kasabada kendime balkona koymak için lojmanda beşe beş ve keresteden karyola bile yapmıştım..
Önce tasarımını resimle yapar,sonrada ölçüye uygun parçaları kesip çiviyle,vidayla birleştirirdim.
Evi boyarken kağıt yaparken para verdiğimi bilmem ben kendim yaparım.
Eski evimin tümden içten yalıtımını ve kaba ve ince alçısını çektim ve güzelce boyadım,ne var bunlar elden gelen işlerdi,herkes de yapmalı..
Şimdi yeni bir baskı boyama tekniğini öğrendim ustalardan evimde ustaca deneyeceğim,kağıt görünümlü altın yaldız baskı beyaz veya bej üzerine yaptınız mı kağıtla kaplamış gibi görünüyor..
Biraz meraklı oldunuz mu elinizde yatkınsa eskilerin dediği gibi eliniz uz ise bunlar çok kolay şeylerdir..
***
Bütün bunları Orta okulda,endüstri meslek lisesinde tesviye-torna bölümü ve Fakültede İş ve Teknik Anabilim dalında öğrendim.
Birileri tüketim toplumu olalım diye mi yaptılar bunu diye düşünüyor insan...
Çinin ucuz,kalitesiz ürünleriyle evlerimiz dolsun,Türkiye bir Teknoloji çöplüğüne dönsün diye mi yaptılar yoksa..
Kullan tamir etme,sonrada at bizede çoktan geldi.
Bundan elli yıl önce Avrupalıların böyle yaptığını duyardık..
Çok iyi öyleyse Batıyı,uygarlığı yakaladık öyleyse..
Birileri gururla haykırabilir artık.
Çağdaş Türkiye işte bu diyerek...
19.05.2015//KIRIKKALE
HİDAYET DOĞAN OSMANOĞLU
YORUMLAR
Almanya'da çalışan ablam valizler dolusu bir şeyler getirip dağıtırdı yakın akrabaya. Bir gün, bunları Almanya'da çöplerden topluyoruz demişti de küçük bir şok geçirmiştim... Sanırım dediğiniz gibi şimdiki durumumuz buna benzemeye başladı... bu tüketim alışkanlıklarımızda Avrupaya duyulan hevesle alakalı olsa gerek...Oysa üreten toplumlar tüketen toplumlardan daha mutludur...ÇOK GÜZEL BİR YAZIYDI. TEBRİKLER. SAYGIYLA