görmüyormusun onlar üç kağıtcı
Sandallar yan yana dizilmiş denizin üzerinde sürekli sallanıyorlar.Saldallar vapurlar geçerken şaha kalkmış at gibiler.Deniz kenarındaki betonlara halatlarla bağlanmasalar deniz onları alıp götürecek. Kuşlarda sürekli sandalların etrafında uçuşuyorlar.Balık ekmek yiyenler küçük birer ikişer lokma koparıp denize fırlatıyorlar.Bu lokmaların bazılarını havada bazılarınıda denize düşer düşmek yakalayan bu kuşlar nerde ise bizim kümesteki tavuklar kadar evcil görünüyorlar insanların çok yakınlarına kadar geliyor yiyecekleri alıp kaçıyorlar ama asla onlara dokunamıyorsunuz çünkü hemencecik kaçıyorlar.Balık ekmek haydi……ne kadar sandal varsa hepsi bir ağızdan hiç susmadan Adanadaki küçük tablalarla sokak sokak dolaşıp karpuz satanlar gibi,onlarda karpuzzz,karpuzzcuuuuuu,kesmece bunlar kesmece abla…
Aç olan karnım balık ekmek kokusuyla daha bir başka guruldamaya kazınmaya başladı.Ordan ayrılıp adamın gösterdiği tarafa doğru hareket ettim.Her taraf insan seli mübarek..Bu insanların bir kısmı yürüyüp gidiyor,bir kısmı bula bildikleri banklara oturmuşlar sohbet ediyorlar bazılarıda etrafı seyrediyorlar.Ara ara küçük tezgahlar kurulmuş onların başı daha kalabalık.Tablanın üstüne hıyarları doldurmuş bir elinde şimdiye kadar görmediğim bir alet diğer elinde hıyar adam hıyarları okadar çabuk soyuyor ki inanamassın.Soyduğu hıyarı hemen bıçakla ikiye ayıyor ve bolca tuzu döküp sırada bekleyenlere veriyor.Hemen onun yanında bir başkası tablasının üstüne havuç,patates kabak koymuş ,gel gel vatandaş asrın icadına gel diye bağırırken elinde tuttuğu aletle patatesleri,havuçları göz açıp kapayıncaya kadar soyuyor. Yetiş vatandaş bitmeden al hanımını sevidir.Son on tane,son beş tane,……Bir diğer cam parçaları ile doldurmuş tezgahı elindeki jiletle camları peynir ekmek keser gibi kesiyor.Ne ararsan var.İnsanlar bunları seyrederken kendinden geçiyorlar. Bende açlığımı ve zamanın nasıl geçtiğini unutmuşum.Tam ordan birkaç adım ayrılmıştımki bir vayvili koptu.Birisi cüzdanım cüzdanımı çaldılar diye bağırıyordu..İyiki ayrılmışım diye geçirdim içimden. O arada elim hemen pantolonumun sağ cebine gitti İki lirası metal olmak üzere toplsm 42 lira param yerindeydi.Elimi cebimden çıkarmadan biraz hızlı adımlarla yürüyordum .Bu kalabalıktan uzak bir yerde bul karayı al parayı hadi şansına güvenen kendine güvenen yokmu diye bağırıyordu.Bir taraftan bir an önce Gürünhanı bulmak istiyorum bir taraftan da hayatımda ilk kez gördüğüm bu alemde olup bitenleri seyretmekten kendimi alı koyamıyordum. Tezgaha doğru yanaştım. Adam tablanın üstüne üç tane oyun kağıdı koymuş önce hepsini bir açıp gösteriyor. İkisinde kırmızı rakam var birinde siyah var. Kağıtları ters çeviriyor arada bir kenarını kaldırıp gösterdikten sonra hızlıca yerlerini değiştiriyor. Bir taraftan da sürekli bul karayı al parayı diye bağırıyor .Tezgaha yaklaşırken etraftan birkaç kişi daha geldi tablanın etrafında halka oluştu. İçlerinden biri cebinden 25 kuruşu çıkardı adamın biraz önce gösterip sonra karıştırdığı üç kağıttan birinin üstüne koydu. Bir başkası 10 kuruşu çıkarıp diğer kağıdın üstüne koydu.Adam hadi yok mu kendine güvenen açıyorum açıyorum dedikten sonra üzerine para konan kağıtlardan on kuruş olanı açtı kırmız çıktı.25 kuruş olanı açtı siyah.Adama hemen kendi 25 kuruşunun yanında 25 kuruş daha verdi.Bu kez kazanan adam kazandığının yanına bir 50 kuruşdaha ekleyerek 100 kuruşu kağıdın üstüne koydu diğeri yine on kuruş bu kez 100 kuruş koyanın seçtiği kağıdın üstüne koydu.Kağıtlar açıldığında 100 koyan ikiyüz kuruş,10 kuruş koyanda 20 kuruş aldı. Bende sürekli izliyordum. Bu iş hoşuma gitmişti.Neden çebimdeki parayı iki üç hatta daha fazlasına çıkarmayayım dedim. İki lira demir paramı çıkardım adamın kağıt dizişini iyice gözlemledim. Kendime kara olduğundan emin olduğum kağıdın üstüne bir lirasını koydum.Orda bulunanlardan bazıları benim koyduğum kâğıda bazılarıda diğer kağıtlara paralarını koydular.Kağıtlar açıldığında benim bir liram iki lira olmuştu. Buna çok sevindim. Adamın kağıtları tekrar dizmesini dört gözle bekliyordum. Bu kez kazandığım bir lira ve cebimdeki iki lirayı koydum kağıdın üstüne diğerleri de kimi 25 kuruş kimi bir lira kimi daha fazla,miktar gittikçe artıyordu.Kağıtlar açıldığında yine kazanmıştım.Altı liram olmuştu. Bu böyle az para ile olmayacaktı.Cebimdeki 40 liradan beş lirasını da çıkarıp tezgahtaki üç kağıttan birinin üstüne koydum kesin emindim onun kara olduğundan kağıtlar açıldığında büyük bir hüsran adam şansınıza küsün bu kez şans benden yana diyordu gülerek. Benim kazandığım altı lira ile birlikte 11 liram gitmişti. Ne yapıp edip bu parayı geri almalıydım. Onlar oynamaya devam ediyorlardı. Ben se adamın elini çok dikkatlice takip ediyordum. Emin olduğumda 10 lira koyup ben zararımı çıkaracak hem de biraz daha para kazanmış olacaktım. On lirayı çıkardım evet kesinlikle eminim ortadaki kağıt kara dedim çünkü gözlerimle görmüştüm.Adam kağıtları yerleştirirken. Heyecanla diğerlerininde paraları koymasını bekledim. Adam bağırıyordu hadi yok mu başka şansını deneyen diye.Artık başka para koyan yoktu .Bense heyecandan ölecektim. Çünkü iki ayda çalışıp biriktire bildiği paranın yarıya yakını bir anda elimden gidecekti kazanamasam. Tezgahtaki kişi bir kez daha seslendikten sonra kağıtları açmaya başladı.Sağdan birinci kağıdı açtı kırmızıydı Onu görünce nerde ise çığlık atacaktı. İçimden kesin eminim paramın altındaki kağıt kara diyordum.O kağıdın üstüne para koyan kişiye şansına küs babalık diyordu çünkü oraya para koyan kişi yaşlıca gözüküyordu.Sıra ortada bulunan yani benim paramın üstünde olduğu kağıda geldi. Tam kağıdı açacakken durdu.Sol baştaki kağıda yöneldi. Onunda üzerinde iki yada üç kişinin parası vardı. Ben siz boşuna heveslenmeyin diyordum içimden ben kesin gördüm kara ortada. Kağıdın altına parmağını sokup çevirmesiyle birlikte benim dünyamda yıkılmıştı. Çünkü adım gibi emin olduğum siyak rakkamların yazılı olduğu kağıt ortada idi.Bununla kaybım 21 lira olmuştu.Elim kalan paranın üstünde içim kaynar su dökülmüş gibi yanıyor,her tarafımdan terler fışkırıyordu. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Artık onun parasını değil kendi paramı ala bilsem dünyalar benim olacaktı. Benim gözüm adamın ellerinden başka yeri görmüyordu .Bütün dikkatimi verdim adam kağıtları tezgaha yine el çabukluğu ile yerleştirdi. Bu kez sağda en başta olan kağıttı. Çünkü gözlerimle görmüştü .Elimin teriyle ıslanmış olan iki 10 luğu çıkardım .Elim kağıdın üstüne doğru giderken biri kolumdan tuttu ve kenara doğru çekerek “……..lan defol burdan görmüyormusun bunlar adı üstünde üç kağatçı dedi. Hiç tanımadığı bu adama sen ne karışıyorsun demeye kalmadı bir baktım tezgah ortadan kaybolmuş.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.