- 1078 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
YENİCENİN ATLARI (BİR YILMAZ GÜNEY YAZISI)
"Çocukluk günlerim, anamın acıklı, türkülü masallarıyla, hikayeleriyle doludur. Yenice’de, o uzun kış geceleri, masal anlatsın diye zengin evlerine çağırırlardı anamı. Anam, beni ve benden iki yaş küçük bacımı da götürürdü. Kadınlar, çocuklar bir odaya doluşur, anamı dinlerdik. Herkesi ağlatırdı anam, biz de ağlardık. Masal kahramanlarının ağzından türküler söylerdi anam; dokunaklı ve etkili...
Zengin evlerinde bize, ceviz, kızılcık kurusu, pestil verirlerdi. Ben bunların bir kısımını yer, bir kısmını da kan kardeşim İsmail’e götürürdüm. Kara kuru bir çocuktu İsmail. Dişleri kapkaraydı. Sekiz yaşlarındaydık. Ben ve İsmail Yüreğir ovasında, Yenice’nin iki küçük atıydık. Varlıklı çocukların atı olurduk ikimiz. İpleri renkli kağıtlarla süslenmiş gemlerimiz vardı. Akşamları okuldan çıkınca, at olur uçardık; ben ve İsmail.
Çocuklar yorulup evlerine gidince ikimiz kalırdık. Ben onun atı, o da benim atım olurdu, sırayla. Akşamları at olur uçardık Yenice’de. İkimizde dal gibi inceydik. İsmail hepimizi, bütün atları geçerdi; hep birinci olurdu. Bir gün, sonuncu geldiğim için, atı olduğum çocuk beni dövdü. Çok dokunmuştu bu İsmail’e. Ben ağlıyordum sümüğümü çekerek. Çocuklar bırakıp gitmişlerdi bizi. Duvarın dibinde, akşamın serinliğinde yalnızdık. İsmail gözlerini uzaklara dikmiş, suskun bekliyordu.
"Bir daha kimsenin atı olmayalım" dedi bana.
O güne dek, hep başkalarının atı olurduk. Bizim hiç atımız olmadı bir birimizden başka. Düşündük, karar verdik. Kimsenin atı olmayacaktık artık.
Fakat sözümüzde duramadık. Bizi dövdü çocuklar. Korkumuzdan yine at olduk onlara.
"Şimdi çocuğuz" dedi İsmail, "ama bir gün büyüyeceğiz, kocaman olacağız. Işte o zaman atı olmayacağız kimsenin."
Büyüyünce kimsenin atı olmayacaktık.
Bir yıl sonra İsmail öldü. Su toplamıştı karnı. Öküz arabasıyla acele Adana’ya götürmüşlerdi, hastaneye. Kurtulamadı, öküz arabasıyla getirdiler ölüsünü. Onu, köyümüzün küçük mezarlığında, küçücük bir mezara gömdüler. Eski bir tahta diktiler baş ucuna, helvasını dağıttılar. Anası çok ağladı İsmail’in Ben de çok ağladım. Ve ona söz verdim.
Büyüyünce kimsenin atı olmayacaktım.
İşte benim savaşım İsmail’in ölümüyle başlar. Yoksul çocuklar kimsenin atı olmasın diye de sürer gider. Ve İsmail, bütün dünyanın ezilmiş, yoksul çocukları adına yaşar, büyür içimde.