- 400 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Mezarlık
Mezarlık
Odaya girdiğimde gece lambasını giydirmiş sigara dumanı yüzümü tırmaladı herkesin kafasının etrafını tıpkı bir şapka gibi sarmıştı duman .
Ve şarap kokusu …
Mark ,şarabından bir yudum alırken ;
-Dostum hoş geldin geç otur. Dedi
Gözleri büyümüş gibiydi . Sırtımı ‘sanki hiç kimsenin girip veya çıkmasını istemiyormuşum gibi’ kapıya dayadım ve oturdum
Tom ve İron da başları eğik bir şekilde bir taraftan şarap bir taraftan da sigaralarını içmekle meşkuldular .
Onları öyle görünce aklımda ki güneş batmış çoktan gece olmuştu bile.Onlara bir sigara yakarak eşlik ettim .
Tom dibinde çocukluğunu görmüş gibi sadece yere bakıyordu
-Tom !
Seslenen İron’du
-Hı ?
‘onunda gözleri olduğundan epey bir büyümüştü.
-İlk günahını nerede işledin?
-Mezarlıkta… Dedi,Tom
Mark , Başını kaldırarak –Bende. Dedi
Biraz sessizliğin ardından İron aynı soruyu bana da sordu
-Henry peki ya sen?
-Ondan önce ben sana bir soru sorabilir miyim İron? dedim.
-Hı hı tabi .
-Tanrılar günah işlerler mi?
Tom’un ağır sesinden sırıttığını duyabiliyordum.
Tıpkı Tom Waits gibi bir sesi vardı.üstelik Waits’e bayılırdı.
İron;Güzellll !
Tom; Güzel olan ne?
İron;Şarap tabi ki de.
Gülüştük .
Mark bizim tayfanın en çenesi düşük olanıydı. Her cümlesini dansöz gibi kıvırtabiliyordu.
Öyle bir yeteneği vardı. Kelimelerle oynamayı ve devrik cümle kurmayı severdi. Bizi en çok güldürende oydu. Ama o gece sahnede değil gibiydi.
Duruşu tıpkı bir Japon muzuna benziyordu. Evin arkasında ki ölülerden bir farkı yoktu.
O gece yalnızca içiyordu. O içtikçe kendimi barda uçuşan bar sineklerine benzetiyordum. Küçülüyordum. O ise sessizce büyüyordu.
Mark’a
-Mark! Yedi yıldır birisinden bir mektup bekliyorum. Bundan sonra da beklemeli miyim?
O kocamış kafasını ağır bir şekilde kaldırarak ağzını sildi.Şarabından bir yudum aldıktan sonra konuştu;
-Katilsin yani
-Nasıl yani?
-Yedi yıl önce çocuk değil miydin Henry?
-Kısmen evet
-Sen bir çocuk katilisin Henry! Bundan yedi yıl önce ki bir çocuğun.
Tom ;
-Katil Henry mi yoksa mektubu göndermeyen mi?
İron;
-Diğeri sadece sandalye.Sandalyeyi itende Henry’nin ta kendisi.
Tom;
-Henry! Dostum sen bir katilsin.
Gülüştük. Onları böyle görünce kendimi sirkteki bir maymuna benzetiyordum. Komik ama bir o kadarda hayvansı.Sanki benim yaşadıklarımı onlar daha önce yaşamış gibiydiler.
Zaten hep öyle olmaz mı? Bazen her şeyin bir raslantı olmadığına inanmıyor muyuz?
Konuşmaların ardından orada öylece sızmıştık. Sabah erkenden kalkan yalnızca bendim. Çünkü en az içen bendim sanırım. Dışarı çıktığımda sanki hepsi ölmüş gibiydiler.
Çıktığım da ömrümün en uzun ama bir o kadar da en kısa yolunu yürüyecektim. Bunun farkındaydım.
Evet direkt evin arka bahçesine gittim. Ölülerin Mezarlığına. Rastgele bir mezar başında saatlerce bekledim. Oraya çocukluğumu gömmüş gibiydim.
Sandalyeye bir tekme daha atmış gibi yani. Kendimle vedalaşır gibi yapıp yürümeye başlayınca. Yolun başında ellerinde çiçeklerle Tom,İron ve Mark’ı gördüm.
Yanıma gelerek hiç tanımadığımız ama sahiplendiğim mezarın başına topladıkları çiçekleri koydular.
İron; -Güle güle katil Henry!
Tom; -Güle güle çocuk!
Mark ; - ………………………
-Ben giderken söyleyebilir miyim? Kafamı hafif bir şekilde sallayıp ardından yürümeye başladık.
Mark ağzı yamuk şekilde sırıtarak ;
- Merhaba yeni Henry! dedi
Ardından Tomda bağırarak
-Hoş geldin Henryyyy !
Gülüştük
Sanki Hepsi daha önce bunu yapmış gibiydi. Ve bende o sabah ilk günahımı işlemiş gibiydim. Üstelik kendi kendimi öldürerek.Ölülerin Mezarlığında.
Sarıldık...
Geride koskocaman çocuklar bırakarak güneşe doğru yürüdük…
Son
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.