- 379 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Güzel İnsanlar...
Tirmizi’nin Hz. Enes’den rivayet ettiği bir hadiste peygamberimiz şöyle buyurmuştur: “Allah’ın gönderdiği bütün peygamberler güzel yüzlü ve güzel sesli idi. Fakat sizin peygamberiniz hepsinden daha güzel yüzlü, daha güzel seslidir” (İbn Hacer, Fethu’l-Barî, 7/250)
Güzel insanlarımız oldu bizim. Peygamberler, Veliler, Zahidler, Şakirler, Abidler, Alimler, İbrahim Hakkılar, Emir Sultanlar, Buhariler, İmamı Şafiler, Ebu Eyyup El Ensariler, Hüdailer, Akşemsettinler, Şemsler, Mevlanalar, Yunuslar, Arvasiler, Muhammed Bahauddinler, Ahmet Yeseviler, Üveys el-Karanilerimiz oldu bizim.
Kimisi ağladı korkusunda, kimisi sevgiden uçtu göklerde. Kimisi mezara girdi bu yaştan sonra yaşamak bana haram diye, kimisi suların üstünden açılan yoldan yürüdü. Yaptılar, yaptırdılar, yaşadılar yaşattılar, bildiler bildirdiler.
Gördüler ve gösterdiler gördüklerini göremeyenlere. Güneşe baktılar gün gibi ışıdılar karanlıklara… Zora saplanmışlara el uzattılar, çekip çıkardılar umut düzlüklerine. Yemyeşil kırlara, rahmete, berekete kavuşturdular sevenlerini yine ellerinden tutmak üzere ahrette. O herkese uzanacak ele yapışmak ümidiyle sevgilerini, sevdalarını, aşklarını yaşadılar bir ömür boyunca. Yılmadılar, yıkılmadılar.
Her birinin bir güzelliği vardı. Her birinin bir özelliği vardı. Allahın yeryüzünde ki nimetleri gibi çoktular, çeşitliydiler. Hep birlikte el verip tamamlamaktı görevleri, Allahın yeryüzündeki halifeleri ve Hz. Peygamberin vekilleri olarak. Bir bütüne bir parça oldular. Parça parça tamamlanmaktadır nur. Ayet ayet sure sure, nasihat nasihat… Kah bir gül ile, kah bir sesle… Bazen kalemle, bazen kılıç… Bazen dağlarda yürüdüler, bazen ateşlere girdiler… Gül ektiler, burçak biçtiler, taş taşıdılar…
Ama hep söylediler… Ama hep güzel söylediler. Yetime öksüze “EVET” zalime, Tağuta “LA” dediler. Besmeleyle başladılar söze, işe, şükürle niyazla bitirdiler. Ve hep baktılar etrafındakilere, Allah Rasulünün kıldıramadığı o ikindi namazında penceresinden Ashabına baktığı gibi. Yaktılar Cihanı, çaresizin imdat nidalarıyla yürekleri yaktığı gibi. Ve girdiler gönüllere, nehirlerin denizlere aktığı gibi. Ve Cennet tablosunu çizdiler bizler için.
Yüreklerimizde yüreklerinden izler vardır bilirsiniz. Biz gül severiz, gül koklarız, gül ekeriz bahçemize, gül dikeriz sevdiklerimizin gönlüne. Söze gülle başlarız, gül deriz sevdiğimize, sevdiğimize gül veririz. Kainatın temelinde gülün inceliğini bilircesine.
Güle gül deriz güleriz gül dedikçe,
O da gülmüş gönüle gül verdikçe,
Ona gül demiş ki elbet bilir Rabbim,
Güzel olana güzel isim verir Rabbim.
Güzel insanlar örnek almak için vardır. Allah onları yaşayıp ölsünler, cennete girsinler diye yaratmadı. Nasıl yaşanır, nasıl ibadet edilir, nasıl “Allah” denir, nasıl bakılır, nasıl görülür, nasıl duyulur, nasıl gidilir, menzile nasıl varılır, nasıl ölünürü bizlere göstermek istediği için yarattı. Çünkü Allah güzeldir. Biz sevdiği kullarına, güzel insan olalım diye, güzel insanları gönderdi. Her biri birer pınar. Her biri birer ganimet. Her birinde Cennet var, her birinde Allahın rızası…
Allah kulunu sevmeseydi kulum der miydi. Kuran’ı gönderip bize seslenir miydi. Siz hiç sevmediğiniz birine mektup yazdınız mı? Allah bize mektup yazmış, okuyalım diye. Okuyup güzel güzel insanlar olalım diye. Güzel güzel nesiller yetiştirip Allahın kelamı yeryüzünde her daim okunsun diye. Okuyacağız ve okutacağız o mektubu… Ve her çeşmeden bir yudum da olsa içeceğiz şifa osun ruhumuza diye.
Biz ki güzellerin peşinden gidip, güzel insanlar olacağız ve O en güzele Ümmet olma şerefine nail olmak sevdasındayız…
Gönlü güzel, sözü güzel, özü güzel…
Güzelin peşinden giden olur güzel…
Kardeşin kardeşe dualarıyla…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.