Firavunların kırbacı..
İslam DOĞRU
30 Haziran 2008
17:40New York
İşte biz insanlar böyleyiz!. Önümüze dikilen korkulukların, içimize serpilen korku tohumlarının beslediği cangılda envai çeşit yırtıcı muhterislerin salına salına cirit attığı sahte bir imparatorluğun biçare yığınları... Medeniyet ihtiraslar üzerine inşa edilince, korkuyu demokrasi, esareti de özgürlük ile ambalajlayarak sunuyor kendini bize..
Uğrunda yumruk sıktığımız, kavga verdiğimiz günlük kavramlar bir yaprak dolması gibi, neye sararsan gidiyor artık, cebimizde tek geçer akçe oy için kavramlar önümüze bin bir cambazlıkla servis ediliyor.
Dünyanın neresinde olursan olsun, bu böyle. İnsanın kodları değişmiyor.
Amerika’da Bush yönetiminin –özellikle terör politikalarının- devamını tahhüd eden Cumhuriyetçi Başkan adayı John McCain’in siyasi danışmanı Charlie Black, “ABD topraklarında 11 Eylül benzeri yeni bir terörist saldırının kesinlikle Cumhuriyetçi adayın işine yarayacığını” söyledi geçtiğimiz hafta.
Hatta geçtiğimiz Aralık ayında Pakistan eski başkanı Benazir Butto’nun öldürülmesini bile McCain’in adaylığı için artı puan olduğunu dile getirdi.
Vay ki vay!..Şimdi anlıyor muyuz dünyanın bir yerlerinde patlayan bombaların, sıkılan kurşunların nerelerde kimlerin politik çarkına su taşıdığını?
Siz yazarsanız komplo teorisi, onlar ağzından kaçırırsa flash haber oluyor.
İsa’nin kanına ekmek bananların ‘terör’ atı üzerinde ‘demokrasi ıslığı ile kovboyluk yaptığı o meş’um filmi 11 Eylül sabahı vizyona girdiğinden beri izlemiyor muyuz zaten?. Yedi yıldır bu ülke, bu dünya hangi korkuların kemendinde hangi kovboyların güdümüne girmedi ki?
Yedi yıl, yedi asır, yedi bin yıl.. Firavunların Mısır piramidlerine kırbaçları ile gömüldüğünü mü sanıyoruz? Sırtımızda şaklayan bazen ‘terör’ oluyor, bazen ‘laikçilik’.
İnsanoğlunun yığın yığın mala sahip olma arzusu, bu dünyanın rahminden hiç doğmayacakmış yanılgısı dokusuna işleyince minberden vaaz veren kara cübbeliler ile kürsüden nutuk atan papyonlu adamlar arasında ne fark kalıyor?
Yığınlar, ağzı yalan, cebi barut kokan ‘özgürlük’ ve ‘demokrasi’ tılsımlı Firavunların sihirbazlarının kara büyüleriyle savrulup gidiyor.
Kavramlar fıtratına rücu ettikçe, Chicago gettolarından bir zenci Beyaz Saray’a aday, Kayseri’den bir demircinin oğlu ‘başkan’ çıkabiliyor. Lakin her kavram buz üstünde muz kabuğu.. Hırsızlara, eşkiyaya, ağababalarına açık, kapısı olmayan bir han misali. Şu dünya yolcularını korkutmak için terör fırtınası ile duvarları dövülüp camları kırılabiliyor, 85 yıllık bir ‘laikçilik’ teranesi ile bitmeyen bir yol inşaatı gibi her on yılda bir trafik durdurulup, cadde kapatılıp, sonra da kurulan kontrol noktalarında azınlığa “geç,” halka “hoop!” denebiliyor.
Ah, ‘terör’ okyonusun bu yanında, ‘laikçilik’ diğer tarafta demokrasinin içini boşaltıp neler doldurmuyor ki? Ve sonra politik ağıldaki yığınlar için güçsüzler takiyyeye, zalimler korku kırbacına sarılıyor.
Ağzına şarap sürmemiş halk çocukları vişne suyu kadehini şerefe diye kaldırmak zorunda kaldığında kimbilir ruhuna ne çizikler atılıyor. “Değişim’ ile yığınların omuzuna alınan köle çocukları, cebi dolu, göbeği geniş kesimlerin balo salonlarında Ortadoğu barışına(!) silah tüccarı ağzıyla methiye düzmek zorunda kalınca kimbilir boynunda hangi atasının kölelik zinciri hissediyor.
Odada kamera olduğunu ve de telefonunda ‘no’ tuşu bulunduğunu unutanların hal-i pürmelali gibi Charlie Black’in ettiği bu sürç-i lisan bize yedirilmek istenen dolmalara kaza ile bir bıçak atıveriyor. Bu sürç-i lisanlar uyuşturulmuş yığınlara kaza ile verilen elektrik şokları. Bir an için de olsa gözümüzü açıyor. İrkiltiyor.
Demokrasi memokrasi...a dostlar! Başkalarını öteleştirmeden ve başkaları tarafından öteleştirilmeden, sadece O’nun korkusunun kırbacı ile ruhumuzun ağılından azad olmak değil mi bütün mesele?.
‘Okyonus ötesinden Türkiye nasıl görünüyor? diye soranlara sadece acı acı “Nasılsak öyleyiz” demekle yetiniyorum artık. Önemli olan nasıl gördündüğümüz veya ne kadar mesafe kattetiğimiz değil, hangi istikamette olduğumuz. Öfke duyan her yürek, dünyanın öbür ucundan Kabe için yola düşen bir karınca kadar dahi deli olamassa, bu kervan hedefe varmaz diyorum.
Onların hesabı varsa O’nun da hesabı olduğuna her daim iman ederek.
***Çok anlamlı bulduğum için paylaşmak istedim.Umarım yararlandınız.
******************************************************************************************
YORUMLAR
85 yıllık bir ‘laikçilik’ teranesi ile bitmeyen bir yol inşaatı gibi....
85 yıllık laikçilik teramesi yok tee osamanlıdan bu yana glelen tarikatlar belası var bu ülkede terame denilen ki onu diyenin dili kopar inşallah bir nebze laiklik olmasydı allah kjorkusuda olmazdı arkadaşım ki ülkesini bu kadar seven adamın dünyanın ve ülkemzin baş düşmanı abd denilen soyu ve ugrugu belli olmayan bir ülkede ne işi var bu ülkeyi begenmeyip oraya gidende kjabahat
laiklilk degilmi sizi insana benzeten kravtı boynunuza asan güleryüzü hatırlatan ki bunu anlamicak insanın kafasından sorunları olduguna inanırım
bu tarz düşünen insanlara dşyecegim şudur ki SİZDE BAZILARI GİBİ CEMAAT KURUN PARALKARI ÇALIN ÇIRPIN ÜLKEYİ BİRBİRİNE KATIN SONRA BANAMISIN DEMEYİP KAÇARCASINA KOŞAR ADIM KAÇIN BURALARDAN EY CANLAR OKYANUSUN ÖBÜR TARAFINDAN SADECE SİYASET GÖRÜNÜR NE İZMİRİN KORDONU NEDE İSTANBULUN BOGAZI GÖRÜNÜR BATMANDA HASANKEYF AGRIDAK İSHAKPAŞA SARAYI VAN GÖLÜNDE AHTAMAR ADASININ HİKAYESİNİ BİLMEYNLERİN YERİDİR NEW ORLINS ŞİKAGO LOS ENCILIS GEÇSİN GARDAŞ BUNLARI BU ÜLKEDEN GERSİ FISSSSSSSSSSSSSSSSSSSSSSSSSSS
YAŞAMAK BİR AGAÇ GİBİ TEK VE HÜR VE BİR ORMAN GİBİ KARDEŞCESİNE BU HASRET BİZİM
HASRETİMİZİ PAYLAŞACAK HERKESE CAN FEDA ......
VATANSEVER35