- 690 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BEKLENTİLER
BEKLENTİLER
Rüyanızın gerçekleşmesini istiyorsanız önce uykudan uyanmanız gerekir. A. Siegtried
T.D.K. Büyük Sözlüğüne göre beklenti’nin anlamı :” 1. Gerçekleşmesi beklenen şey: 2. Bireyin belli şart ve durumların alacağı biçimler veya kendisinden beklenenler konusundaki öngörüsü”. Tüm yaşam sürecimiz sırasında çok sık aklımızdan geçirdiğimiz bir kavramdır, beklenti. Gelin bebekliğimizden ölünceye kadar beklenti saplantımızı irdeleyelim.
Sanki sihirli bir kelimedir beklenti. En zenginimizden, en yoksulumuza, en sağlıklımızdan, en sağlıksız olanımıza, en şanslımızdan en şanssız olanımıza kadar hemen hemen tüm insanlarımız hep bir beklenti içerisindedir. Beklentisi olmayan kişi yok denebilir: Denebilir demek biraz iyiniyet göstergesi sanırım; beklentisiz insan yoktur yeryüzünde.
Küçük bir çocukken, bisikletimiz olmasını bekleriz; ergenlik çağlarında arabamız olmasını bekleriz; yetişkin olunca daha lüx bir araba, ev bekleriz; hep bekleriz, birşeyler bekleriz. Beklenti aynı zamanda umut demektir. Hem bekleriz, hem de umut ederiz: Umut etmek ve beklenti aynı anlamda kullanılıyor çevremizde. “Umut fakirin ekmeği ye babam ye” deyişi de, umutla beklemenin ne kadar yaygın olduğunun bir göstergesidir.
Yapmak istediğimiz veya sahip olmak istediğimiz herhangi bir şey için beklenti içerisine gireriz. Bir bakıma düşündüğümüz şeyin gerçek olmasını dileriz. Bu konuda bir girişimde bulunabiliriz de, hiçbir şey yapmıyor olabiliriz de. Bir anlamda zihnimizde beliren düşünce ile bunun gerçekleşmesi için gereken süreçte, zihnimizde canlandırma olgusudur beklenti. Beklentilerimiz günlük, saatlik olabildiği gibi; yıllık veya uzun yılları kapsayan bir süreç halinde olabilir. Aslında burada zamanın bir önemi yoktur. Ömrümüzün son demlerinde bile beklentilerimiz olabilir.
Neden beklenti içerisine gireriz? Bence en akla yatkın olanı doymak bilmez bir benlik duygusuna sahip olmamazdır. Gerçekleşen beklentinin ardından, hemen yeni bir beklenti benliğimizi sarmalar. Beklentilerimiz iyi veya kötü tarzda olabilir Beklentilerin iyi, olumlu yönde olması bizi sevindirirken, kötü bir beklenti bizim iç huzurumuzu olumsuz şekilde etkiler. Hepimiz bu duyguları yaşamışızdır. İşi o kadar ileriye götürürüz ki; kıyamet beklentisi içerisine girer, ona göre yaşamımızı düzenlemeye çalışırız ( 2012 aralıkta Maya takvimine göre kıyamet kopacağı beklentisi içerisinde olanlar). Bekleyince beklentimizin gerçekleşmesini umarız hep. Belli bir süre devam eden bu beklenti hâli, süre uzayınca bizi umutsuzluğa sevk eder.
Doyumsuzluğun bir göstergesi midir? Beklentilerimizi saymak mümkün değil.:Akla gelebilecek hemen her şeyi bekleriz. Tam anlamıyla doyumsuzluğu anlatır beklentiler.
Beklenti içerisinde olmak iyi bir şey midir? Beklentiyi alışkanlık haline getirmiş isek, kötü. Çalışarak bir şeyi elde etmek yerine, sadece beklenti içine girmek, tembelliğin gizli bir ifadesidir. Çalışıp çabalamışsınızdır, bunun sonucunu beklemeniz gayet normaldir ve olması gerekendir. Beklenti içerisinde olmanın yararını bir örnekle açıklamak daha iyi olur sanırırm. Edison, yıllarca çabaladı: Beklentisi elektriği bulup insanlara yararlı olmaktı. Bu beklenti onu daha fazla çalışmaya sevketti. Sonunda insanlık için en büyük icadı başardı. Görüleceği gibi beklenti, kaderci bir bekleyiş, umut değil; çalışmak, çabalamak, uğraşmak, emek sarfetmekle birlikte bir değer taşır.
Beklentisiz yaşanabilir mi ? Beklentisiz de yaşanabilir: İstediğiniz kadar umun, istediğiniz kadar bekleyin, istediğiniz kadar dileyin, gerekli olan çabayı göstermediğiniz zaman boşuna beklenti içerisinde kalmış olursunuz. Halkımızın büyük çoğunluğu, hep şans oyunlarından büyük para kazanma beklentisi içerisindedir. Bu beklenti o denli yaygındır ki adının başına “Milli” kelimesini bile koymuşuzdur : “Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü.” Bu tür oyunlardan o kadar güzel vergi geliri elde ediliyor ki, hangi görüşten olursa olsun (dini bakımdan sakıncalı olmasına rağmen) hiçbir hükümet bu oyunları yasaklama yoluna gitmemiştir.
“Canlılar olarak ölümlü olduğumuzu biliriz, ama ölümsüz olduğumuz düşüncesine sahibizdir, “der bir düşünür. Ölüm beklentisi içinde asla değilizdir. Bırakın beklentiyi, ölüm ko-nusu dahi konuşulmak istenmez. Yaşamın bir parçası olmasına karşın, ölüm asla dile getirilip konuşulup,üzerinde fikir yürütülmez. Ölüm konuşulunca sanki ölüm bize daha erken, daha çabuk gelecekmiş düşüncesi bilinçaltımızda bizi rahatsız eder. Tabii ki devamlı ölümü düşünüp, kendimize hayatı zehir edelim demiyorum. Hep beklenti içerisinde kalmak, herşeyi geleceğe havale etmek anlamındadır. İşte bu noktada ölüm olayını aklımıza getirirsek, aşırı bir beklenti içerisinde olmayız. Uzun vadeli plânlar yapıp, hep beklemek, hep ummak bize ne kazandırır? “İnsanlar plân yapar, Tanrı güler,” deyişini burada hatırlatmakta yarar var.
İnsanlar umut edip beklediği zaman, umut edilen o şeyin gerçekleşeceğine inanıyorlar ne yazık ki. Yakın zamanda herkesin elinden düşmeyen “Secret/Sır” adlı kitap bu türe bir örnek-tir. Çalışmadan bir şey elde etme peşinde koşan o kadar çok insan var ki dünyamızda, bu kitap satış rekorları kırdı. Tabii kitabın yazarının cüzdanı da para rekoru kırdı. Soruyorum şimdi kimin beklentisi gerçekleşti? Yazarak bir emek sarfeden kitabın yazarının mı, yoksa okuyucuların mı? Beklentinin gerçekleşmesi tek amacımız haline gelmiştir artık, sadece zamanın geçmesi bizi sanki beklentimize ulaştıracaktır. Beklenti içinde olmak, ummak bir çeşit uyku hali değil midir? Uyandığımız zaman beklentimizin gerçekleşeceği hayali bizi sarmalar. Uyanmak bir çeşit gerçekliğe dönüştür : ” Rüyanızın gerçekleşmesini istiyorsanız önce uykudan uyanmanız gerekir.” diyen A. Siegtried de aynı şeyi söylemiyor mu bizlere?
Beklentimizin gerçekleşmesi, beklemekle değil, çaba sarf etmekle mümkündür. Artık sa-dece beklemeyelim, sadece ummayalım, tasarladığımız her ne ise, onun için çabalayalım, uğraşalım, elimizden geleni yapalım.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.