- 643 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
KİMİ SÖZLER HİÇ KULLANILMAZ...
Dirayeti yitiren nice varsayım tahakküm altında kalmanın getirdiği yeknesak bir tedirginlik olsa olsa…
Hepten yok olma dürtüsü en etkin olan, sızmak sonsuzluğa görünmezlik kisvesi altında.
Bir peri masalı kadar masum olsa da hayat kimine göre yadırganası hatta mercek altında. Sevgiyle iştigal etse de ruhsal döngü uzantısı fazlasıyla değişken sabit tüm öğeler sümen altı.
Tuhaf addedilen o öznel varlık niceliği sayımsız niteliği önemsiz ve sıradan.
Yüzlerde fazlasıyla yer tutan o eğreti ve yapıştırma gülücükler.
Cüppeleri renk renk insanların yine de önem arz etmeyen din, dil ve sosyal farkındalık gibi önemsiz ayrıntılar. Yine de duygu devinimi olağanüstü bir ivmeyle imzasını atmakta biten günün altına:
‘’Yorgunum neden mi… Sıradan bir açıklama getirebilseydim keşke. Acziyetim ne durağan ne yalın bir çözümleme ile eş güdümlü. Nereden başlasam ki…’’
Betimleyici bir gönderme olsa da bir o kadar asılsız bir söylence saklı satır aralarında. Güçlü addedilenler çoktan savmış sırasını. Zayıfa söz hakkı tanınmasa da istemsiz bir şekilde kıvranmakta beden dili nice ayrıntı gizli iken mimiklerde.
Erk gücünü elinde tutanlara diğer bir deyişle günün galipleri ve güçlüleri o asil zihniyetleri ile yerden yere vurmakta mağduriyetin kırılganlığını ve savunmasızlığını bir maharetmişçesine çekiştirmekte tüm ele geçirdiği mahremiyeti.
Ne komik ne de acınası ama bir o kadar acımasız bir tutum genele yayarsak ya da basite indirgediğimizde.
Cemal Süreya’nın nakşettiği şu dizerde:
‘’Kimi sözler onlar için kullanılmaz
Kimi sözlerin kullanılmaması doğrudur
Kimi sözler hiç kullanılmaz…’’
Ve sökün etmekte sözcükler tüm isyankârlıkları ile: ‘’Erdem, namus, ahlak, vicdan, hoşgörü, insan, güzel…’’
Ya karşıtı o muhalif yörünge çıkmış iken ekseninden tıpkı yoldan çıkmış pek çok insan gibi oysa görüntüde hiçbir kayma yok ya da frekansta fazla bir ses ve görüntü kırılması.
Bunca insan nereden alıyorsa gücünü ve nasıl bir hak görüyorlarsa kendilerinde… Çoğunluk düşünsel körleşmeye uğratılmış belki de uyuşmuş zihniyetler vicdanını hepten kaybetmiş.
Yoksulluğun, yoksunluğun, mutsuzluğun ayıplandığı, zayıflığın yordandığı, aşkın yoksullaştığı kısaca ölümü insanlığın ve tüm erdemlerin.
Kimin nerede ne söylediği olmasa da fazlasıyla önemli çoğunluğun o hicap edilesi baskısı belki de körelmiş vicdanların son tutanağı kayıtlarda varla yok arası ve gizli saklı iken yapılan o muhalif edimler.
Bağnazlığın egemen olduğu bir toplumda başlamış o çürüyüş içten içe ve nasıl da usul usul sızarken ve sızlatırken ama sızlamazken…
Süreç de yorucu savaş da bir o kadar bitimsiz ve biteviye sürerken evrim.
Dönemin ruhu ile ne çok ironik varsayım aslında katsayısı ile nice yaşam sonlanmadan sona ererken ruhani açılım.
Okudukça bağımlılık yaratan bir roman gibi belki de hayatlar dışarıdan yansıttığı o resim itibariyle.
Derin bir hayat görüşü kadar yorucu olsa da sığ bir hayatı tercih etmemek, her ne kadar bir yanılgı gibi gözükse de sahici hayatlar değil mi aslolan ve özerk düşler tüm bağımsızlığı ve heyecanı ile yaşama dört elle sarılmamıza vesile olan. Sığlığa düşmeden yaşamak ve duyumsamak. Yaşamın gizemine odaklı ve her baktığı resimde o gizeme odaklanmış gönül gözü. Yeter ki sevgi imgesi kirlenmesin ve düşmesin dillere. Tüm o saflığıyla sağdıcı olsun ömrün hiç ölmeyecekmişçesine ve ötelenmeden vicdanlar ve masumiyet. Zor olsa da kim iddia edebilir ki imkânsız olduğunu.
Düşler de hayatlar da kişiye özeldir yeter ki bırakın çoğalsın ve çoğalın inadına tüm o eksiltili bağnazlıkların.
Sevgiyi asla eksiltmeyin ve eksilmeden sürüp gitsin bu düşsel yolculuk…
YORUMLAR
farklı konulara değinilmiş olsada yazının özünde sevginin kutsallığı ele alınmakta.
her ne olursa olsun insan sevgiden mahrum olmamalı ve özgürce sevmeli sevilmeli.
insan olmanın en güzel yanı.
bağnaz tutumlar her ne kadar baskı altına almış gibi görünsede bireylerdeki sevgiyi, işte o baskı altına alınan bireylerde daha sert daha kalıcı ve isyan dolu istekler dürtüler duyguları kasıp kavurmakta.
görülmeyen iç dünyalarda kopan fırtınalar yok edilemezler.
ağır bir yazı hazmederek okumak gerek kaleminize sğlık
Gülüm Çamlısoy
Kıymetli hocam, bazen tanık olduklarıma ve gözlemlediklerime durup da bir bakıyorum ve gerçek manada inanılmaz bir üzüntü kaplıyor içimi. sözler düşünülmeden çıkıyor ağızdan ve insanlığın doğasına aykırı sayısız edim ve eylem.
Sevmek neden bu kadar zor, anlamış değilim. Bu yüzden inadına hayata daha da dört elle sarılıyor insan ve sevdikleri daha da kıymete biniyor.
Sebepsiz yere de sevebilir insan ve kim olursa olsun bir yabancıyı da basit bir objeyi dahi.
Çok çok teşekkür ediyorum gerek varlığınız gerek kıymetli yorumunuz itibariyle.
Hocam sonsuz selamlarımı gönderiyorum eşliğinde en iyi dileklerimin...
Var olun. Yazıma anlam ve değer kattınız ve bu eşsiz bir mutluluk.