- 286 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İSTASYON
Kent istasyonunun merdivenlerini ağır adımlarla çıktığınızda istasyon önünden trenin klakson sesi ile birlikte bir ses daha yükselir: Çığlık sesi. Kimilerinin sevinç çığlığı, kimilerinin hüzün.
Çıkarsınız merdivenleri, geçersiniz koridordan. İstasyon önündeki banktan başka Karşılaşacağınız görüntü genelde değişmez. Ya birileri gidecek ayrılık acısı kaplamıştır her yanı. Ya da birileri gelecek vuslat coşkusu doludur. İkisinde de bir heyecen bir telaş söz konusudur.
Bir gün kavuşacağına inanarak gözlerini, ellerini söke söke gitmek, uzaklaşan sesle birlikte gözden ırak düşmektir giden için ayrılık. Bir gün geri geleceğine dair bekleyecek olana söz vermektir. En kıymetlimizi arkada bırakırken metanetini son çizgide tutup dik durmaktır. Gözlerini ve ellerini hiç düşürmemektir.
Gelecekse beklenen beklemek güzeldir. Bir umutla uzaktan gelen sesle birlikte belirecek nokta ışığı ve ışığın arkasında gözleneni gördükten sonra oluşacak tebessümü beklemek. Beklenecek biri varsa belki bir ömür bile tahammüle sabırla ağzını sıka sıka, yüreğine taş basa basa beklemek. Bir yanı buruk bir yanı yarım kalmak.
Beklenenin geldiği anın adıdır kavuşma. Uzaklaştıkça kaybolan ses ve noktanın belirginleşmesi ve yanımıza kadar gelmesidir. Heyecan ile hasretin bir oraya bir buraya giderek ne yapacağını bilmez halde yürekte bir çarpıntı uyandırmasıdır. Hasretin son bulup buruk bir tebessümün yüzümüzde açmasıdır
Vuslat ile ayrılık için istasyon bir kavuşma noktasıdır. Hoş biri (vuslat) hayat bulurken biri (ayrılık) son bulur. Fakat bir kişi daha vardır ki o hep oradadır. Beklemek. Beklenenin kim olduğu sorulduğunda Fuzuli misal kimselere ağız dil vermez. Onu da güzel ve tatlı yapan bu sabır ve bu tevekküldür. Her doğan günle birlikte akşam kızıllığında doğacak “ay”ın vaktine kadar usanmadan,sıkılmadan ve hiç ümitsizliğe düşmeden bunu yapmaktadır. Kaç tren gelse içinden beklediği çıkmasa da ümidini hiç kaybetmez. Gözlerini bir noktaya dikmiş hiç ayırmadan geleceğini ümit ettiği neyi varsa tren basamaklarından onun ineceği günü gözler. Onu sağlam ve dinç tutan da işte budur. Beklemeyi kimse sevmez fakat “gelecekse beklenen beklemeye değer.” der. “Kara tren gecikir belki hiç gelmez /Dağlarda salınır da derdimi bilmez /Dumanın savurur halimi görmez /Kan dolar yüreğim gözyaşım dinmez” türküsünü dinlemek hiç de ona göre değildir.
Hiçbir zaman sitem etmez. Hepimizin bildiği “Gelecektin gelmez oldun/Halimi hiç sormaz oldun” türküsünü ağzına bile almaz. Yokluğunda solmadığını, bin bir dertle dolmadığını, çaresizliğe hiç düşmediğini göstermek ister. İster ki gönlünün hep yükseklerde uçtuğunu bilsin.
Beklemenin yeridir kısaca istasyon. Ne vuslat kalır ertesi güne ne ayrılık. Beklemek kalır yine yarına. İstasyonun hemen önünde bir bankın üstünde beklemenin hikayesi yazılır. Gelecekse beklemenin güzel olduğu yerde, istasyonda, kimlerin geleceğini görmek dileğiyle..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.