- 1800 Okunma
- 7 Yorum
- 3 Beğeni
Anneler Gününde Bir Anneden Oğluna
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Sevgili Oğlum!
Şükür Yaratana ki, sağlıkla, afiyetle, huzurla ve birlik beraberlik içinde yeni bir anneler gününe daha kavuşturdu bizleri. Her yıl, kimi gönüllerin hüzünle, kimilerinin ise sevinçle karşıladığı bu müstesna günde, doğal olarak genellikle annelere yöneliktir dillerden dökülen tüm güzel sözler, kalemlerin yazdığı tüm güzel yazılar, güne şekil veren tüm güzel düşünceler. Şiirler hep onlar için okunur, şarkılar hep onlar için söylenir. Küçük büyük tüm vitrinleri boy boy hediyelik eşyalar süsler Mayısın ikinci haftasında; rengarenk çiçeklerle dolar çiçek satıcılarının insanı mest eden dükkanlarının her bir köşesi. Gencini, yaşlısını, istisnasız herkesi hoş bir heyecan esintisi sarıp sarmalar senenin o günü yaklaştığında. Yüreklerde asla eksilmeyen ana sevgisi, o günlerde bir kez daha tazelenir, bir kez daha yıkanıp durulanır duygu ırmaklarının çağlayan akıntılarında.
Şüphesiz tüm anneler de bu özel günü heyecanla beklemekteler. Yavrularından ilgi ve sevgi görmeyi hangi ana yüreği istemez sonuçta? Ancak bu gün, işin rengini bir bukle değiştirip; bize, tüm annelere adanan bu anlamlı günde, anacığına sunmaya hazırlandığın muhtemel güzelliklerden önce, öyle gönlümden geldiğince, dilimin döndüğünce, elimin yazabildiğince sana seslenmek geldi içimden oğlum.
Yavrum benim.
Yüce Allah, öyle yaratmış ki biz insan oğlunu, öyle özellikler, öyle güzellikler bahşetmiş ki; her sıkıntının çaresini, her problemin çözümünü anında bulabiliyoruz da, bir şu mütemadiyen akıp giden zamana çare olamıyoruz.Tutamıyoruz ne kadar çaba sarf etsek de onu, avuçlarımızdan su misali süzülüp gidiyor aheste aheste. Zaman aheste akıyor ama, seneler, dolayısı ile de ömür inanılmaz bir hızla geçip gidiyor; devir, baş döndürücü bir anaforun kucağında oradan oraya çarparak serseme çeviriyor adeta düşüncelerimizi. Durdurulamayan bu akış, çok şeyleri, bir çok güzellikleri alıp götürüyor aslında hayatımızdan.Örneğin, yüreklerimizde biriktirdiğimiz duygu esintilerini, asırlar boyudur gönülden gönle fedakarca taşıyan mektuplarımız... Çoktan ömürlerini tamamlamışlar, olanca güzellikleri ile hatıralarımızın müstesna bir köşesinde yerlerini alarak, sessiz sedasız tekaüde ayrılmışlar.
Şimdi iletişim çağındayız ve en başta siz gençler olmak kaydıyla tüm insanlar, telefon dediğimiz sihirli bir icadın esaretine düşmüşüz. Zamanında evimizin en güzel köşesini işgal eden ve dantel örtülerle taçlandırdığımız, sadece haberleşme ihtiyacımıza cevap veren o güzelim sabit telefonlar dahi işlevini tamamlamış, yerlerini, hayatımızın her anında elimizden düşürmediğimiz boy boy, renk renk, çeşit çeşit, inanılmaz özelliklere, güzelliklere sahip sihirli kutucuklara bırakmışlar. Sadece telefon mu var iletişimi çağının mucizeleri arasında? Değil tabi ki... İnternet dediğimiz, ucu bucağı belli olmayan bir dünyaya sahibiz şimdilerde. Ve, onun içerisinde boy gösteren bin bir çeşit haberleşme, bilgi alışverişi yapma yöntemi...
Yüreğimin sesini sana duyurabilmek için, tüm bu saydığım çağdaş haberleşme yöntemlerinden birini değil de, belki de sana ilkel gelebilecek bu basit mektup seçeneğini tercih etmemin sebebini, zannediyorum satırlarımı okuyup bitirdiğinde daha iyi anlayacaksın. Ama yine de ben, bağışlanmayı diliyorum senden oğlum. Bize eski kafalı mı dersin, çağa ayak uyduramayan insanlar sınıfına mı sokarsın, nasıl adlandırırsın bilemiyorum ama, bilmeni isterim ki, duygularımızı biz en güzel mektuplarımızla dile getirebiliyoruz. Çünkü, biz böyle büyüdük, böyle öğrendik, böyle yaşadık, böyle sevdalandık; hasretlerimizi böyle yudumladık, dertlerimizi böyle paylaştık sevdiklerimizle. İnsan, alışkanlıklardan kolay vazgeçemiyor oğlum.
Bu dünyanın düzenini kurmakla görevlendirilen insanlar, analara, babalara, dedelere, dayılara, hayvanlara, bitkilere, her türlü börtü böceğe senenin bir gününü tahsis etmişler de, nedendir bilinmez, evlatların da bir tane olsun diye düşünmemişler. Belki de senenin tüm günlerini evlatlarına adamıştır analar, babalar; bu nedenle özel diye bir güne not düşülmemiştir. O kadarını bilemiyorum artık.
Bildiğim, seninle dertleşmek, seninle söyleşmek, seninle gönül sesi ile sohbet etmek için, anneler gününde karar kılmasıdır yüreğimin. Sanırım aramızdaki en özel gündür anneler günü, en güzel gündür. Anneler hayatın her anında sevilir de, o müstesna günde yine de bir başkadır duyguların çağlayışı. Ve, istedim ki; bu hoş sohbete, bu yorgun gönül sesine, hayatımın en vefakar dostu kalemim ile kağıdım da yarenlik etsin. Bu güzellikleri, az buçuk da sen kokla istedim yavrum. Parmak uçlarınla sevgiye sen de dokunasın istedim bir bukle.
Farkında mısın bilmiyorum oğlum; büyüdüğünden midir, özgür denizlerin meçhul enginlerinin insanı çağıran serin esintisini usuldan usula hisseder olmandan mı kaynaklanmaktadır, son zamanlarda hiç oturup konuşamadık karşılıklı, şöyle ana-oğul dertleşemedik, söyleşemedik, gülüşemedik, paylaşamadık bir şeyleri seninle. Bir arada, aynı çatı altında, aynı sofra etrafında yaşamamıza rağmen; günün yirmi dört saati aynı atmosferi solumamıza rağmen, hep uzak kaldık birbirimizden. Hep içimizde biriktirdik kendimize dair sözleri; söyleyemedik birbirimize bir türlü söylemeyi arzu ettiklerimizi. Kısa cümleler, keskin ve öfkeli ifadeler, disiplini temin edebilme telaşının getirdiği sevimsiz bir çok davranış biçimi... Ufak ufak isyanlar, başına buyruk bir yaşama biçimi, sosyal hayattan uzaklaşma, sanal alemde kayboluşları yaşama...
Biliyor musun? Her ne kadar kabul etmek istemesem de, seni hala küçücük bebeğim olarak görmeye devam etsem de, kocaman bir adam olduğunun farkındayım aslında. Boyun beni çoktan geçti, bıyık ve sakalların da terlemeye başladı artık. Hızlı adımlarla delikanlılık çağına koşmaktasın. Hayat denizinin zor akıntıları, yaşama savaşının çetin muharebeleri var önünde. Şüphesiz bizler, bu amansız mücadelelerinde, becerebildiğimizce yanı başında olacağız; yol gösterenin, karanlığını aydınlatan ışığın olacağız ama, yaratılışımızın gerçeği odur ki; sonuçta herkes kendi hayatını yaşayacaktır yavrum. Gün gelecek, kaçınılmaz son bizlerin de kapımızı çalacak. Zamanın bir yerinde, hayatın meşakkatleri ile tutuştuğun yarışta takatin kesilip gerilerde kaldığında, atılan yanlış adımlar neticesinde başın dara düştüğünde, elinden tutacağın, yol yordam danışacağın ebeveynlerin olmayacak. İşte o gün, yalnızlığın ve sorumluluğun acı reçetesini tattığın zaman diliminde, bu günlerde sana vermek için çaba sarf ettiğimiz hayat dersinin meyvelerini toplamaya başlayacak, sana gönül sesimi duyurmaya çalıştığım bu mektubumun değerini çok daha iyi anlayacaksın.
Oğlum benim!
Ne kadar çok şeyim var aslında sana yazacak.Ne kadar çok şey var anlatacak. Ne kadar çok şey biriktirmişim sana dair yüreğimde.
Bu güzel günde, duygu denizlerimin sahillerinden toparladığım cümlelerimle sana seslenme imkanı yakalamışken, bu güzel atmosferi, kendi çocukluk ve gençlik çağımdaki zorlukları anlatarak gölgelemek istemiyorum. Bizim yaşadığımız yoklukları, size sunulan varlıklarla da kıyaslamak niyetinde değilim. Sadece şunu bilmeni istiyorum ki, hayata bir basamak daha yukarıdan başlayabilmeni sağlamak içindir tüm gayretimiz. Hayatla tek başına mücadele edeceğin günlere seni noksansız, en güzel haliyle hazırlamaktır tek gayemiz. Ama bu olay, sadece bizlerin istemesi, arzulaması, gayret etmesi ile gerçekleşemiyor. Çünkü, hadisenin merkezindeki varlık sensin yavrum. Olaylar senin etrafında gelişmekte, yatırımlar senin üzerine yapılmakta. Bu nedenledir çırpınışlarımız, seni oyuna dahil etme gayretlerimiz.
Canım oğlum!
Sevgi dediğimiz sihirli kelimenin en anlamlısını, en güzelini, en yakışanını gönlümüzde beslemekteyiz biz sana dair. Seni dünyalardan, tüm varlıklardan, canımızdan daha çok sevmekteyiz. Belki bu sevgiyi söze düşüremiyoruz, davranışlarla sergileyemiyoruz ama, bilmelisin ki yavrum; sana yönettiğimiz tüm bakışlarda, kulağımıza gelen her sesinde, hayatımıza anlam katan varlığının her zerresinde, her anında yaşatmaktayız yavrum.
Bu gün, anneler günü.
Şüphesiz annesini çok seven her evlat gibi, sen de anneni mutlu edebilecek gayretlerin içine girecek, karınca kararınca hediyeler alarak, tebessümlerinde ve bakışlarındaki dalgalanan ana sıcaklığını yudumlama çabasının ardına düşeceksin. Hoş anları paylaşacağız, mutluluk rüzgarlarının hoyrat esişinde ferahlayacak yüreklerimiz. Hayatın tadını hissedeceğiz damarlarımızda. Seni ne kadar çok sevdiğimin, varlık sebebim olduğunun farkına varacağım yeniden.
Ve yavrum,
Yüce Yaratan’a bir kez daha hamt ve şükür edeceğim seni bana evlat olarak bahşettiği için. Sesini ilk duyduğum anın, adını ilk verişimizin, kulağına ilk ezanı okuyuşumuzun, ilk ’Anne’ diyişinin, ilk adımını atışının, ilk okula başlayışının, ilk hastalanışının heyecanını yaşamaktayım şu an yeniden.
İyi dokun bakışlarınla kelimelerime, inan ki sen de hissedeceksin o tarifsiz güzelliği. Bir anne olmanın sonsuz hazzını alamayacaksın belki ama, hayırlı bir evlat olmanın, anne-babanın gönlünü hoş etmenin getirdiği sonsuz huzuru, şüphesiz gönlünün bir yerlerine, sıcacık bir göz yaşı damlası misali düşürecektir Yüce Mevla’m.
Yolun açık, istikbalin parlak, hayatın aydınlık olsun oğlum. Her daim mutlu olursun inşallah.
Seni çok seven annen.
Bir tutam hayat-06.05.2015-Trabzon
YORUMLAR
annem dünya kadar ,benim dünyam annem ! Bir gün değil her gün onların günü.
Teşekkürler
Saygılar
Bir tutam hayat
Gerçekten etkileyici.
Teşekkür ediyorum ziyaretinize ve yorumunuza.
Anneler gününüz kutlu olsun. Güne düşen bu güzel mektubunuzu da kutluyorum.
Bir tutam hayat
Ziyaretiniz için çok teşekkür ediyorum.
Önce kadın ,sonra kadın ve ardından yine o ! Uyuşuklaşan insan her gece uyurken insan olarak uyur, insan olarak uyanır. Lakin insan olarak mı yaşar bilemem . Şu bir gercek, umursamaz hal giderek kanımıza karışarak. vucudumuzu esirleştiriyor. Biz artık beniz ... Beniz den kurtulmanın günlerini kutsallaştırarak aslında değerli olan şeyleri hatırlama günlerine dòndürdük.
Annler günü
Babalar günü
Sevgililer günü
Vs vs vs
İlişkiler benizlestikçe eminim ki hatırlamak için komsuluk günü, yardımlaşma günü vs diye günler çoğalaşacak. İnsan olduğumuzu ve bir vicdan sahibi olduğumuzu unutmasak her günümüzü insanca yaşarsak bu boş günlere ihtiyaç kalmayacak.
Üzgünüm , bencilléşerek benizleşiyoruz.
Bir kadın için :
Bazen bir Romeo’dur aşk ve kadın…Bazen ölüme övgü sözlerini kendinden daha değerli bulan Cicero’dur. Belki de Emily Brote’nin ‘Uğultulu Tepeler’den getirdiği kindir aşk ve kadın. Bazen kadındır, bazen erkektir.Bir tarifi yoksa hayatta. O zaman hayatın ta kendisidir. Celladını seven aşk ve kadın, her kurban edilişinde Arsen Lüpen’in dönüşünü mü hatırlatır? Belki de her defasında, zindanda eğittiği,öğrettiği Monte Kristo Kontu intikamı gibidir aşk ve kadın.Gibilerin kararsızlığı bana bütün özel günler ölmeli sözünü hatırlatıyor. Ya size?
Tekrar yazmak istedim dostum. Özür dilerim. Günleri hatırlamak değil ast olan, günlerin içini sevgiyle doldurmak yeterli olacaktır.
Sevgiler ...
Bir tutam hayat
Yazıları sadece okumakla kalmıyor,
enine boyuna irdeliyor,
harika sonuçlar çıkarıyor,
müthiş güzel cümlelerle paylaşıyorsunuz bizlerle.
İyi ki edebiyatçı dostlarımız var diyorum bazen kendi kendime.
Yoksa,
argonun sevimsiz atmosferinde boğulup gideceğiz.
Çok güzeldi yine yorum.
Güzellikler saklı satırları okurken duygulanmamak elde değil elbette ki..
Bir Annenin evladına seslenmenin en doğal ve en berrak halini okudum.
Yazan yüreğinize ve Yazdıran Evladınıza Uzun ve Sağlıklı Ömürler dilerim..
Hayat bu Kime ne getirir bilinmez..
Anneler gününüz Kutlu olsun.selamlar..
Bir tutam hayat
tüm anneler ve tüm evlatlar adına teşekkür ediyorum.
Hem annelere, hem de evlatlarına hüzün yüklü mektuplar yazdırmasın Mevla'm. Hep gülümseyen satırlar olsun mektuplarında.
Çok sağ olun.
Hangi günümüz silinebilir ki ellerinden…Elleri ıslak, elleri kuru, elleri nasırlaşmış anam…Gözleri toprağa değdiğinde toprak olur, aş olur, yar olur, ana olur …
Söz neye yarar ki, ellerimiz avuçlarımız dolsa da onsuz ne anlamı olur ki ! Hadi anamıza gidelim, her zaman gülen gözlerini seyredelim…
Ahh anam , canım anam !
Her ana yar’ını doğurur, büyümez onun için, büyüyen zaman, ölen zaman …Anam benim anam !
Tebrikler dostum…Yazılan mektuplar, yana yapraklar arasında evladını yeniden doğuran bütün annelerin anneler gününü kutlarım.
saygılar,sevgiler
Bir tutam hayat
Analar için ne yazılırsa yazılsın,
ne söylenirse söylensin,
hep biraz yarım, hep biraz noksan kalıyor.
Boşuna dememişler ana hakkı ödenmez diye.
Ölenlere rahmet, yaşayanlara uzun ömürler diliyorum.
İlk defa bir anne'nin agzından anneler gününe özel yazılmış bir yazı okudum.öyle ya hep çocukların annelerine dönük yazı ve şiirlerini okuduğumuz için bu yönüyle yazınız çok ilginç ve değişik geldi.
Bir anne'nin evladına olan hislerini öyle güzel anlatmışsınız ki duygulanmamak elde değil.Günümüzde iletişim araçlarının sıklığı insanlar arasında özlem gibi duyguları önemli ölçüde hafifletsede konu anne olunca işler değişiyor.Onlara duyulan özlem ve hissiyat bir başka oluyor.
Etkili ve duygulu bir yazıydı keyifle okuduk kaleminize sağlık,
Annelerimizin nezninde tüm annelerin anneler günü kutlu olsun.
Saygı sevgilerimle hocam,
Bir tutam hayat
oğluna bir mektup yaz anneler gününde diye.
Yazıp götürdüler.
Sebebi nedir bilemiyorum.
İlginç geldi, oturup bir tane de ben yazıverdim.
Aslında,
biz babaların da düşünceleri idi yazdıklarımız.
Anneler gününe denk geldiği için, bir annenin ağzından oldu.
Güzel yorumunuza teşekkür ediyorum.
Çok sağ ol dostum.